Nüfusumuzun 300 bin olduğunu düşünelim...
Bu kadar küçük bir ülkede yılda ortalama 2 katillik olayı yaşanır mı?..
Yılda ortalama 46 tane ‘öldürmeye teşebbüs, vahim yaralama ve darp’ suçu işlenir mi?..
Mahkemelerin gündemine her yıl ortalama 48 tane silah, patlayıcı, bıçak, şiddet ve tehdit davası gelir mi?..
Ne yazık ki; yukarıda sıraladıklarımın tümü Kuzey Kıbrıs’taki suçların ne kadar arttığını gösteriyor...
Güzel bir ülkede cinayetlerin ve diğer suçların bu kadar artması dikkat çekicidir...
Kuzey Kıbrıs, mafyanın ve azılı suçluların rahatça dolaştığı bir ülke oldu...
Bunu hiç kimse inkar edemez...
Uyuşturucu, kumar, fuhuş, tefeci ve tahsilatçı mafyanın giderek güçlenmesi ülkemiz için çok büyük bir tehlikedir...
Cinayetler, silahlı hesaplaşmalar, soygunlar ve tehdit olayları, personel ve teknoloji açısından yetersiz kalan KKTC polisinin önleyemeyeceği boyutlara ulaştı...
Ve bu gelişmeler karşısında Kıbrıs Türk halkı rahat uyku uyuyamaz hale geldi...
Halkın bu konudaki rahatsızlığı kamuoyu araştırmalarına da yansıdı...
KADEM’in, geçtiğimiz yıl içerisinde yapmış olduğu son kamuoyu araştırmalarında ‘yaşanan sorunların’ ilk sırasında ‘suçlar’ yer almıştı...
Öyleyse ne yapmalı?..
Daha fazla gecikmeden ‘Asayiş Kurulu’ hayata geçirilmeli...
Bu konuda çok yazı yazdım...
Suçlarda patlama yaşanıyorsa...
Uyuşturucu kullanımı çocuk yaştakilere kadar inmişse...
Gençlerde alkol ve sigara kullanımı yüzde 85’lere ulaşmışsa...
Ehliyetsiz araba kullananların sayısı artmışsa...
Kırmızı ışıkta durmamak kural olmuşsa...
Küçük çocuklar öz babaları tarafından tecavüze uğruyor, vahşice öldürülüyorsa...
Evliliklerde ve arkadaşlıklarda kıskançlık krizine girenler silaha sarılıp, öldürme girişiminde bulunuyorsa...
Ve para uğruna ülkenin değerli insanlarının yaşamlarına son veriliyorsa...
Bu ülkede asayiş elden gitmiş demektir...
Asayiş elden gidince; o ülkede huzur ve güvenden söz edilemez...
İnsanların mutluluğundan da söz edilemez...
Fuhuş ve kumar dışında yatırım beklenemez...
Sağlıklı ve başarılı bir toplum yaratamaz, gençleri bataktan kurtaramazsınız...
Öyleyse; artık harekete geçme zamanıdır...
‘Asayiş Kurulu’ derhal oluşturulmalıdır...
Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı, Türkiye Büyükelçisi, Güvenlik Kuvvetleri ve Polis Komutanı, yargıçlar ve psikologlar bir araya getirilerek çözüm üretilmelidir...
Alınması gereken ne kadar önlem varsa, tümü kısa sürede hayata geçirilmelidir...
Mevcut yasalar değiştirilerek, cezalar ağırlaştırılmalı, polis gücü ve buna paralel olarak sokak devriyeleri artırılmalı, sınır kapıları tam denetim altına alınmalıdır...
Hatta mahkeme emriyle ‘şüpheli konutlarda’ arama yapılarak, kayıtsız silahlar ve satış için paketlenen uyuşturucular toplanmalıdır...
Tek derdimiz seçimler değildir...
Ülke sorunlarıyla, kişisel ve siyasal hesaplaşmaları birbirinden ayırabilecek olgunluğu göstermek zorundayız...
Küçük ülkemizin huzuru kalmamışsa...
Hep birlikte ayağa kalkmalı ve önlem almalıyız...