Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un ile Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer arasında Kıbrıs Müzakereleriyle ilgili bugün New York'ta yapılması planlanan görüşmenin sonucunu ve Genel Sekreterin gelinen son aşamadaki görüşlerinibeklerken bu görüşmenin yarına ertelendiği haberi geldi.

Hayırlısı deyip bir de Cumhurbaşkanı’nın Özel Temsilcisi Kudret Özersay’ın son New York ziyateri ile ilgili bilgilendirmesine bakalım.  Özersay Kıbrıs Türk tarafının bir yandan bu sürecin başarılı olabilmesi için ne yapılması gerektiğine ilişkin görüşlerini, diğer yandansa olası bir başarısızlık halinde neler yapılabileceğini gerek BM yetkilileriyle gerekse diğer önemli uluslararası aktörlerle iki gün gibi çok kısa bir süre içerisinde sağlıklı bir biçimde paylaşma fırsatı bulduğunu söyledi.

Yani son saniyeye kadar Türk tarafı bir çözüme ulaşılabilmesi için canla başla çalışıyor. Bunu yaparken de sadece devam eden sürecin bir anlaşma ile sonuçlanmasını değil başka olasılıkların da gerçekleşebileceğini de dünya güçleri ile paylaşılıyor.

Özersay devamla “Oysa çok taraflı toplantı sırf muhataplarımız bunu istemiyor diye yapılmayacaksa, o zaman geldiğimiz noktada ileriye dönük olarak taraflar arasında bir ortak irade bulunmuyor demektir. Daha önce de söylediğimiz üzere Rum tarafı müzakerelerde sonuç verici bir çok taraflı toplantıya geçiş için rıza vermez ise biz de Kıbrıs Türk tarafı olarak bu müzakere sürecinin sonuç vermeyen şekilde devam etmesine rıza vermeyeceğiz, bu da o noktadan itibaren ortada ‘Kıbrıslı’ olan mevcut sürecin geleceğini mümkün kılacak bir ortak irade bulunmuyor demek olacak” dedi.

Bunu açarsak Sayın Özersay’ın son iki günü neden New York’ta geçirdiğini daha iyi anlarız. Bu açıkça “baylar bayanlar, bu gelinen noktada eğer sonuç alınmayacaksa biz artık müzakerelerde yokuz” demektir. Bir tarafta Rumlar süreci hem tıkamaya çalışıyor ve her zaman olduğu gibi zaman kazanmaya çalışıyorlar, bir tarafta da Türk tarafı ilgili herkesi bunun neticesi ile ilgili uyarıyor.

BM ise daimi 5 temsilcinin güdümünde, genelde de onşların çıkarlarını gözeten bir yapıda olduğuna gore sizce BM Genel Sekreteri bu noktada ne yapacak? Bence iki tarafı da üzmeyecek bir “ne şiş yansın ne de kebap” çizgisi izleyecek. Bunu da bir-iki günde öğrenmiş bulunacağız. Yoksa Özersay’ın son dakika yaptığı New York çıkarması mı BM Genel Sekreterinin Alexander Downer’le yapması planlanan görüimesini erteletti? Acaba BM Genel Sekreteri söz verdiği çizgiden sapıp da çok uluslu toplantıya çağrı yapmaz ve “end game”i işletmezse bu defa karşısında muhatap olacak Türk tarafı bulmayacaüını anlamış mı dersiniz? Dedim ya 5 daimi ülkenin çıkarları da söz konusu. Sizce onlar bu konuda ne görmek istiyorlar? İşte esas sorulacak soru budur…