Gelişmiş ülkelerde, çöp, yol, kaldırım, kanalizasyon, yaşlılara hizmet gibi temel görevlerin yanı sıra eğitim ve sağlık büyük ölçüde belediyelerin yetkisindedir...

   İkamet ettiğiniz mahallede yol tamir çalışması yapılacaksa size bir ay önceden uyarı mektubu gönderirler...

   Ayrıca yol çalışması başladığında en hızlı bir şekilde sonlandırırlar...

   Yağmur yağsa bile, sabah bir yol üzerinde başlayan çalışma, genellikle aynı gün tamamlanır...

   Böylece insanlar uzun süreli mağduriyet yaşamazlar...

   Kuzey Kıbrıs’ta, böylesi bir siyasi yapı içerisinde, bu kadar incelik ve insan haklarına bu kadar saygı beklemek saflıktan öte birşey olur...

   KKTC’de alt tarafı 20, 30 metre uzunluğundaki bir yolun tamiratı haftalarca devam eder...

   Su boruları değiştirildikten sonra, kazılan yerler kapatılmaz...

   Arabalar çukura düşüyormuş...

   İnsanlar sabah, akşam toz toprak soluyormuş...

   Kimsenin umurunda değildir...

   Ondan sonra da ‘kanserde dünya şampiyonu’ olmamızın nedenlerini sorguluyoruz...

   Bu ülkede kanseri tetikleyen herşey vardır...

   Ne var ki; hiç kimse, insan hayatına mal olan tehlikeli uygulamaları önemsemiyor...

   Siyasi partilerden umudu kestik...

   Hiç olmazsa kurum ve kuruluşlar bu konuda üzerlerine düşen görevi yerine getirmelidirler...

   KIBRIS’ın dünkü manşetinde “Felaket kapıda” başlıklı bir haber vardı...

   Lefkoşa belediyesinde grevin devam ettiği günlerde ‘kanalizasyon sorununu’ araştırmaya başlayan arkadaşlarımız, bu haberi ancak grev sonrasında tamamlayabildiler...

   Belediye yetkilileri, Lefkoşa’da kanalizasyon bağlantılarının yüzde 90 oranında gerçekleştiğini söylediler...

   Belediye, işin yüzde 90’ını bitirmiş olabilir...

   Ancak; konut ile yoldan geçen kanalizasyon borusu arasındaki bağlantıyı yaptırmayan binlerce insan var...

   Yine belediye yetkililerine göre; konutların yaklaşık yüzde 30’u halen kanalizasyon sistemine bağlanmamış durumda...

   Konut ile yol arasındaki bağlantıyı yapmak için para harcamak gerekiyor...

  Ve bu konuda mecburiyet olmadığı için binlerce konut sahibi “bana ne” diyebiliyor...

   Durum böyle olunca; insan dışkıları konutun bir köşesinde kazılmış kuyuya yönlendiriliyor...

   Kuyu dolduğu zaman ise vidanjör çağrılarak boşaltılıyor...

   Dikkatinizi çekmek istiyorum...

   Günde bin metre küp insan dışkısı vidanjörle Haspolat’taki gölete boşaltılıyor...

   Buradan da tüm Mesarya köylerini mahvederek, Gazimağusa’ya ilerliyor...

   Konuyu tartıştığım bir belediye başkanı “Mesarya’nın insan dışkısına gömüldüğünü söylersem sizi yanıltmış olmam” dedi...

   Gerçekten çok sayıda köy resmen insan dışkısıyla örtülmüş vaziyette...

   Artık buralarda sağlıklı sebzecilik ve hayvancılık da yapılamaz...

   İnsanlar etrafa yayılan pis kokulardan uyuyamaz hale gelir...

   Sinekler, haşereler çoğalır...

   Ve ardından sağlık sorunlarında patlama yaşanır...

   Küçük siyasi çıkar peşinde koşarak, hizipleşerek, kişilere küfrederek siyaset yapanlar bunları düşünmez, kafa yormaz, çözüm üretmez...

   Ama bizler halkımızın sağlığını ve geleceğini düşünmek zorundayız...

   İşin şakası yoktur...

   Büyük bir felaketin eşindeyiz...