Haftaya başlarken etrafımızdaki güzel/çirkin bir-kaç konuya değinmek istiyorum...
*****
BM: “Anlaşıp gelin”
Rum isteği doğrultusunda çok taraflı konferansı bize söz vermesine rağmen unutturan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve ekibi, şimdi de tıkanan müzakerelerin önünün açılması için Kıbrıs Türk ve Rum tarafının oturup ne yapılması gerektiğini ve nasıl bir prosedür izlenmesi konusunda anlaşmalarını ve BM’nin de ondan sonra bu konuda taraflara yardımcı olmaya çalışacağını söyledi. İki liderle görüşen Downer arkasına bu açıklamayı yaptı.
Önce Nisan 1 şakası sandım ama gerçekten BM’nin pozisyonu buymuş. Yani tam 48 yıldır “iki bölgeliliğin” ne demek olduğu konusunda bile anlaşamayan tarafların oturup kendi başlarına müzakerenin ne olması konusunda müzakere etmelerini istiyorlar. Downer’in basın toplantısında olsaydım herhalde ona “dalga mı geçiyorsunuz?” diye sormaktan kendimi alamazdım.
48 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakın; müzakerenin içeriğinin ve prosedürünün ne olacağını müzakere etmek. Bir de yüzleri kızarmadan karşımıza geçip o ezberlenmiş “kapsamlı bir çözüme kesinlikle ulaşılabileceğimize inanıyorum” demezler mi? Anlatın... Anlatın da heyecanlı oluyor...
*****
BM: “Ambargolar ancak çözüm olunca kalkar”
Downer’in basına açıkladığı en önemli ve ayni zamanda da en insafsız şey de bu idi. Yani BM tamamen Kıbrıs görüşmelerine taraf olmuş oluyor. Onların şirin duyulması için “izolasyon” dedikleri ama gerçekte ambargo olan ve Kıbrıs Türküne yapılan insan dışı yaptırımların da biz hizaya gelene kadar süreceği tehditini de Downer bir el bombası gibi ortaya atıverdi.
Bugün İran’a karşı olan yaptırımlar İran’ın nükleer silah yapmasını engelleme ve uluslararası terörizime destek vermesinden onları caydırma amaçlıdır. Peki Kıbrıs Türklerine yapılan ambargoların amacı nedir? Tek amacı vardır ve bu da Kıbrıs Türklerini yıldırmak ve diz çöküp Rum’a muhtaç etmek ve bir gün Rum’un yönetimi altına sokmaktır. Başka açıklaması olan varsa size yalan söylüyor.
Şimdi BM Genel Sekreter’inin Kıbrıs Özel Danışmanı büyük bir rahatlık içerisinde bize, hem de kendi topraklarımızda yaptığı bir basın toplantısında, “ambargolar siz Rumlarla ancak bir anlaşmaya vardığınızda kalkabilir” diyecek pişkinliği gösterebilmiştir. Bu adama BM’nin misyonunun ne olduğunu ve tarafsızlık ilkesini hatırlatacak bir KKTC yetkilisi yok mu?
*****
Lokomotif’in lastiği patlamak üzere
Turizim en önemli sektör ama arabanıza binip yola çıkın ve etrafınıza bakın. Her tarafı insan boyu otlar ve daha da kötüsü pislik doldurmuş. Fuarlara gidip turisti ülkemize çekmeye çalışmak sadece madalyonun bir yüzüdür. Turist buraya gelince otlar ve çöpler tarafından istila edilmiş bir ülke görünce bir daha gelir mi?
Allah aşkına otları olsun yollardan, arsalardan temizlemek ne kadar zor bir iştir? Devlet sektöründe bu kadar fazla çalışanı olan bir ülkede devletten ve belediyelerden gelen hizmet de yüksek olmalı...
*****
U13 Panda Stix Futbol Şöleni
Bir de güzellikle yazımızı bitirelim... Ülkeye döndüğüm günden itibaren burada Yıldızlar yaş gurubu öncesi de “resmi” spor karşılaşmaları yapılması gerektiğini her dinleyene vurguladım durdum. Nihayet düşlediğim organizasyon gerçekleşti ve 13 ve altı yaş küçüklerimize furbol şöleni düzenlendi. Amerika’da iken çok küçük yaşlardan başlayarak sporcu yetiştirme konusunda epey deyeyimi ve başarısı olan biri olarak emeği geçenleri kutlar bunun bir ilk olmasını ve bundan sonra daha çeşitli yaş guruplarına çeşitli dallarda bir lig yapılmasını temenni ederim. Bu sporumuzun geleceği için çok gerekli bir şeydir.
Bu arada o maçları bir görseniz. Keyifli mi keyifli...