Yıllardır hayata aynı pencereden bakmaktan ve aynı olayları izlemekten yorulduk. Ülkemiz yıllardır normal dışı olaylara ev sahipliği yapıyor. Halk çaresiz; daha da kötü olanı, alternatifsiz. Farklı evlilikler yapmış insanlar gibiyiz. Aynı eşi değiştire değiştire boşayıp tekrar evleniyoruz. Bizim alternatifsiz kalmamız ülkemizi içerisinde bulunduğu kaostan asla çıkaramayacaktır. Bu yüzden yeni bir oluşum şart.
K.K.T.C. yıllardır aynı simaların yönetimi altında gelişmeye ve ilerlemeye çalışıyor. Kendimizi bildik bileli, milletvekili olan, ardından bakanlığa yükselen hatta bir dönem Başbakanlık veya Cumhurbaşkanlığı yapmış insanların bir döngü içerisinde farklı görevlere geldiğine şahit oluyoruz. Kuzey Kıbrıs’ta sistem gerçek bir kısır döngüden ibarettir. Yani başlanılan noktadan uzaklaşıp bir süre sonra elde hiçbir şey olmadan aynı noktaya geri gelme durumu. Durum böyle olduğunda gelişip ilerleyebilmek imkansızdır. Bu yüzden K.K.T.C’yi ‘imkansızlıklar ülkesi’ olarak tanımlıyorum. Bu sistem devam ettiği sürece gelişemeyiz, ilerleyemeyiz. Peki yeni oluşumdan kastımız nedir?
Yeni oluşum gelişmiş ülkelerin demokrasiden, sistemden ve modernizmden anladıkları ve uyguladıkları bir teoridir. Herkesin ayrı bir görevi ve görev süresi vardır. Bu İngiltere’de de, Fransa’da da, Almanya’da da böyledir. Kabineye girmiş bir kişi kendisine tanınan görev süresini doldurduktan sonra aynı görevi sürdüremez. Çünkü modernizme aykırıdır. Sisteme ve dünya kültürüne aykırıdır. Geriden gelenlere yol açmak, parlak fikirlere yol vermek, genç beyinlere söz hakkı tanımak dünyanın sahip olduğu gerçek bir kültürdür.
Biz bunu maalesef uygulayamıyoruz. Aynı beyinleri, aynı yüzleri, aynı konuşmaları görüp duymaya mahkum edilmiş bir ülkenin vatandaşı olmak yaşadığımız çağın kültürüne aykırıdır. Aynı eşi tekrar tekrar boşayıp evlenmek anormal bir durumdur. K.K.T.C. halkı ile yönetime gelen kişilerin arasındaki ilişki bundan farksızdır. Bu ülkenin gerçeği budur. Bizler bu gerçeği yıkmak, genç nesillere yol vermek, küflenmiş beyinlerin yıllarca yönetimi meşgul etmesini engellemek için çalışıp çaba sarfetmeliyiz. Bunu başarabilirsek dünya ülkesi olmaya bir adım daha yaklaşmış oluruz. Dünya kültürüne aykırı işler yapılmasını engellemiş oluruz.
Yeni bir oluşum K.K.T.C.’ye gerçek bir demokrasi, yeni bir anlayış ve kaliteli bir sistem getirir. Bizim bugün hala barışı ve çözümü konuşmamız çağa ayak uydurmakta zorlandığımızı göstermektedir. Bizim esas sorunumuz içimizdeki sistemsizliktir. Eğitimdeki eksiklikler, trafikteki sorunlar, çevre bilincinin eksikliği ve ekonomik bozukluklardır. Kendi içerisindeki sorunları boş verip “bizim tek sorunumuz görüşmeler, barış ve çözümsüzlüktür” demek büyük bir yanlıştır. Kapısının önünü temizlemeyen insanların mahalledeki kirlilikten şikayet etmesi akıl almaz bir durumdur. Peki bizim bu durumdan farkımız var mı? Kendi içimizdeki sorunları çözmeden nasıl bir ülke çözümünden bahsediyoruz? Neyin görüşmesini yapıyoruz, neyi bekliyoruz?
Ülkeyi esir alan çürümüş düşüncelerden bir an önce kurtulmamız gerekiyor. Bunun için iyi eğitim almış, fikir sahibi, ifade yeteneği güçlü ve parlak gençlerimizin önünü açmalıyız. Genç nesil bir ülkenin sahip olabileceği en büyük değerlerdendir. Bu değerlere sahip çıkmamız, önlerini açmamız şart. Yeni bir oluşum K.K.T.C.’yi dünya vizyonuna sahip, modern, sistemli ve gelişime açık bir ülke haline getirecektir.
GARGA’DAN AL HABERİ
NEREDE KALMIŞTIK?
Bazıları için sanki hiç bayram bitmeyecek gibiydi.! Onları öyle bir bayram telaşı sarmıştı ki; beş altı gün bütün dertleri bir anda unutuvermişlerdi. Oysa; bayram bitti. Bayramda ister istemez daha çok para harcanıp, daha çok yeme içme oldu. Nerede kalmıştık? diye bugün yeniden sorunlarımız bizleri bekliyor. İnsan ister istemez uzunca bir tatilden sonra çalışmak istemez, hatta sorun yaşamak hiç hiç istemez ama elden bir şey gelmez. Bugün yine birçoğumuzu sorunlar bekliyor.
Belki de bayram öncesinde hükümetin elektriğe yapmış olduğu zam bugün daha çok hissedilecek. Bayram öncesinde bayram telaşından dolayı elektrik zamı pek hissedilmemişti. Birçoğumuz maaşları bitirdi bile. Neredeyse ayın yarısına geldik. Bayramda nasıl olsa daha çok harcama yapıldığından maaşlar bayramda harcanmış oldu. Artık yılbaşına kadar maaş derdi ile uğraşacağız. 13. Maaşlar ödendiydi ödenecekti havasına gireceğiz.
Zaten gördüğünüz gibi Maliye Bakanı 13. maaşlarla ilgili ilk demecini verdi bile. KKTC’de yaşam işte böyle. Bütün işlerimiz maaşlara yöneliktir. Bayram bitti, yavaş yavaş aklımızda başımıza gelmek üzere ama bugün biraz zor geçecek. Hatta çalışanlar vaktin hiç geçmediğini söyleyecekler ama gün yine 24 saat. Sahi ama nerede kalmıştık.?
TATAR,TÖRE VE TAÇOY BAYRAMIN GALİPLERİ
Dile kolay tam dört gün boyunca hiç boş durmadılar. Ayak basmadık yer bırakmadılar. Lefkoşa ilçesine bağlı bütün köyleri tek tek ziyaret edip vatandaş ile el sıkıştılar. UBP’liler bu işi çok iyi beceriyorlar. Bu ülkede siyaset işte böyle. Çok bilen değil, çok gezen kazanıyor. Dört gün boyunca gargalarımız da hiç boş durmadılar. Siyasileri adım adım takip ettiler. Özellikle UBP’lileri hiç yanlız bırakmadılar. Gargalarımızdan aldığımız duyumlara göre; UBP’li Milletvekili ve Bakanlar içerisinde bayram süresi boyunca en çok gezen üç kişiyi tespit ettiler. Maliye Bakanı Ersin Tatar, UBP Lefkoşa Milletvekilleri Hasan Taçoy ve Zorlu Töre UBP’de bayramda en çol dolaşan kişiler arasındaydılar. Edinilen bilgilere göre; bu üçlü bayram süresi boyunca en az bin vatandaşın elini sıktılar. Gördüğünüz gibi bu iş hiç de kolay bir iş değil. Gece gündüz demeden Lefkoşa ilçesini adım adım gezdiler ve özellikle UBP’liler ile bayramlaştılar.
MESAJI OLAN ALSIN
Sn.Kemal Deniz DANA; Sayımla ilgili dün son rütuşları yaptınız, sokak isimleri tek tek kontrol edildi ve sayıldı. Öyle anlaşılıyor ki, bu sefer yapılacak olan sayım çok ciddi olacak. Sayım memurları yine kurşun kalemle yazıp son rakamları açıklayacaklar. Tükenmez kalem nasıl olmasa hiç tükenmez.
Sn. Ersin TATAR; Bayram süresi boyunca Lefkoşa ilçesini adım adım gezdiniz. Lefkoşa ilçesi dışına çıkmamaya özen gösterdiniz öyle sanıyoruz ki Lefkoşa dışını bayramdan sonraya bıraktınız.
Sn.Fuat NAMSOY; Dün akşam Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst ile birlikte ailece güzel bir akşam yemeği yediniz. Gece boyunca siyaset konuşmamanız dikkatlerden kaçmadı. Bayramın 4. gününde siyasetten uzak kalmayı tercih ettiniz.
Sn.Hasan TAÇOY; Bayram 10 gün sürmüş olsaydı yine mi bu kadar çok gezecektiniz.? Sizinle birlikte vatandaşı bayramlaşmaya giden diğer milletvekilleri bayram süresi boyunca en az 1000 kişinin elini sıktıklarını iddia ediyorlar. Acaba siz kaç kişinin elini sıktınız.?
Sn.Nazım ÇAVUŞOĞLU; Kısa bir süre içerisinde üç değişik bakanlıkta görev almanız sizi önceki gün yapmış olduğunuz açıklamaya itti. İnsan üç tane bakanlığı denedikten sonra daha yükseklerde olmak ister. Bazıları sizin yapmış olduğunuz açıklamayı başka yerlere çekmeye çalışıyor. Oysa altında yatan neden kısa dönemde değişmiş olduğunuz bakanlık koltuklarıdır. Zaten siyasette her siyasi olduğu makamın bir üst makamını denemek ister. Denemek sizin de hakkınız.
Sn.Kubilay ÖZKIRAÇ; Senin için bayram şimdi başlıyor, bugün arife yarın bayram. Bayramın adını da sen koy.
Sn.Ali ÇAĞINER; Londra Turizm Fuarında gözler seni aradı. KKTC stantında her zaman olduğu gibi buluşma vardı. Ama bir tek sen yoktun. Yoksa bayram engeline mi takıldın.?
Sn.Ali EREL; Duyduğuma göre ayağınızı kırmışsınız, büyük geçmiş olsun.
Sn.Ahmet BAĞZIBAĞLI; Şafak attı 39 gün... Az kaldı bir daha oy yol seni asla yormayacak. Bayramın 4.gününde bu sana yapılır mı?