"İşte 11 Temmuz 1995'te Sırp şehri Srebrenica'dayız. Büyük bir Sırp bayramı arifesinde iken bu şehri Sırp milletine armağan ediyoruz. Nihayet Yeniçerilere karşı ayaklanmadan sonra bu toprakta "Türkler"den intikam almamızın vakti geldi".

Bu sözler eski Yugoslav topraklarını kan gölüne çeviren;

Şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş toplu katliamlar ve işkencelerle Müslüman Boşnak halka soykırım uygulayan;

Srebrenica’da – kayıtları belli - 10 bin Boşnak erkeği bir gecede katledip, masum kadınlara kocalarının ve çocuklarının önünde tecavüz eden;

26 Mayıs 2011 günü ele geçirilen ve Lahey’deki Mahkeme tarafından hakkında tutuklama istemiyle arama emri bulunan Sırp Çetnik çetelerinin “komutanı” Ratko Mladiç’e ait…

Tarihin yazdığı en büyük katillerden biri… Uzunca bir süredir aranıyor, saklanıyor ve ele geçirilemiyordu. Sonunda yakalandı.

Milliyetçilikleriyle tanınan Sırplar arasındaki bir kesim bile, bir an önce yargılanıp, “AB’ye üye olabilmeleri için” bu kanlı lekenin çıkarılmasını istiyor.

Ratko Mladiç yıllarca, 1389’da gerçekleşen Kosova Savaşı’nın intikam histerisi içinde, oradaki her Müslüman Boşnakı Türk olarak niteleyip öldürme güdüsüyle yaşayan bir caniydi.

Srebrenica’da 10 bin Boşnak erkeği bir gecede katletmişti.

Kayıplarla birlikte rakamlar bunun çok üzerindedir. Kimi raporlara göre, kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte 20 bin…

Kaldı ki Mladiç’in emir ve komutasındaki Sırp Çetniklerin “soykırım rekoru kırdıkları” Srebrenica dışında kalan bölgelerde yaptıkları diğer katliamların toplamıyla bu rakamın, ikiye üçe katlandığı belirtilmektedir.

Yani Mladiç ve canilerinin, Avrupa’nın göbeğinde hem de 20. Yüzyılın son 10 yılında katlettikleri insan sayısı, Osmanlı ve Sırp-Haçlı orduları arasında geçen Kosova Savaşı’nın, her iki taraftan toplam 40-50 bin kaybının sayısına yaklaşıyor.

Böyle bir şey nasıl olabildi?” demesin kimse…

Oldu işte… Hem de özellikle Müslüman Boşnakları korumak üzere, BM’nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenica’ya gönderilen AB’nin Hollanda birliğinin, Sırpların rehin aldığı 3-5 Hollandalı askeri “kurtarma” amacıyla, kenti Mladiç ve katillerine teslim etmesiyle…

Buna rağmen AB, bu soykırımı durdurmak için hiçbir adım atmadı ve güvenilirliğini bu katliamdan sonra büyük ölçüde kaybetti.

Eğer – geç de olsa – ABD ve ekibiyle birlikte hayatlarını riske ederek, kelle koltukta bu vahşete “dur” demek için olayların içine dalan – toprağında rahat uyusun – Richard Holbrooke’un inisiyatifi devreye girmemiş olsaydı;

Yugoslav toprakları olduğu gibi, Sırp Çetniklerinin ve Mladiç’in yarattığı bir kesimhaneye dönüşecekti.

Yargılandığı takdirde Mladiç’in alacağı cezaya gelince…

En büyük cezayı Allah ona verecektir ama öyle bir ceza almalı ki Lahey’de;

Saddam’a ceza kesenlerin bile dudakları uçuklasın ve bu tür insanlık suçları karşısında Batı’nın adalet standartları da daha fazla yara almasın…

* * *

Ratko Mladiç… Sırp kasap… Bosnalı Sırp “lider” Radovan Karadzic’in emrindeydi. Bir gecede olduğu gibi bir kenti doğradı. “Buradaki işleri hele bitirelim, Kıbrıs’a da gelip oradaki Türkleri de halledeceğiz” diyen bir kanlı katil… Şimdi mahkeme yolunda…

Radovan Karadziç… Mladiç’in başında olduğu Çetnik çetelerinin stratejilerini belirleyen ve kısa sürece önce ele geçirilen bir başka cani… Mladiç’in “ustası”… Şimdi mahkeme önünde…

Zeljko Raznatoviç… Namı diğer Arkan… Bosna, Karadağ ve Kosova’da “Arkan’ın Kaplanları” adını verdiği Çetnik milisleriyle gerçekleştirdiği soykırım operasyonlarıyla tanındı. Kendi otelinin lobisinde vurularak öldürüldü. Kimilerine göre ebediyen susması için bizzat dönemin Sırbistan Devlet Başkanı Miloseviç tarafından, kimilerine göre de Bosna’nın intikamını almak için oluşturulduğu söylenen “Black Swan-Kara Kuğu” örgütü tarafından…

Ve Slobodan Miloseviç… Ultra-nasyonalist Sırp saldırganlığını koruyup kollayan, egemenliğini tüm Yugoslav topraklarına yayma amacıyla yukarıda isimlerini sıraladığım canileri yaratıp besleyen ve sonunda halkının bombalanmasına yol açan adam… Yargılandı, içeri atıldı ve eceliyle öldü.

Bunlar bir şekilde cezalarını çektiler veya çekecekler.

Lakin kendi kıtalarının göbeğindeki tüm bu kanlı olaylara ve soykırımlara sessiz kalan üstelik kendilerine güvenip teslim olan günahsız insanların katledilmesine göz yuman dönemin Avrupalı lider ve yönetimleri ne olacak?

Önemli soru budur zaten…