Stefan Füle:

Dün Hristofyas’ı ziyaret edip talimatları aldıktan sonra daha önceleri de yazdığım gibi karşı karşıya olduğumuz “AB oyununun” bir parçası olarak Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Füle KKTC Cumhurbaşkanı’nı da ziyaret etmiş ancak nezaket veya adaletli yaklaşımı değil haksız eleştiri ve Türkiye’ye saldırmayı seçmiştir. KKTC Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri sarf eden birine bu kadar hoşgörü göstermesine de hayret ettim doğrusu.

AB’nin saçma yapısı gereği seçimle değil atama ile gelinen bir makamda olan Füle tüm gerçeklere karşın tamamen Rum ağızla konuşmuş ve kalkıp Kıbrıs konusunda “Türkiye iki yıldır çaba sarf etmiyor” diyebilecek kadar kendini kaybetmiştir.  Bunu söylerken de seçilmiş Cumhurbaşkanımızın makamında gözümüzün içine baka baka hem Kıbrıs Türkü’nün esamesinin okunmadığını ve aynen Rumlar gibi muhatabın Türkiye olduğunu açıkça vurguladı, hem de iki yıl öncesine atıfta bulunarak Talat’ın AB için daha iyi bir kişi olduğunu ima etmek ve bir sonraki seçimlerimize şimdiden müdahale etmek suretiyle KKTC’nin içişlerine müdahele etmeye çalışmıştır. İşte size tarafsız AB!

Asayiş’i sağlayacak birileri yok mu?

Çeteler KKTC’ye çökmüş. Bunu bilmeyen, görmeyen yok. Hatta birçoğumuz birinci elden kurban olduk. Bir arkadaşımın evine tam üç defa girilip soyuldu. Üçüncüden sonra ailesini alıp ülke dışına göç etti. Bankalar güpegündüz soyuluyor. Tecavüzler, cinayetler, darp vakaları, insan dövmeler, bıçaklamalar, daha neler neler oluyor. Ne yazık ki KKTC’de hiç olmayan şeyler artık günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş.

İki yıl önce ailemi Amerika’dan koparıp KKTC’ye getirdiğimde gerekçelerimizden bir tanesi de çocuklarımızın emin bir ülkede büyümelerini sağlamaktı. Devlet yönetimindekiler bu duruma karşı kesin ve çabuk bir tavır almazlarsa korkarım KKTC artık yıllarca özlemini çektiğim emin ülke olmaktan çıkacak.

Başka ülkelerde 300,000 nüfusa belediye yeterken KKTC’de seçimle yönetime gelenlerin emrinde devlet mekanizması vardır. Buna polis ve asker de dahil olduğuna gore sorun nerede? Artık Başbakan’ın ivedi olarak Hükümet-Asker-Polis yetkililerinden oluşacak bir özel komite kurması ve onların da ivedilikle çalışarak kesin önlemler üretmesi zamanı gelmiştir. Bu önlemlere sınırlarımızın daha sıkı kontrolü de dahil olacaksa bu Anavatan yetkileri ile de görüşülür ve sağlanır. Bunun sıkılıp utanılacak bir boyutu yoktur. Neticede oraya ülkeyi yönetmek için seçildiniz. Artık görevin yerine getirilmesi zamanı gelmiştir çünkü KKTC’de yer alan şiddet olaylarına kayıtsızlık affedilemez. Ya bunu çözün ya da neden çözemediğinizi, engel çıkaran varsa kimler olduklarını açıklayınız da halk da bilsin.

Seçim sistemimiz nitelikli kişileri yönetime kazandırmalı

Her ülke kendi bünyesine uygun seçim sistemleri ile yönetilmeli. Ben Amerika’daki başkanlık sisteminin en iyi işleyen sistemlerden biri olduğu görüşünü paylaşmakla beraber KKTC’de yaşayan bizler için en kolay sistem düzeltmesinin eldeki seçim sisteminin iyileştirilmesinden geçtiğine inanıyorum.

Bir çok yazar ve siyasi kişiler seçim sistemimizin değişmesi ve KKTC Cumhuriyet Meclisi’ne en nitelikli vekillerin kazandırılmasını esas alacak bir sisteme geçilmesini tercih ettiklerini belirtiyorlar. Ben de onlara katılıyor ve şu öneriyi yapıyorum:

KKTC’nin genelinin tek bir seçim bölgesi olması gerekmektedir. Zaten çok küçük bir ülke olan KKTC bir de 5 değişik secim bölgesini kaldırmaz. Ben bunu kimsenin hakkını yemek için önermiyorum. Yapılması gereken ve ülkemiz için doğru olan olduğu için öneriyorum. Benim önerdiğim sistemde Milletvekili adayları  sadece dar bir bölgede sevilmek değil, KKTC genelinde en iyi nitelikteki insanlar oldukları ve fikirlerinin benimsendiği için seöileceklerdir. Zaten seçim güzellik yarışması gibi değil, fikirler izerinden olursa bir şey ifade eder.

Şu anda Mecliste olan Milletvekilleri de eğer kendi kişisel çıkarlarını değil ülkemizin genel çıkarlarını düşünüyorlarsa onların da bu sistemi benimsemeleri gerekmektedir.