Şu günlerde adanın iki yanı mutluluktan çağlıyor. Dünyanın dev şirketleri Kıbrıs’ın etrafında dolanmaya başlayınca hepimize bir haller oldu. Pusuya yattık, bolluk bereket beklemeye başladık.

Rumlar, Amerikan Noble Energy ile hayırlısıyla izdivaç gerçekleştirdi. Türkler ise İngiltere-Hollanda karması Shell ile flört halinde. İki taraf da, zengin bir aileye damat ya da gelin gitmiş gibi mesut.

Rumlar’ın Noble’ı, dünyada tüm zamanların en çok kazanç elde eden ilk 700 firması arasında yer alıyor. Yerkürenin dört bir yanında petrol ve doğal gaz arayan büyük bir şirket... İsmi İngilizcede “soylu” demek. Böyle bir şirkete de ancak böyle bir isim yakışırdı!

Gerçi arada metanol zehiri de üretiyormuş ama olsun. Sonuçta metanol da insanlığın ihtiyacı...  Bir de petrol sızıntısıyla mahvedilen Meksika Körfezi’ni deşmeye devam eden iltimaslı şirketlerin başında yer alıyor. Güç işte böyle bir şey.

Bizim Shell’e gelince... Adını duymayan yoktur herhalde. Gayet itibarlı ve meşhur bir dünya devi. Ama biraz sabıkalı. Adı tuhaf tuhaf işlere karışmış. Mesela Nijerya’nın altını üstüne getirmiş.

Önce ülkenin Delta bölgesinde iki ayrı petrol sızıntısına yol açmış. Uzun süre direndikten sonra bu sızıntıların kendi ihmalinden kaynaklandığını kabul etmek zorunda kalmış. Ama bu ihmali, balıkçılık ve hayvancılıkla uğraşan 70 bin kişilik bölge halkını darmadağın etmiş.

Felaketi araştıran BM uzmanları, bölge halkının içme suyu kaynağı olarak kullandığı gölde 8 santim kalınlığında petrol tabakasıyla karşılaşınca hayrete düşmüşler. Uzmanlar raporlarına, Nijerya’da yaşananların, en az 1989 Alaska Exxon Valdez felaketi kadar dramatik olduğunu yazmayı da ihmal etmemişler.

Shell’in Nijerya’daki marifetleri bu kadarla sınırlı değil. Yol açtığı felaket yüzünden ayaklanan Nijeryalı çevre örgütleriyle mücadele için, faşist Nijerya ordusuna el altından para akıtmış. Hatta çevreci yazar Ken Saro-Wiwa’nın idam edilmesi için ön ayak olmuş. Askeri rejimle işbirliği yaparak Wiwa’nın ipini çeken şirket, daha sonra kabahatini kabul edip 15 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etmiş ama “katil” damgasından hiç kurtulamamış.

Shell’in adı, sadece Afrika’da değil Avrupa’da da  büyük bir skandalla anılıyor. İskoçya kıyılarındaki platformundan yaklaşık 1500 varil petrol denize sızmış. Şirketi felaketi gizlemekle suçlayan çevreciler, AB’ye şikâyetçi olmuşlar.

Diyeceksiniz ki; bu kadarcık kusur kadı kızında da olur. Meseleye böyle de bakılabilir tabii… Sonuçta petrol işi bir tür kumar. Ne de olsa kumara yabancı değiliz. Her şey yolunda giderse ne âlâ...

Yalnız petrolün kokusu duyulunca adaya olan ilgileri artan ABD, İsrail ve Mısır yetmezmiş gibi, İran’ın da göz kırpmaya başlaması pek hayra alamet değil.

Gün gele mutluluk ‘Shell’alesinde boğulmasak bari.