Memlekette devlet-i aliyenin elektrikleri kesilir!...
Göz gözü görmez!…
Hava sıcaktır… Klimalar da çalışmadığından ortalıkta kimseler kalmaz…
Paşa el yordamıyla ambara iner ve ortalığı basbadeps ede ede mum gibi bir şey arar…
Eline ilk gelen şeyin ne olduğunu anlamak için okşamaya başlar…
Bir de ne görsün, elindeki giderek kabarmaya ve içinden bir şeyler çıkmaya meyil eder!...
Dumanlar içinden kocaman bir cin önünde belirir…
“Sen kimsin” diye sorar Paşa…
“Benim kim olduğumu boşver de benden üç dilek hakkını kulllan. Ama iyi düşün, çünkü sadece üç hakkın var! ” deyiverir cin…
Paşa hemen "limitsiz bütçe" der...
Cin, o kalın ve esrarlı sesiyle "yat, uyu rüyanda görürsün" cevabını verir…
Paşa bu kez "Sonsuza kadar koltuk" ister...
Cin kahkahalar atarak güler ve…
"Evindekine Japon yapıştırıcı sür ve üstünde bir gece otur" cevabını verir...
Cin’in söylediklerini hala algılamakta zorlanan Paşa bu kez, "hiç olmazsa her yaptığımı alkışlayan bir halk ver" der...
Cin bu istek karşısında da hiç oralı olmadan, "Verdiğin vaatleri bir bir yerine getirmeye başlarsan olur" cevabını verir...
Paşa bu cevapla artık patlama noktasına gelir...
"Ben senin gibi cinin taaaa" derken... "Ağır ol" der cin, "Orada dur ve ileri gitme... Başta ben sana sadece üç hakkın olduğunu söyledim. Hesap bilmiyor musun! Dördüncüyü isteyemezsin!" der…
Bunları neden mi anlattım!...
Siz hala “bir mucize olacak ve kurtulacağız” diyorsanız, zaten “cin çarpmasına” uğradığınızdan emin olabilirsiniz derim…
Yok hala siz “iktidarları” cine benzetiyorsanız, ilk bulduğunuz ambara girin ve el yordamıyla ortalığı basbadeps etmeye başlayın isterim!..
Niye mi?
Kim bilir belki siz de elinize ilk gelen şeyin ne olduğunu anlamak için okşar ve içinde birşeyler çıkarırsınız…