Kıbrıs Türkünün sıkıntılı günlerini kimse unutmuş değildir...
Barış Harekatı öncesinde babalarımız 30 Kıbrıs Lirası maaşla ev geçindiriyordu...
Hemen herkesin ‘bakkal defteri’ vardı...
Bir ay içinde alınan eşyalar o deftere yazılırdı ve ay başında babalarımızın ilk işi, o defterdeki hesabı kapatmak olurdu...
Bir kuruş borca giren Kıbrıslı Türkün yüzü kızarırdı...
Ekonomik açıdan sıkıntılı geçen o günlerde hırsızlık, soygun ve cinayet gibi olaylar yok denecek kadar azdı...
Kuşkusuz; dünya düzeni değiştikçe, Kıbrıs’taki düzen de değişecekti...
Ama bu kadar değil...
Şimdi gazete sayfalarını çevirdikçe okuduklarımız karşısında şaşırıp, kalıyoruz...
Yol kenarına, hatta evin bahçesine park eden bisikletler çalınıyor...
Arkadaşlar arasındaki tartışmalarda bıçaklar konuşuyor...
Araba hırsızlıkları ve kundaklamalar sürekli artıyor...
Irza tecavüzler, cinayetler, uyuşturucu suçları ve insan kaçakçılığı ürkütücü boyutlara ulaşıyor...
Bir de gazetelere yansımayan olaylar vardır...
Artık basit hırsızlıklar polis bülteninde yer almıyor...
Adam eve girip, 3-5 bin TL değerinde altın çalmışsa, bunlar ‘küçük işler’ sınıfına giriyor...
Çünkü; polisin gündeminde çok daha ağır suçlar vardır...
Öz evladının ırzına geçebilen, sonra da onu öldürebilen, hayvanları bile utandıran ‘vatandaşlar’ var aramızda...
Bunlar, eskiden kalma alışkanlıklar değildir...
Bunlar hep oy uğruna yapılmış yanlışlardır!..
Sayım sonuçlarına göre; ülkemizde nüfusun 294 bin olduğu iddia ediliyor...
Bu rakamı doğru kabul edersek, son 10 yıl içinde 234 bin kişiye ‘ceza davası’ dosyalanması ürkütücü ve düşündürücü bir durum değil midir?..
Ürküten tablo karşısında suskun kalmak mıdır doğru olan?..
Hemen her gün karşılaştığımız uyuşturucu davaları hiç mi bizleri etkilemiyor?..
“Rumlarda da var” diyerek, dehşet verici olayları bu kadar basite indirmekle, kendi çocuklarımızın geleceğini kararttığımızın farkında mıyız?..
Bu ülkenin bütün derdi, daha çok maaş, daha lüks araba, yüzme havuzlu villa mıdır?..
Sayılı zenginler arasına girmek ve ‘torunların geleceğini’ mali yönden garanti altına almak mıdır en büyük başarı?..
Yoksa herkesin huzurlu ve mutlu olduğu bir ortamda yaşamak mı?..
Daha az maaş, daha ucuz araba, daha az harcama, ama can ve mal güvenliğinin koruma altında olduğu bir yaşam herkesin yararına değil midir?..
Gelinen noktada Kıbrıslı Türklerin artık gelecekle ilgili bir siyaset belirlemeleri gerekir...
Öncelik bozulan huzurun geri getirilmesidir...
Bunun için de tüm yasalar gözden geçirilmeli, nüfus politikası yeniden şekillenmeli ve caydırıcı cezalar uygulamaya konmalıdır...
Yüzölçümü, Kuzey Kıbrıs’ın üçte biri kadar olan Singapur’u örnek almamız gerektiğini çok kez belirttim...
Nüfusu 5 milyon olan bu ülkeyi sadece ocak ayında 4 milyon kişi ziyaret etti...
Hırsızlık olayları yok denecek kadar azdır...
Neden mi?..
Çünkü vatandaşların yaşamı garanti altındadır...
Evsiz fakir yoktur...
Ayrıca çalan eli anında kasap bıçağıyla koparan bir uygulama vardır...
Çalmak isteyen bin kere düşünmelidir...
Ya hırsızlıktan uzak, ya da kolsuz bir yaşam!..
Ne dersiniz?..