Sınır kapılarının açılması sonrasında 5 binden fazla Kıbrıslı Türk için güneyde çalışma olanağı yaratılmıştı...

   Rum müteahhitlerin şartını kabul edenler, iş bulmakta zorlanmadı...

   Sağlam iş, sağlam para!..

   Kuzeydeki işletmelerin de örnek alması gereken bir prensip!..

   Sağlam iş için, sağlam işçi ve usta çalıştıracaksın...

   Parasını da tam ödeyeceksin...

   Ancak; bizdeki prensip bunun tam tersidir...

   Ucuz işçilik, düşük maaş...

   Üstelik sosyal yatırım da yok...

   Ülkeye geldiği zaman pasaportuna el koyar, sonra ayda 700 TL maaş ödemeye başlarsın...

   Günde 8 saat yerine 14 saat çalıştırmaktan korkmazsın...

   Baş kaldıracak hali yok ya!..

   Kaldırsa bile, ne değişecek?..

   Pasaportu sendeyse, canı da elinde demektir...

   Güneyde çalışan Kıbrıslı Türklerin durumu, kuzeyden çok daha iyiydi...

   Ne var ki; Yunanistan’daki ekonomik kriz sonrasında güneydeki işler de kötü gitmeye başladı...

   Özellikle emlak sektörü çok geriledi...

   Sektör gerileyince, işçi çıkarmaları başladı...

   Ve Kıbrıslı Türkler de bundan nasibini aldı...

   Şimdi binlerce işsiz sanatkar, köy kahvelerinde gün geçirmeye çalışıyor...

   İş olduğu zamanlarda Rum patronu memnun eden bu  insanların, Türk patronlar tarafından tercih edilmemesinin nedenini bilmeyen yoktur...

   Pasaportuna el konulan ve ayda 700 TL maaşla günde 14 saat çalıştırılan zavallılar varken, ‘sağlam iş, sağlam para’ prensibine alıştırılmış insanlar elbette tercih edilmezler...

   Üstelik bir de sosyal yatırım sorunu var...

   Bugün hala dıştan işçi ithal edilmesinin temelinde yatan gerçek budur...

   Hükümetin birçok üyesi, aynı zamanda patron olduğu için bunu gayet iyi biliyordur...

   Ne var ki; tüketimde olduğu gibi, iş hayatında tamamen ithale bağlı bir sistem sürdürülebilir değildir...

   Kendi insanını dışlayan, kendi insanını aç ve parasız bırakan sistemler çökmeye mahkumdur...

   KKTC’deki iflasların ve artan intiharların temelinde, insanımızın dışlanmışlığı vardır...

   Bir de kötü düzenin yarattığı kötü alışkanlıklar...

   O nedenle, tüm kötülükleri ortadan kaldıracak bir hareketlenme kaçınılmazdır...

   Bu saatten sonra kişilerin değil, ülkenin ve tüm halkın kurtarılmasıdır önemli olan...

   Bunun için de yürekli reformlara ihtiyaç vardır...