Son zamanlarda sanki de iyi niyetliymiş gibi yayın yapıp aslında TMT’yi karalama hareketleri basınımızda moda oldu. Sanki de Rumlarla hiç bir sorun yoktu da  bu halk TMT olmadan da hayatta kalabilirdi veya bu günlere gelebirirdi. Esas amaç gerçekleri olduğu gibi yayınlamak değil konuları istedikleri açılardan yayınlayıp TMT’yi karalamak.

Dün babamın arşivlerini karıştırdım ve bu konuda yazdığı şahane bir yazısını buldum. Sizlerle de bazı bölümlerini paylaşmak istiyorum. Bakın çocuk yaştan davamıza katkı koymaya başlayan usta devlet adamı İsmet Kotak ne demiş.

“Mehmetcikle birlikte “Özgürlük ve bağımsızlığımızı” borçlu olduğumuz Mücahitlerimizin efsanevi “Ocağı”   Türk Mukavemet Teşkilâtı’nin(TMT)  kuruluşunun 50 nci yılı dolayısıyla yapılan kutlamaların bir bölümü, bu hafta  Üniversite düzeyine taşındı.  Bilimsel tartışma ve araştırmalarla düzeyli bir sonuç ortaya kondu. Bu çalışmalar sürmektedir. Dün “Doğu Akdeniz Üniversite’sindeki” bir Oturumu da ben yönettim. TMT’de çekirdekte görev yapanlar konuştular ve bilim adamları da  belgelerini sundular.

Ben de 52 yıl öncesinin “GaziMağusa’sına” dalıp gittim.16-17 yaşlarında, eğitim,spor,müzik ve eğlenceye dalması gereken bir Gençlik,başta anasını, babasını,aileisni,komşusunu,halkını, evini, barkını, okulunu, camisini, işyerini ve genel anlamı ile topyekûn vatan topraklarını savunmak için “Yerel Savunma   Örgütü” oluşturmak durumunda kaldı.Ya savunmaya geçecektik; ya da bir gece EOKA katillerinin kurşunları ile yere düşecek,evimiz-barkımız yakılıp yıkılacaktı...Tıpkı Paşaköy’de,tıpkı Karpaz Aytotro’sunda olduğu gibi.Tıpkı Karakol ve Sakarya semtlerinde direnerek ayakta kalındığı gibi...   

Şimdilerde, 2008 yılında (2013’te de hiç fark yok gördüğünüz gibi – SK), yaz ve kış klimalı odalarda, bilgisayarın  başında oturan ve “TMT ile EOKA” kıyaslaması yaparak, bulguları değil, kendi doğrularını yansıtmaya kalkanları acı içinde izliyoruz.EOKA’nın niçin kurulduğuna aldırmayan,TMT’den önceki halk hareketini bilmeden...

Oysa  araştırmacı gazeteci-yazar,anti tavırla öne çıkmak yerine, yaşayan tarihlerle konuşmak, onların yaşamakla-ölmek arasında kâğıt kadar ince bir sırat köprüsünden,nasıl ve kimler tarafından geçirildiklerini öğrenmek durumundadırlar.  Şehitlikleri ziyaret ederek mezar taşlarını okumalarını salık veririm. Çünkü görecekler ki “TMT” öncesi vardır ve bunun kökeni  bir halk hareketidir.Türk Halkının teslim olmama azmi ve  şahlanışıdır. 

Orada ben,sen,o yani bizler varız.16-17 yaşlarında okula kapanmayıp, liman işçisi, çiftçisi,demirtci usta ve çırağı, makinisti,dülgeri,  bakkalı,manavı, öğretmeni, polisi,yangıncısı, orman görevlisi ve memuru ile bir ve bütün olarak içten gelen duygu ve inançla kendi kendine oluşturulan “Mukavemet cephesi” gün gele “Örgütlü TMT’ye” dönüştü. Tıpkı Anadolunun Kurtuluş Savaşında olduğu gibi...GaziMağusa sokaklarının,limanının,Namık Kemal Meydanının dili olsa da söylese...Lefkoşa Girne Caddesinin dili olsa da anlatsa...

Kıbrıs Türkü, “Uğrunda ölmeyi göze aldığı Türk Bayrağını” kaparak kentlerde, köylerde sokağa fırlamış, adanın Yunanistan’a bağlanması için,  1950 yılında Rum-Ortodoks Kilisesi tarafından yapılan Plebisiti unutmayarak adayı Yunanistan’a “İlhak “için, öldürme,toplu yok etme dahil  her türlü mücadeleyi mübah sayan EOKA’nın karşısına çıkmıştır.Amaç her karış toprağı her ne pahasına olursa olsun savunmaktı...  

Oysa “EOKA”, “Ethiki Eterya’nın” devamı olarak,her ne pahasına olursa olsun,cesetler üzerine basarak, “Meğalo Idea’ya” Kıbrıs adasını son halka olarak  eklemek üzere Yunan Hükümetinin kararı ve Yunan Genel Kurmayı tarafından kurulmuştu.  

TMT, artık bölgesel derme çatma örgütlerin, İngiliz Yönetiminin taraflı tutumundan ve EOKA’nın Yunanistan tarafından askeri personel göndererek ve savaş malzamesi aktararak, fiilen desteklemesinden kaynaklanan gücü karşısında nizami bir yapıya kavuşmalı idi. Öyle de oldu. Kurtuluş Savaşı burada,Kıbrıs’ta vatan topraklarında yapıldı.TMT bu halkın bağrından doğdu.Türkün efsanevi Komutanları bu Ulusal Kurtuluş Mücadelesine baş koydular.Onları da rahmet ve minnetle anmaktayız...Onlara en küçük bir kara çalınmasına da izin vermeyeceğiz.Çünkü onlar “Mücahitlerle” omuz omuza  Kıbrıs Türkünün özgürlük ve bağımsızlığı için çarpıştılar.”