İnsan aklı başında, başı sonu belli, analitik bir yazı yazmak istemez mi? Kızmadan, sakin sakin kalem oynatmayı kim istemez? Ama her zaman olmuyor işte…

Mesela Selahattin Yazıcı denilen şu din mühendisinin saçmalıklarını yorumlarken insan sükunetini nasıl muhafaza etsin?

Adam kalkmış Kıbrıslı Türkleri yola getirecek “dâhiyane” önerilerini yüksek makamlara rapor etmiş. Fakat hiçbir şey bildiği yok. Ne sosyolojiden anladığı var ne psikolojiden...

Ama en kötüsü sevgiden, saygıdan yoksun… Bu yaşına gelmiş, gösterişli mevkilere baş olmuş, lakin kültürel farklılığın, başka yaşam stillerinin kıymetini kavrayamamış…

Kendi özyurtlarında dilediği gibi yaşamaya çalışan insanlara “yerli” muamelesi çekecek kadar ölçüsüz ve mütehakkim… Kafasında bir şablon var; “yerlileri” illa buna uyduracak…

“Müslüman Türk milletinin kodlarını taşıyan sivil ve resmi kadroların” yani Türkiye’den görevlendirilecek misyonerlerin, buradaki “topluluğa” bu kültürel kodları anımsatacak faaliyetlerde bulunmasını istiyor. O kadar pervasız…

Yazdığı şeye “rapor” dediğine bakmayın. Bu kadar temelsiz, afaki ve çalakalem yazılmış bir şeye “rapor” denildiği nerede görülmüş?

Mesela “Güzelyurt ve İskele’de 9-10 yaşlarındaki çocukların ellerinde içki ve sigara gördüm” dedikten sonra lafı kafasındaki projeye getiriyor ve “çare dindedir” diye buyuruyor.

İlahi Selahattin! İnsan bu kadar mı düşünmeden konuşur? Madem Türkiye halkının “Müslüman Türk kodu”ndan iftiharla bahsedip, Kıbrıs’taki “topluluk” için ideal modelin bu olduğunu vurguluyorsun, öyleyse açıkla bakalım:

Türkiye Sağlık Bakanlığı’nın son araştırmasına göre Türkiye sınırları içinde yaşayan 13-15 yaş arası her 100 çocuktan 35’i alkol alıyor. Aynı yaş grubunda sigara içenlerin oranıysa yüzde 50. Üstelik ülkedeki tiryakilerin yüzde 20’si sigaraya daha 11 yaşında başlıyor. Bitmedi… Türkiye’de yaşayan tüm çocukların yüzde 75’i pasif içici! Bu nasıl oluyor bayım, bir anlat hele…

Geçtiğimiz gün KKTC’ye giriş yapan bir yolcuda esrar bulundu. Diyarbakırlı zanlı kendini nasıl savundu biliyor musun? “Bizim oralarda alkol satılmaz, bu satılır” diyerek… Demek ki neymiş, bazı sosyolojik durumlar, alkol ve sigara ile dini inançlar arasında mutlak bağ kurmaya engelmiş…

Sen iyisi mi bundan sonra şu “kâfir yerli topluluğu” şikâyet etmeden evvel, mektup yazdığın başbakanın bir bakanı tarafından açıklanan araştırma sonuçlarına bir bak istersen…

Sana göre Kıbrıs Türk “topluluğu” çürük. Pavyonlardan, kumarhanelerden söz ediyorsun. Haberin yoktur senin… Hani ev ev gezip insanları ıslah etmek üzere arada Kıbrıs’a geliyorsun ya, seninle beraber uçanların önemlice bir kısmı kumarhane müdavimi. Hepsi de “Müslüman Türk kodlu” insanlar… Derin araştırmalar yapıyorsun ama burnunun dibini bile göremiyorsun!

Bunca hakaretten sonra çıkıp bir de Kıbrıslılara adabımuaşeret öğretmekten bahsedebiliyorsun ya, vallahi pes!

İlahi Selahattin… Sen insanı delirtirsin!