Herkes sürekli bir şeylerden yakınıyor. Gazetelerdeki haberler iç karartıcı. Okudukça boğulacak gibi oluyoruz. Peki bu ülkede hiç mi güzel şey olmuyor kardeşim? Ne bu maraz böyle?
Şu haberlere bakın hele... İnsanda yaşama hevesi kalmaz…
Dışişleri Bakanı “geri zekâlı” diyerek birilerine sallamış… Ardından çok da zekice sayılamayacak bir açıklamayla durumu toparlamaya çalışmış ama başaramamış. Herkesin diline düşmüş. Bu durumdan kurtulmak için muhalefetin kendisinde gördüğü “sivri aklı” kullanması şartmış.
Oysa bakanımız “okullar olmasaydı ben bu maarifi ne güzel idare ederdim” diyen efsanevi nazıra nazire yaparak “insanlar sokağa çıkmasa asayiş ne de güzel sağlanırdı” demişti, o kadar. Bunda büyütecek ne vardı ki?
Ne de olsa kendisi “dışı” olmayan bir devletin dışişleri bakanı olarak sorumluluğu hafifletilmiş makamın cazibesi konusunda epey deneyim sahibiydi. Dışişlerindeki rahatlığı içişlerinde de istemesinin nesi yanlış? Biraz hoşgörü lütfen…
İnsanlar kafalarına takacak şey bulmakta ne kadar da hevesliler… Mesela zarar eden DAÜ okulları satılıyor diye böyle velvele yapmaya ne gerek vardı Allah aşkına?
Hem zaten görmüyor musunuz, sayın rektör ne kadar güçlü? Sizin “kamuoyu” dediğiniz şey onun için bir sinek vızıltısından ibaret. Yaptı ve oldu… Siz ağlasanız da, dövünseniz de dediği dedik; kararı karar. Boşuna canınızı yemeyiniz…
Bir de şu çevreci geçinenler yok mu? Sürekli bıdı bıdı halinde hep bir şeylerden şikâyet ederler.
Neymiş; Girne’nin denizine, Lefkoşa’nın deresine lağım suyu boşaltılıyormuş... Etraf kokudan ve sinekten geçilmiyormuş… Sanki başka çaresi varmış gibi… Bu halk önce pisleyip sonra şikâyet etmekten ne zaman vazgeçecek acaba?
Karamsarlıkta sınır yok… İçteki bu kör dövüşü sürerken dışarıda birileri bir şeyler kaynatmaya devam ediyormuş. Türk Demokrasi Vakfı adlı çok bilmişler kulübü düşünmüş taşınmış ve Kıbrıslı Türkler için uygun olanı seçerek tebliğ etmiş: Siz en iyisi 82’nci vilayet olunuz!
Paranoyaya bakın hele… Hani bir atasözü var ya; “semer seçilirken eşeğin fikri değil ölçüsü alınır” diye... Demek ki neymiş bunlar da bizi eşek yerine koyuyorlarmış… İnsaf artık!
Öff, içimizi bu kadar kararttığımız yeter! İyisi mi biz bu marazlılar ordusuna kulak asıp da tatlı canımızı üzmeyelim... Ülkede sadece kötü şeyler olmuyor ki canım…
İşte size bomba gibi bir haber: Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin morgu baştan aşağıya yenilendi. Ölülerimiz artık çağdaş çağdaş yatacak…
Şimdi utandınız mı ey karamsarlar? Gördünüz mü hükümet nasıl çalışıyor; devlet nasıl da dimdik ayakta!
Herkes hükümetine inansın, devletine güvensin ve hayata sımsıkı tutunsun… Bu dünyayı çoktan hallettik; öteki dünyaya hazırız…