Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama, ikincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırt üstü yatardım. Neşeli olurdum ilkinde olamadığım kadar, çok az şeyi ciddiyetle yapardım. Temizlik sorunum olmazdı, daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla, daha çok güneş doğuşu izler, dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim birçok yere giderdim, dondurma yerdim doyasıya, ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine, yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım. Yeniden başlayabilseydim eğer, yanlız mutlu anlarım olurdu. Yaşam budur zaten... Anlar, sadece anlar. Sizde anı yaşayın! Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt olmadan gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim ilkbaharda papuçlarımı fırlatır atardım ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. Ama işte seksen beşindeyim ve biliyorum, ölüyorum. Jorge Luis Borges

Jorge Luis Borges’in bu yazısı beni çok etkiledi. Her anı iyi değerlendirmek lazım. Eminim ki; Borges’in bu yazısı sizi de etkileyecek. Yaşamın kıymetini seksenbeşinde anlamış, ve eğer yeniden başlayabilseydim dedi. Ben de kırdokuzumdayım, daha çok gezip hayattın tadını çıkartmak isterim. İşte o bakımdan her yıl Temmuz ayında kendimi tatile bırakırım. Tabi yeniden Haberdar gazetesinde başlamak kaydı ile. Kendinize çok iyi bakın hepimizi seviyorum. Birkaç ay sonra görüşmek dileği ile hoşçakalın...

MESAJI OLAN ALSIN

Sn.Mustafa ARABACIOĞLU; Çarpık düzenin sizi çileden çıkarttığını ve artık meclise gitmeyeceğinizi söylüyorsunuz. Sizin gibi halkın güvenini kazanmış bir vekilin kararını bir daha gözden geçirmesini bekliyoruz. En azından halka saygı bakımından.

 

Sn.Havva KASIMOĞLU; Gençlere taş çıkarttığınızı duyduk. Hiç durmadan bu tempoda çalışmak herkese örnek olsun diyoruz.

 

Sn.Ersan SANER; Seni yazmayım diyorum ama zaman zaman öyle açıklamalar yapıyorsun ki yazmadığımda olmuyor. İlçeler arası yolların isimlerinin yakında değişeceğini duyduk. Örneğin Lefkoşa-Mağusa yolu yerine D10 gibi kısaltma isimlerin gelecek olması ne amaca hizmet edecek çok merak ediyoruz. Her neyse muhakkak bir nedeni olduğunu öğrenene kadar siz acil bekleyen konuları çözseniz daha iyi olmaz mı. Mesela KKHY gibi, dökülen Ercan'ın tamiri gibi.

 

Sn.Asım AKANSOY; Gördüğün gibi eski genel başkan Ferdi Sabit Soyer yine ön plânda. Yorgancıoğlu’nun gölgede kalabilmesi için mecliste her şovu yapacak. Kimi zaman kıravat çıkartacak, kimi zaman kimbilir neler yapacak.? Yani; Yorgancıoğlu’nun başkanlığı partide her zaman gölgede kalacak.

 

Sn. Türkay TOKEL; Yeniden bakanlar kurulu toplantısına bakan olmadan çağrılmanız sizin kabine dışında bırakılmanızın bir haksızlık olduğu önceki gün ispatlanmıştır. Sosyal Güvenlik yasası ile ilgili bakanlar kurulunda hizmet vermeniz her ne kadar da duyulmadıysa da şimdiki bakanın birilerinin hatırı için göreve getirildiğini herkes biliyor. Zaman sizi haklı çıkartacak ama gördüğün gibi geç olmadan haklı çıkardı.  

 

Sn.Özge TAŞKER; Yaz geldi ama iş yoğunluğun devam ettiğinden dışarda pek seni göremiyorlar. Mekan mı değiştirdin yoksa dışarı pek çıkmıyor musun?

 

Sn.Ahmet ÇALUDA; Hava-Sen üyesi Tarkan Atakan'ın geçen gece TV'de yaptığı açıklama başınızı ağrıtacağa benzer. KTHY'yi Türkiye batırdı diye zamanında kendisine söylemde bulundunuz, o da açıkladı. Gördüğün gibi hiçbirşey unutulmuyor.

 

Sn.Funda TARPAZ; Sizin meşhur keklerinizi yiyenler yaz aylarında kilo verememe korkusuna kapılmışlar. Bu pastaların dieti varsa söyleyin yazalım ki millet de öğrensin.

 

Sn.Özkan YORGANCIOĞLU; Ne kadar da CTP'nin yeni başkanı olsanız da geçmişteki icraatlardan sonuçta siz sorumlu oluyorsunuz. İhtiyat Sandığı ile ilgili sıkıntıların geçmiş yıllardaki CTP hükümetlerinden kaynaklanan icraat yanlışlarından dolayı günümüze kadar ulaştığını duyduk. Üstelik bu açıklamayı hiçbir partiyle yakınlığı olmayan bir gazeteci arkadaşımızdan duymamız konunun hassasiyetini gösteriyor zaten.

 

Sn.Aslan BIÇAKLI; Rahatsızlandığınızı duyduk. Büyük geçmiş olsun. En yakın zamanda iyileşmeniz en büyük dileğimiz.

 

Sn.Ertuğ KADER; Perşembeleri nere gideyim diye düşünüyorsan Taşkınköy örgütü hala açık. Senin örgütün birkaç ay kapalı. Hatırlatalım dedik.

 

Sn.Aslı EROĞLU; Klimalardan grip oldun seni aramayan genç kalmamış. Bu kadar sevildiğini biliyorduk da sen yine de bu klimalara fazla takılma...

 

Sn.Taner ETKİN; Girne'ye taşındığını biliyoruz ama öyle haftada bir gün Lefkoşa olmaz. Ortalık ne durumda siz de görüyorsunuz. Lefkoşa'yı çok boşlamayın..

 

Sn.Fikret ÇAVUŞOĞLU; Sen de KTHY konusunda Mehmet Tarpaz ile ayni kaderi paylaştınız. Geçen geceki programda kulakların bayağı çınladı.

 

Sn.Rasiha ÖZYAPRAK; Eski şirketine gidenler seni bulamayınca meraklanmışlar. Biraz eski dostlarına ulaş ki evham yapmasınlar.

 

Sn.Sümer AYGIN; Girne'liler bile Girne'de denize girmeye çekiniyorlarsa durumu anlayın. Denize dökülen pis su konusu kafalara kazınmış. Bunu nasıl düzelteceğiniz konusunu zaman gösterecek. Bekleyip göreceğiz.

 

GARGA’YA MEKETUP VAR

KIB-TEK HAKKINDA AÇIKLAMA

Haziran Temmuz 2010 tarihinde açılan ihale şaibeli bir şekilde sonuçlandı..Diğer katılımcı 4 firma aynı gün ihaleden çekildi...Ve yönetim kurulu pazarlık usulu acilen ambarların 35 yıllık hurda birikiminden kurtulmak için belirli bir fiyata bir şirkete verdi. Daha sonra oluşan ve gelişen koşullara göre ilgili şirkete sözleşmesi bir ay olmasına rağmen üç dört kez uzatma verildi..Bunda ne alıcının ne kurumun hatası yoktu.

 

Zaten bu kadar malzeme ancak bir yılda adam gibi tasnif edilip satılabilirdi. Kaldı ki yağmurlar bayram seyran haftasonu ve daha birçok sebep bu işin uzamasına sebep oldu. Her halukarda başından beri birçok uygulamanın yanlışlığını dile getiren hüseyin damdelen hep birileri tarafından kenara itilerek istenilen herşey yaptırıldı. Bu arada iddia edildiği gibi kurum milyarca lira zarara sokulduğu tamamen gerçek dışı olmakla beraber birilerine mevki vermek için yapıldığını kurum çalışanları ve sağır sultan bile biliyor. Sonat beye ağır konuşmamak kadar saygım olmasaydı adının üstünü çizdiği iddia edilen hüseyin damdelen yerine çok başka yöneticilerin görevden alınmaları gerekir. Ve samimiyetimle iddia ederim ki en son adı çizilmesi gereken kişi damdelendir. Bakan ya uyuyor yada uyutuluyor yada vekilliğinin bakanlığının garantiye alınması için aha suçluyu bulduk kesin kafasını mantığını yürütüyor. Bu ihalede suçlu filan yok.

 

Uygulamalara karşı olan ve olmayanlar var. Bilgi yetersizliği yönetim kurulunun alması gereken kararları zamanında alamaması üyelerin arasında inat ve kargaşa yaşanması iş bilmez yönetim kurulu üyelerinin keyfi kararları ciddi bir suç olmamamasıuna rağmen, alınan yönetim kurulu kararlarındaki anlatım ve yorum bozukluğundan dolayı ihalenin sayıştay araştırmasına kadar gitmesine sebep olmuştur. İhalenin işleyiş sürecinde bakan başbakan ve daha birçok hükümet yetkilisi nin müdahalesi olmuştur. Ne alıcının ne satıcının sorumluluğunda hiçbir yanlış yapılmamıştır. Milyarlık zarar diye bir konu asla yok. Zamanında alınmayan karar değişikliği ve uygulama esasları hüseyin damdelen in ve personelinin tüm uğraşlarına rağmen alınamadı yapılmadı. Bakana söyleyecek çok sözüm olacak ama bana düşermi düşmezmi bunu zaman gösterecek. Kurumun özelleştirilme çalışmaları olduğu bu dönemde çalışan insanları sırf birilerini müdür amir vs. yapmak için bir insanın bu şekilde suçlanmasını asla içime sindiremem..Ve bir gün eğer konu mahkemeye düşerse Damdelini de adamlarını da savunmak için elimden geleni yaparım. Sayın Sunat Atun ve başbakan iddia edildiği gibi kurumu bu adam veya adamları zarara uğrattığı gerekcesi ile hak ettikleri liyakattan men edilecekse hodri meydan. Ak kara ortaya çıkaralım.

 

Kısaca satılan tüm malzemeler hurdalar vs. parasal tutarı geç de olsa tahsil edilmiştir. Ancak sözleşmelerde alınması taahüt edilen birkaç kalem malzemenin alınmaması ki bunun çok özel şartları vardı, kurum yönetiminin başının ağrıtmasına sebep oldu. Nedenleri açık ve kamu sağlığını tehdit edecek nitelikteki bu metaların alınmaması verilememesi tartışılacak bir konu olabilsede önemli olanın satılanın parasının alınmış olmasıdır. Sözleşmelerdeki birtakım teknik teferruatların uygulanma olasılığının bulunamadığı noktoda yönetim gerekli kararları üretebilme erkine sahip olsa idi şimdi bu konu hiç tartışılmayacak kimsede suçlanmıyacaktı.