İngiltere’deki tur operatörleri, bundan on yıl öncesine kadar Kuzey Kıbrıs’ı şu sloganla tanıtıyorlardı:
“Unspoilt Cyprus...”
Yani bozulmamış Kıbrıs...
Oldukça etkileyici bir slogandı...
Ve İngiliz gazetelerinde yayınlanan reklamlardan sonra Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret eden turist sayısında önemli artışlar yaşandı...
Hatta bir yılda 70 bin rakamı görüldü...
Eğer; Kuzey Kıbrıs’ın on yıl önceki doğal güzellikleri korunsaydı, bugünkü İngiliz ziyaretçi sayısı ikiye, hatta üçe katlanabilirdi...
Ne var ki; ülkeyi yönetenler tek kurtuluşun turizmde olduğu gerçeğini kabul etmediler...
Özellikle Annan Planı’nın oylanması sonrasında, dağın, taşın yağmalanması ve emlak sektöründe suni bir patlamanın yaşanması, İngiltere’den turist akışını olumsuz yönde etkiledi...
İnsanlar; bir ülkeyi ziyaret edeceklerinde öncelikle güvenlik ve çevre üzerinde dururlar...
Sonra da ‘özel ilgilerini’ ve ‘maliyeti’ ön plana çıkarırlar...
Kuzey Kıbrıs’a aktarmalı uçuşlarla seyahat etmek zaten başlı başına bir dert değil midir?..
Londra’dan kalkan bir uçak yaklaşık 4 saat sonra Larnaka’ya inerken, Antalya veya İstanbul üzerinden gelenler en az 6 saatlerini yolda harcıyorlar...
Kısacası; doğrudan ulaşımın olmayışı, KKTC turizmi açısından bir olumsuzluktur...
Bunun yanı sıra siz çevreyi yok eder, her tarafı çöplüğe çevirirseniz yabancı turist bulmakta zorlanırsınız...
Bugün için KKTC turizminde tek umudun kumarhanelere bağlanması doğru değildir...
Varlıklı Türk turistlerin kumara olan ilgisi nedeniyle büyük oteller özellikle hafta sonlarını dolu geçirebilirler...
Ama, yabancı turizmi geliştirmek de çok önemli ve mutlaka gereklidir...
Bunun için öncelikle çevrenin korunması, ülke çapında temizlik kampanyalarının gerçekleşmesi ve özel ilgi turizminin geliştirilmesi gerekir...
Kısa bir süre önce kaybettiğimiz Kıbrıslı Türklerin dostu Maureen Hutchinson, eşi Tony Hutchinson’la birlikte yıllarca ‘orkide yürüyüşleri’ düzenledi...
Ve bu özel ilgi turizmi çerçevesinde adaya çok sayıda İngiliz turist getirdi...
İngilizlerin, Kıbrısla ilgilerinin bir başka nedeni de kaplumbağalardır...
Alagadi ve Karpaz sahillerinde rastlanan Caretta Caretta’ların korunması için KKTC devleti pek birşey yapmadı...
Ancak; onları korumak için katkı koyan şahıslar ve özel şirketler oldu...
Bu konuda büyük emekler harcandı...
Geçmişten, bugüne yaşadıklarımızı dikkate alarak ‘yatırımlar konusunda’ sağlıklı ve uzun vadeli planlar üzerinde durmamız gerekiyor...
Her hükümet değişikliğinde, bu küçük ülkenin yatırım önceliklerinin değişmesi doğru değildir...
Hele; orkideleri, kaplumbağaları, temiz denizlerimizi, her şeyi yok edecek petrol dolum tesislerine izin vermek, çelişkiden başka birşey olamaz...
Başka ülkeler, geçmişte yapılan hataları ortadan kaldırmak için çırpınırken...
Bırakın petrol dolum tesislerini, marketlerde kullanılan naylon poşetlere son verme kararı alırken, bizim yanlışlık yapma lüksümüz yoktur...
KKTC’nin bugünkü durumda, petrol dolum tesislerini veya yollara taşan çöpleri değil, naylon poşetlerin yasaklanmasını tartışması gerekirdi...
Öyleyse; bir yerlerde yanlışlar var...
Temeli çürük siyasetin bir sonucu olan yanlışlardan kurtulmamız gerekiyor...
Yoksa cennet gibi ülkemizi yaşanmaz hale getiririz...