Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakerelerin gidişatı hiç de iyi değil...

   Güney Kıbrıs’ın, 1 Temmuz’dan itibaren AB dönem başkanı olmasıyla birlikte, çözüm umutları daha da azalacak...

   Gelecek yıl ise güneyde Cumhurbaşkanlığı seçimleri vardır...

   Rum kesimindeki siyasi partiler şimdiden bu seçimle ilgili tartışmaları başlatmış durumdadır...

   Hristofyas’ın icraatlarından memnun olmadığını her fırsatta dile getiren Rum Başpiskoposu Hrisostomos da, sağcı bir adayı destekleyeceğini, hatta bu konuda işbirliği yapılacağını açıkladı...

   Öyleyse Hristofyas’ın işi çok zor...

   Kilisenin Rum halkı üzerindeki etkisini kimse küçümseyemez...

   Mali yapısı güçlü olduğu için kesenin ağzını açtığı zaman insanları etkilemesi çok kolaydır...

   Hristofyas, başına gelecekleri bilmiyorsa; hem kendine, hem de çözüm bekleyenlere karşı haksızlık ediyordur...

   Sorunun çözümünü uzatmakla, yeniden Cumhurbaşkanı seçileceği yanılgısına düşmemelidir...

   Hristofyas, Cumhurbaşkanı seçilen ilk komünist liderdir...

   Bundan sonra da herhangi bir komünistin lider seçilme şansı çok azdır...

   Uzun yıllar çözüm siyasetiyle halktan oy isteyen Hristofyas’ın “Yoldaş” dediği İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la dahi çözüme ulaşamaması, büyük bir başarısızlıktır...

   Sadece Hristofyas açısından değil, AKEL açısından da tarihi bir kayıptır...

   Gelinen noktada, Kıbrıs Rum tarafının bundan sonra Türk tarafını ‘suçlu sandalyesine orturtma’  siyaseti izleyeceği anlaşılıyor...

   Kıbrıs Türk tarafı; herhangi bir tuzağa düşmemek için, Birleşmiş Milletler gözetiminde yürütülen görüşmelerde ‘yeni fikirler’ üretmelidir...

   İşte bu noktada konuyu kapalı Maraş bölgesine getirmek istiyorum...

   Akdeniz’in en güzel koyunda sıralanmış onlarca turistik otel ve tesisin bulunduğu bu bölgeyi 38 yıldan beri kapalı tutmanın doğruluğu ve yanlışlığı artık tartışılmalıdır...

   KKTC’nin, dünyaya meydan okuyarak bu bölgeyi iskana açmasını önerecek değilim...

   Ancak; bir formül yaratıp Maraş’ın turizme açılması gerektiği üzerinde durmak istiyorum...

   Eski mülk sahiplerinin hiç olmazsa bir kısmını ikna edebilecek bir formül yaratılmalı ve bölge en kısa sürede turizme açılmalıdır...

   İleride çok daha ağır tazminatlarla karşılaşmamak için, Maraş’ın kademeli olarak turizme açılması, gerek güneyde, gerekse kuzeydeki işsizliğin tamamıyla ortadan kalmasını da sağlayabilir...

   Dünyanın hızla değiştiği bir dönemde, yeni fikirlere ve açılımlara mutlaka gereksinim vardır...

    Yıllar öncesinde alınmış kararların arkasına saklanarak siyaset yapamayız...

    Yapmaya devam edersek, bunun bedeli ağır olur...