İnsanları mutsuz eden ve başarısız kılan nedir?..

   Elbette beklentilerine cevap alamayan ve hayal kırıklığı yaşayan insanlar mutsuz olur...

   Mutsuzluk, başarıyı da olumsuz yönde etkiler...

   Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan insanların büyük bir kısmı özellikle son zamanlarda çok mutsuzdur...

   Kimisi işini kaybettiği için...

   Kimisi gelecek belirsizliğinden dolayı...

   Bazıları sevgisine karşılık göremediği için...

   Bazıları tüm uğraşlara karşın verdiği hizmetin takdir edilememesinden dolayı...

   Kimisi gelirlerin yetersizliği, artan borçlar ve ödenemeyen banka taksitleri yüzünden..

   Kimisi uzun yıllar tatile çıkamadığından...

   Mutsuzluk; elbette insanların beklentilerine göre değişir...

   Ama bizim ülkemizdeki mutsuzlukların birçoğu ekonomik sıkıntılardan, gelecek belirsizliğinden ve yaşadığımız ortamın kötülüğünden kaynaklanıyor...

   Birkaç örnek verelim...

   Ailece güzel bir gün geçirmek için hafta sonu deniz kenarına gittiniz...

   Ayak bastığınız her yer çöplüğe dönüşmüşse, huzursuz ve mutsuz olmaz mısınız?..

   Rumların “unutmayacağız” dediği, Akdeniz’in en güzel ve en tarihi yerlerinden biri olan Girne’nin kordonboyuna gittiniz...

   Araçlar kaldırımların üzerinde park edilmiş...

   Lağım suları denize akıyor...

   Bazıları kilotuyla denize giriyor...

   Böylesi bir ortamda huzursuz ve mutsuz olmaz mısınız?..

   İki adımda bir “yazıklar olsun” dediğinizde, mutsuzluğunuz bir o kadar daha artmaz mı?..

   Devam edelim...

   Kuzey Kıbrıs’a en fazla turistin Lefkoşa’daki Lokmacı kapısından girdiğini bilmeyen yoktur...

   Ne tanıtım yapıyoruz, ne de para harcıyoruz...

   Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden yabancıların önemli bir kısmı ellerinde haritalarıyla kuzeye geçiyorlar...

   Türk barikatını aştıkları andan itibaren, farklı bir ülkeye girmiş gibi oluyorlar...

   Özellikle akşam saatlerinde korkuya kapılanlar vardır...

   Abartı yaptığımı sanmayın...

   Bölgedeki esnafın anlattıklarını ve gördüklerimi aktarıyorum sadece...

   Geçtiğimiz pazar günü akşam saatlerinde buna ben de tanık oldum...

   Bölge pislik içindeydi...

   Etrafa atılmış ambalaj kağıtları, şişeler, binlerce sigara izmariti vardı...

   Aydınlatma yetersiz...

   Etrafta kafa şişiren çocuklar ve kadın turist avcıları...

   On metre öteye, yani Ledra Street’e yürüdüğümüzde farklı bir dünya bulduk...

   Cafe’ler, barlar, lokantalar, her taraf cıvıl cıvıldı...

   Çok sayıda mağazanın açık olması da dikkat çekiciydi...

   Yollar temiz ve aydınlıktı...

   Vatanını, milletini seven insanlar, aradaki farkı gördükleri zaman ne yaparlar?..

   İki adımda bir “ahh” çekerler...

   Veya “yazıklar olsun” derler...

   Sonuç itibarıyla mutsuz olurlar...

   Bunun sorumlusu “ahh” çeken veya iki adımda bir “yazıklar olsun” demek zorunda kalan vatandaşlar değildir...

   Bunun sorumlusu, halkı bu hallere düşürenlerdir...

   Beceremeyen, iş yapamayan, üretemeyen, hizmet veremeyenlerdir...