Kıbrıs sorununun çözümü uzadıkça, mülkiyet konusundaki yaralar da derinleşiyor...   

Kuzeyde mal bırakan Kıbrıslı Rumlar gibi, güneyde mal bırakan Kıbrıslı Türklerin de ‘mağduriyeti’ vardır...   

Kıbrıs sorununa çözüm bulunsa dahi bu mağduriyetleri ‘tam anlamıyla’ gidermek imkansızdır...   

Hele çözüm ‘iki bölgeli, iki toplumlu’ olacaksa, o zaman kuzeydeki Rum mülklerinin bir kısmı ister istemez, Türklerde kalacak...   

Güneydeki Türk malları ise tümüyle Rumların kullanımında olacak...    Yıllardır devam eden müzakerelerde bir sonuca ulaşılamaması yüzünden, mülkiyet sorunu binlerce insanın üzülmesine, hatta hastalanarak hayatlarını kaybetmelerine yol açtı...   

Ne var ki; Eşdeğer Mal Tazmin Komisyonu’nun devreye sokulması sonrasında, bazı Rum mülkleri para karşılığında Türklere ‘uluslararası hukuka uygun bir şekilde’ devredilmiş oldu...   

Peki devri yapılmayanlar?..   

İşte sorun buradadır...   

Güneyde mülk bırakan ve kuzeyde Rum malı alan insanlar, paraya sıkıştıkları zaman bu mülkleri bankalara ipotek olarak veremiyorlar...    Özellikle de Türkiye bankaları ‘eşdeğer tapulara’ onay vermiyor...   

Maliye Bakanı Ersin Tatar, ekonomik krizden çıkış yolu ararken, bu konuyu dün görüştüğü Ziraat Bankası yetkililerinin gündemine getirdi ve “Türk malı, Eşdeğer mal’ ayrımcılığına son verilmesini istedi...   

Tatar daha da ileri giderek, tüm malların KKTC tapusunda olduğunu söyledi...   

Mallar KKTC tapusunda olduğuna göre; garantörü de KKTC devletidir...    Ne var ki; vatandaşların KKTC devletinin sözlerine ve belgelerine pek güveni yoktur...   

Güven duymak için Türkiye’nin atacağı adımlar önemlidir...   

Ziraat Bankası’nın, eşdeğer malları ipotek olarak kabul etmesi durumunda, bunu Türkiye’nin ‘garantisi’ olarak kabul edebilir miyiz?..    Büyük ölçüde “Evet”...   

Çünkü; eşdeğer malın ipotek verilmesi sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir karardır...   

Türkiye, siyasi riskleri omuzladığı takdirde, ekonomik sıkıntıları gidermek hiç de zor değildir…   

Ziraat Bankası ve diğerleri, eşdeğer malları ‘ipotek olarak’ kabul ettiği takdirde, Kuzey Kıbrıs ekonomisinde önemli gelişmeler sağlanabilir, sıkıntıda olan hemen herkes, özellikle de ticaret kesimi kredi alarak yaşamını sürdürme olanağı sağlayabilir…   

Umutsuzluk içinde tamamen tükenmek yerine, umutla yola devam etmek çok önemlidir…   

Kıbrıslı Rumlar da artık, çözüm konusundaki sabrımızın sona erdiğini anlamalı ve bundan sonra yaşanacaklardan bizleri sorumlu tutmamalıdır…   

İki toplumun siyasi eşitliğine dayalı bir çözümü samimiyetle destekliyorlarsa, bazı esneklikler göstererek, yarım asırlık sorunu ortadan kaldırmamıza yardımcı olmalıdırlar...   

Ayrıca EOKA’nın yeni adı ELAM gibi ırkçı, terörist örgütlere fırsat tanımamalı, iki toplumu yakınlaştırıcı formüller için gerekli fedakarlıkları göstermelidirler…

   Bunu yapamıyorlarsa, güneyde mal bırakmış Kıbrıslı Türkleri, kuzeydeki Rum mülklerini kullanma veya geliştirme girişimlerine saygı göstermelidirler…

   Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın dün ortaya koyduğu görüşler, Kıbrıs’ta ekonomik dengelerin değişmesini sağlayacak kadar önemlidir…

  ‘Eşdeğer mülklerin’ ipotek olarak kabul edilmesi ve piyasaya yüklü miktarda Türkiye kredisinin akması halinde, KKTC ekonomisi gerçekten düzlüğe çıkabilir…   

Ve piyasada tahmin edilenden daha çok bir rahatlama görülebilir…    O nedenle Ziraat Bankası’nın vereceği karar çok önemlidir…   

 Güney Kıbrıs’ın, Çin veya Rusya’dan beklediği 5 milyar dolarlık kredi ne kadar önemliyse…   

Ziraat Bankası’nın, eşdeğer malları ipotek olarak kabul etmesi ve KKTC vatandaşlarına kredi vermesi o kadar önemlidir…   

Tatar’ın teklifine verilecek yanıtı merakla bekliyoruz…