KKTC’nde Büyükelçi olarak göreve başlamasının arifesinde, eşiyle birlikte ciddi bir kaza geçirdikten sonra ülkemize gelmişti…

Ne ilginç… Büyükelçi Kaya Türkmen Kuzey Kıbrıs’tan da bir kaza geçirerek ayrılmak durumunda kalıyor…

Buraya gelmeden önce geçirdiği kaza bir trafik kazasıydı ve o kazada hata payı da yoktu…

Kuzey Kıbrıs’ta ise “siyasi bir kaza” geçirdi ve bunda da hata payı hiç olmadı…

Kıbrıs’ın Türk halkı ise daha baştan, Büyükelçi Türkmen’in geçirdiği trafik kazasına üzülürken;

Kuzey Kıbrıs’ta geçirdiği “siyasi kazaya” ise çok daha fazla üzüldü. Bu kadar kısa sürede hiçbir Büyükelçi’yi böylesine sahiplenmemişti çünkü Kıbrıslı Türkler…

                                           *                   *                   *

 “Haberdar”ın biraz zor günleriydi, gazetemizi de, bu ülkenin kurumlarına gerçekleştirdiği ziyaretler kapsamında tanışmak için ziyaret ettiği gün…

Yazı-yönetici kadrosu ve teknik ekip olarak bir avuç bile değildik o günlerde… O kadroyla karşıladık ve ağırladık onu…

Değerli kardeşim Rasıh Reşat beni bir gün önceden aramış ve Büyükelçi’nin gazetemizi ziyaret edeceğini söyleyerek mutlaka gelmemi istemişti.

 “Tabii gelirim, Sayın Türkmen çok değerli bir şahsiyet” diye cevap vermiştim ona…

“Hayırdır daha önceden tanıştın galiba” demişti Rasıh…

 “Hayır, hiç tanışmadım ama şu çok kısa sürede basın-yayın camiası ile bazı kurumlara yaptığı ziyaretlerde yaptığı konuşmalar ve demokratik-çağdaş yaklaşımları bende büyük bir sempati oluşturdu veya ne bileyim sezgilerim öyle” diye de eklemiştim.

Kısa süreli değerlendirmelerim ve sezgilerimin beni yanıltmadığını onunla “Haberdar”ın merkez ofisindeki ilk merhabalaşmadan sonra ve konuşmaya başlar başlamaz kolayca anlaşılabilen medeni üslubundan anladım.

Hepimizi tek tek dinlemişti Büyükelçi Türkmen…

Ben söz aldığımda ise ona;

Kuzey Kıbrıs’ta 1974’den sonra ganimet ve yağma üzerine kurulan sosyo-ekonomik ve siyasi sistemin bir sonucu olarak bugünkü kötü duruma sürüklendiğimizi, bazı çıkar odaklarının hegemonyası çerçevesinde oluşturulan siyasi rejim ve ürettiği siyasetçi profilinin köklü bir şekilde değişmemesi halinde, varolan kokuşmuş yapının hem KKTC’ne, hem Türkiye’ye ama daha da önemlisi KKTC-Türkiye ilişkilerine çok olumsuz etki yapacağını anlatmaya çalışmıştım birkaç cümleyle…

Dikkatle dinlemişti hepimizi ve not da aldırmıştı.

Geçtiğimiz akşam verdiği veda resepsiyonuna da doğrusu katılmak ve ona Kıbrıs’ın Türk halkının da hissiyatı olduğuna inandığım kalbi duygularımı yine birkaç cümleyle de olsa, birebir anlatmak isterdim.

 “Acaba bir yıl içinde üç kez adres değiştirdiğimden dolayı mı daveti bize ulaşmadı?” diye düşünürken, resepsiyonda basın-yayın adına sadece yönetici kadronun davet edildiğini öğrendim. Olsun… Ben de bu yazıyla yetinirim…

                                           *                   *                   *

Satır aralarında mı kaldı bilmem ama… Büyükelçi Türkmen, Kuzey Kıbrıs’ın insanlarının duyguları ve sosyal yaşamı ile o kadar bütünleşmeye başlamıştı ki;

Tam da “bu kadar iyi bir insan nasıl GS’li olur?” diye düşünürken, KKTC’nde tuttuğu takımın ise Lefke Türk Spor Kulübü olduğunu öğrenince;

Müthiş mutlu olmuştum… Onun Fransız eğitim ekolü olan Saint Josephliliği’nin, aynı etkiyi taşıyan Galatasaray camiasının taraftarı olmasında önemli bir rol oynadığına kanaat getirmiştim.

Ama “neden Kuzey Kıbrıs’ta Lefke Türk Spor Kulübü?” diye de kafa yordum uzun süre…

Sonra düşündüm ki, GS’nin geçen yıl kullandığı mor-beyaz renkler ve Lefke’nin amblemindeki aslan figürü belli ki onu cezbetmiş…

Doğru mu düşündüm acaba?

Ne olursa olsun… Biz Lefke taraftarları için büyük onur… Sayın Türkmen’in Kıbrıslı Türklerin sosyal yaşamına bu ölçüde ilgisi ise, tüm halkımız için büyük bir şanstı ayrıca…

Güle güle Sayın Türkmen…

Lefke, sizin gibi değerli bir taraftarından buralarda yoksun kalacak belki ama siz onların hep yüreklerinde olacaksınız mesafe olarak uzak kalsanız da…

Ama unutmayın… Lefke Türk Spor Kulübünün renkleri aslında, “Mor-Beyaz” (Purple-White) değil, “Menekşe-Beyaz” (Violet and White)dır. Ve Lefke’nin amblemindeki “aslan” da, GS’nin yorgun, bitkin, bitap düşmüş ve artık tırnakları kalmayan “yaşlı aslanından” çok farklıdır.

Sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimizle Sayın Türkmen… Kıbrıslılar sizi unutmayacak…