Ben de hepiniz gibi kuralar çekilir çekilmez “yine mi?” diye şaşırdım. Avrupa’da bu kadar ülke varken, hatta olmayan ülkeler bile takımlarını gönderip UEFA’nın düzenlediği turnuvalara katılırken bir Türk takımı ile bir Rum takımının bu kadar sık eşleşmesi ne kadar gerçekçidir bilmiyorum ama oldu işte... Fenerbahçe Leymosun’a gidip Rumların AEL takımı ile UEFA Avrupa Ligi karşılaşması oynayacak ve ikinci maçta da AEL’i Kadıköy’de misafir edecek.

Rumlar ve Rum destekçisi Avrupa ve “dünya” sağolsun, artık kulağımıza normal gelen ama aslında insanlık dışı ve hiç alışılmaması gereken çirkin bir terim de öğrendik yıllardır: “spor ambargosu”. Sporun ambargosu mu olurmuş Allah aşkına? İşte söz konusu Rumlar ve onların bitmez tükenmez kini olunca ve siz de uslu çocok gibi isyan etmiyorsanız oluyor işte.

Peki bu spor ambargosu denilen insanlık dışı şey ne işe yarıyor? Kıbrıs Türkleri’nin kendi aralarında düzenleyecekleri spor etkinlikleri dışında dış dünyadan başkaları ile herhangi bir spor etkinliğine katılmalarını engellemeye yarıyor.

Neden mi? Kıbrıslı Rumlar Kıbrıslı Türklerin kendi boyundurukları altına girmeyi kabul etmeleri için bir baskı mekanizması olarak kullanabilmesi için uygulanıyor bu ambargo.

Pratikte nasıl uygulanıyor? Örneğin Fenerbahçe AEL değil ama Yenicami veya MTG ile dostluk maçı bile yapsa bu “medeni” Avrupa’ya göre yasak! Dolayısı ile de Fenerbahçe’ye işlemiş oldukları bu korkunç suçtan dolayı çok büyük bir ceza veriliyor. Ceza almak istemneyen Fenerbahçe de bizlerle dostluk maçı dahi yapmamaya özen gösteriyor.

Tabi gönül isterdi ki Anavatan Türkiye’nin futbol, basketbol ve diğer takımları bu insanlik dışı uygulamayı delsinler ve koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin de devlet desteğini arkalarına alarak bu saçmalığa son verilmesi için çalışşınlar. Ama gel gör ki yıllardır Türkiye’den tek duyduğumuz şey “kusura bakmayın ama siz spor yapacaksınız diye biz de cezaları kabul edemeyiz”dir. Haksızmılar? Doğrusunu isterseniz benim bu konuya çok da tarafsız yaklaşmam kolay değil çünkü insanlık dışı ambargonun inim inim inlettiği taraftayım. Dedim ya gönül isterdi ki...

Türkiye takımlarının uluslararası organizasyonlara katılmak istemelerini tabi ki normal karşılıyorum ama bizi de unutmuşlar yani. Örneğin UEFA yönetim kurulunda yıllardır bir Türk vardır. Hiç KKTC takımlarına da yardım etmeye çalıştı mı? Bu şahıs bırak yardım, verdiği beyanatlarla aleyhimize bir durumu bile desteklemiştir. Ama bugün Galler, Kuzey İrlanda, falan adacık ve filan mahalle takımlarını ülkeymiş gibi göndermesine rağmen tam bir devlet olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne bu hak verilmemekte, daha da ileriye gidilerek UEFA üyesi ülke ve takımların KKTC takımları ile dostluk maçı bile yapması engellenmektedir. DOSTLUK MAÇI!!! Ben işte Anavatan’ın bu konuda daha fazla çalışmamasından dolayı haykırıyorum çünkü bence istikrarlı bir baskı bu saçmalığa son verebilir. Hangi hak, hangi hukuk bu saçmalığı savunabilir ki? Ancak istendiğinde lastik gibi oraya buraya çekilebilen “medeni Avrupanın” hukuğu olsa gerek...

Ancak yapılabilecek çok basit bir şey vardır ki bu hem UEFA’nın saşmalığını hem de Rumların ırkçı duruşlarını sarsar. Fenerbahçe önce gereken vizleri alsın ve sonra da Ercan’a uçarak sınır kapısından güneye geçsin. Şu anda herhangi bir üçüncü ülke vatandaşı Ercana gelip sonra da Rum tarafına geçebildiğine göre yasal açıdan Türk vatandaşlarının engelllenmesi de doğru değildir. UEFA da Fenerbahçe’ye hangi limandan giriş yapması gerektiğini söyleyemez. O zaman Fenerbahçe’nin geçişine engel olunursa Rumlar cezalandırılır, Fenerbahçe değil. Ayni zamanda da hem UEFA’ya hem de Rumcu AB’ye gereken mesajlar verilmiş olur.

Tabi bunu yapmak yerine Atina’ya uçmak ve hiç bir sorun yokmuş gibi Cyprus Airways ile Larnaka’ya uçup sonra da Rum taraftarlar tarafından darp edilmek daha kolay olur. Sizce Fenerbahçe hangi yolu seçecek?