Açılım yapmak moda ya bu aralar, biz de bir “açılım” modasıdır tutturuverdik…

Önce “atılacak adımlarda önde olma” açılımları başladı… Hep “bir adım” önde olunmalıydı ya… Bazen kendimizi öylesine kaptırıverdik ki, adımlarımızın hesabını bile tutamaz olduk…

Şimdi Güney açılım rüzgarlarıyla, “insani” çerçevede elektrik vermeye çalışıyoruz komşumuza…

Sıkılmasak, neredeyse yalvaracağız adamlara, “ne olur bizi geri çevirmeyin” diye…

Tüm “gerekleri” yerine getirerek tabii ki… İçinde hiçbir siyasi ve de karşı tarafı rahatsız edecek unsur kalmayacak şekilde üstelik yapıyoruz bu teklifimizi… 

Tamı tamına Rum Hükümeti’nin isteklerini yerine getirme pahasına…

 Peki neden! Bu işten çıkarımız ne? Ne yapmaya çalışıyoruz!

Komşumuz bu yaz sıcağında elektriksiz kalmasın diye mi?…

Ya da komşumuzun yaşadığı “felaket” sonrasında acizliğini ortadan kaldırabilmek, yaralarını sarabilmek için mi?…

Bunu yaptığımızda Batılı dostlarımızdan kocaman bir aferin alabilmek için mi?

Görüşme masasında ne kadar iyi niyetli olduğumuzu bir kez daha kanıtlayabilmek için mi?

Ne için? Neyin karşılığında? Neye karşı? Kimin aklıyla?...

Açılımın bugüne kadar Anavatan’a neler kazandırdığına da arada bir bakmakta yarar var bence…

Alın Kürt açılımını… Dün canımız bir kez daha 13 şehidimiz için yanmadı mı!…

Alın Ermeni açılımını, alın Irak açılımını, alın AB açılımını…

Hepsi hüsran, hepsi hayal kırıklığı…

Ne diyeyim!... Siz yine “aramızda elektriklenme olmalı” diyerek bonkör tekliflerinize devam edin komsuya o zaman…

Allah yardımcınız olsun… Durmak yok, adımlara devam…