Gagavuzya Özerk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Mihail Formuzal ülkemizde… Konuk Cumhurbaşkanı tüm temaslarında Türk dünyası ile daha iyi ilişkiler kurmaya çalıştıklarının, daha yakından birbirimizi tanımamız gerektiğinin altını çizip durdu her gittiği yerde… Bu laflar belki çok sıradanlaştığındandır bilinmez ama birçoğumuz için pek bir anlam taşımamıştır herhalde…

Gagavuzya Özerk Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası 1991 yılında Moldova’ya bağlı özerk bir cumhuriyet olarak çıktı ortaya. Nüfusu 300 bin dolaylarında olan Gagavuzlar, Ortodoks Hristiyan kökenli etnik Türkler. Tarihçeleri en kestirme olarak, Onbirinci yüzyılda Oğuzlar’ın Tuna nehrini geçip Balkanlara yerleşen göçebe boyları olarak da özetlenebilir.

Moldova'da yaşayan ve Türkçe konuşan Gagavuzlar Türk dünyasının belki de en orijinal halklarından biri olarak da kabul edilmektedir...

Gagavuzya’nın bu tarihinin yanısıra onlarca Özerk Türk Cumhuriyeti’nin her birinin ayrı ayrı o kadar derin tarihleri var ki… Doğu Türkistan Özerk Cumhuriyeti 1955’den bu yana Çin sınırları içerisinde yer alıyor. Sovyetlerin dağılması ile 1991’de ilan edilen Rusya Federasyonu’na bağlı özerk cumhuriyetlere gelince bunlar, Altay, Hakasya, Yakutistan, Tuva, Karaçay, Tataristan, Balkar ve Çuvaşistan Özerk Cumhuriyetleri… Öte yandan Karakalpak Özerk Cumhuriyeti Özbekistan’a bağlıdır. Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ise Azerbaycan’a…

 

Herhangi bir idari yapısı, özerkliği olmayan Türk topluluklarının yoğun olarak yaşadığı bölgeler de bir hayli kalabalık… Balkanlar ve Avrupa Türkleri, Arnavutluk’taki Türkler, Batı Trakya Türkleri, Bulgaristan Türkleri, Finlandiya Türkleri, Karaim Türkleri, Kosova Türkleri, Bosna’daki Türkler, Sancak Türkleri, Makedonya’daki Türkler, Romanya’daki Türkler, Afganistan, Suriye, Irak ve Türkmensahra Türkmenleri, Ahıska Türkleri, Yugurlar İran’da ve İran Azerbaycan’ında yaşayan Türkler, Rusya’nın ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin değişik bölgelerinde yaşayan Türkler, Kosova ve Arnavutluk’ta yaşayan Türkler, işçi olarak gittikleri ülkenin vatandaşlığına geçen ve oralarda yerleşen Avrupa Türkleri…

Ve bizim de içinde bulunduğumuz Türk Cumhuriyetleri… Bir bayrak altında kendi sınırları içinde yaşayan şanslı Türkler… Türkiye Cumhuriyeti (1923), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (1983), Azerbaycan (1991), Kazakistan (1991), Kırgızistan (1991), Özbekistan (1991), Tacikistan (1991), Türkmenistan (1991)…

Özetle Türk dünyası denilen bu coğrafyada toplam 300 milyonu aşkın Türk yaşıyor. Türkçe konuşamasa da, bir bölümü Hıristiyan veya Musevi dinine veya değişik inanç sistemlerine inansa da hepsi soydaşımız, canımız, kandaşımız, ırkdaşımız...

Bu noktada tek önemli soru hepimiz bir birliğe hazır mıyız? 300 milyon nüfusun, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın yaratacağı bu süper gücü oluşturmaya var mıyız yok muyuz? Bu sorunun mutlak cevabı, “birbirimiz ne kadar tanıyoruz” sorusunun içinde gizlenmektedir. Bu büyük buluşmaya hazırlanmanın ilk adımı, Konuk Gagavuz Cumhurbaşkanı Formuzal’ın, belki çoğumuza sıradan gibi duyulan, “Türk dünyası ile daha iyi ilişkiler kurmamız ve birbirimizi daha yakından tanımamız gerekiyor” lafı kadar basit aslında … Buna inanılmalı ve birbirimizi yakından tanımak için kolları sıvamalıyız… Dünyanın her köşesine değişik şekillerde dağılmış Türkleri bir ülküde buluşturmanın tek yolu bu…

Atatürk, “Türk birliğini görüyor ve birliğin gerçekleşeceğine inanıyorum” diyerek belki 20’nci yüzyılın başlarında 21’nci yüzyılın en önemli hedefini, projesini belirlemişti.

Bu hedefin tutturulduğunu görmeye ömrümüz yeter mi bilemem ama Atatürk’ün de hayalini kurduğu Büyük Türk Dünyası Projesi mutlaka çocuklarımızın da görebileceği bir zamanlamayla elbet bir gün hayata geçecektir...