Türkiye’de yayımlanan ‘Milli Gazete’nin 11 Mart 2011 tarihli sayısında ‘Adaletsizliğin listesi’ başlıklı bir haber vardı...
Haberde “Nüfusumuzun yarısından fazlası açlık sınırının altında yaşarken, dünya milyarderler listesine 10 yıl önce 5, bugün ise 38 milyarderle girdik” deniliyordu...
Kuşkusuz; bazı gazeteler, Türkiye’deki milyarder sayısının artmasını övünerek vermiş, bunu büyük bir gurur meselesi yapmışlardı...
Ama gerçek durum farklıydı...
Sadece 38 milyardere bakarak, bir ülkenin ‘yaşam standardı’ hakkında yorum yapamazsınız...
Örneğin; Bağdat Caddesi’nden geçen arabalara veya barlarda eğlenen gençlere bakarak, Anadolu’da ayakkabısız dolaşan çocukları, doktorsuz doğum yapan kadınları, elektriksiz ve susuz yaşayanları yok sayamazsınız...
Kuzey Kıbrıs’ın durumuna bakalım...
Burada sadece Lefkoşa’nın Dereboyu bölgesinden geçen arabalara veya cafelerde, lokantalarda eğlenen insanlara bakarak, Kuzey Kıbrıs genelinde insanların ‘ballı bir yaşam sürdüklerini’ iddia edemezsiniz...
Bundan 10, ya da 20 yıl öncesinde bal tarlasında yüzen insan sayısı çoktu...
Ama bugünkü durum farklıdır...
Binlerce insan işsiz ve parasızdır...
Binlerce insanın yaşam koşullarında büyük gerilemeler vardır...
Binlerce insan borç taksitlerini, ev kirasını, dersane parasını ödeyemez durumdadır...
Kıbrıs, eski Kıbrıs değildir...
Kuşkusuz Yunanistan da eski Yunanistan değildir...
Güney Kıbrıs’ta da eskisi gibi bolluk yoktur...
İspanya’da, İtalya’da, İngiltere’de ekonomik kriz ve işsizlik vardır...
Ne var ki; küçük ülkemizde yaşam koşulları giderek kötüleşen insanımızın hiç olmazsa sağlık servislerinden ücretsiz yararlanmasına olanak sağlanmalıdır...
Sağlık servislerinin paralı hale getirilmesinden elde edilecek gelir, bakanların ve bürokratların yurt dışı gezilerini dahi karşılayamaz...
Ekonomik krizin olduğu ülkelerde, tasarruf önlemleri yukarılardan başlar...
Devlete ait gereksiz binalar ve araçlar satılır, harcamalar kısılır...
Dış geziler, ziyafetler, davetler kaldırılır...
Bizde bunların hiçbirisi yapılmazken, sağlık servislerine yönelmek ve hayatının son zamanında yaşlı insanları vezne kuyruklarında titretmek doğru değildir...
Böylesi bir yaklaşımı hiç kimse kabul edemez ve destekleyemez...
Zaten destekleyen de çıkmadı!..