Dünyada kemer sıkma politikası uygularken, halkının desteğini arkasına almayı başaran nice hükümet var. Oysa KKTC’deki ekonomik paket, vatandaş desteğinden yoksun. Ortada, bazı kesimlerin cılız alkışı dışında, bu önlemlere inanıldığını gösteren herhangi bir toplumsal emare bulunmuyor.

“Sınırlı” ve “sinirli” bazı çevrelere göre paketin destek bulamama nedeni, Kıbrıslı Türkler’in hazıra olan düşkünlüğü. Bunlara göre kimsenin rahatından vazgeçmeye niyeti yok.

Durum elbette bu kadar önyargılı bir yaklaşımla izah edilemez. Halkın pakete destek vermemesinin muhtelif nedenleri var. Bunların hiçbiri temelsiz ve anlaşılmaz değil. Fakat en önemli unsur, paketi uygulayan hükümete yeterince güvenilmemesi.

Aklı başında herkesin en başından beri tekrarladığı bir şey var: Hükümet tasarrufa kendinden başlamalıdır... Vatandaş kemer sıkarken, devlet erkânının kendi kemerine yeni delikler açma hakkı yoktur.

Şu günlerde Güney Kıbrıs’ta da tasarruf önlemleri gündemde. Son olarak ülkenin uluslararası kredi derecesi düşürülünce Rum hükümeti acı reçete hazırlığına girişti. Düşünülen tedbirler arasında devlet hizmetlerinin fiyatlarına zam yapmak ve vergileri artırmak var.

Önlemler çerçevesinde bütün kamu kuruluşlarına tasarruf emri verildi. Hatta bazı devlet kurumlarında özel tedbirler uygulanması kararlaştırıldı. Buna göre polis teşkilatının bazı ödenekleri kaldırıldı. Polis ayrıca akaryakıt harcamasını azaltacak.

Hükümet bu yıl içinde hayata geçirmeyi planladığı devlet binası projelerini de askıya aldı. Böylece Adalet Bakanlığı, Lefkoşa Polis Müdürlüğü ve Limasol İtfaiyesi’nin yeni bina hayali başka bir bahara kaldı.

Gelelim can alıcı tedbire... Bundan böyle hiçbir Rum idareci, AB ile ilgili olmayan herhangi bir konu için devlet kasasından seyahat edemeyecek.

Güneydeki paketin halktan destek bulma ihtimali var. Çünkü hükümet, halktan fedakarlık isterken kendisi har vurup harman savurmuyor.

Bizim “battık, düze çıkmak için herkes elini taşın altına koysun” diyen paket uygulayıcılarımızsa nedense kendi kontrollerindeki bütçeyi harcarken oldukça savurgan.

Partiniz batmış devlete lüzumsuz istihdam için seferber olmuşken, vergi artışı için kimi ikna edebilirsiniz ki? Ya da yeni bir devlet dairesi inşa etmek için 6 milyon lira harcıyorsanız samimiyetiniz sorgulanmaz mı?

Resmi verilere göre KKTC’deki devlet ihalelerinin çoğuna askeri ihtiyaçlar için çıkılıyor. Güney, polisin benzin harcamasını kısıtladı ama biz bu türden harcama kalemlerini tartışabilecek durumda bile değiliz.

KKTC’de her Bakanlar Kurulu toplantısında ortalama olarak 10 yurt dışı gezisi için ödenek çıkartılıyor. Üstelik bu seyahatlerin çoğu anlamsız. Hükümet halkından tasarruf istiyor ama kendisi hiç oralı değil.

Dünya tasarrufa tepeden başladı. Bizim devlet erkânıysa hazineden dünya turu atmaya devam ediyor...

Şaşılacak şey de bu zaten... İnsan dünyayı gezerken dünyadan bu kadar habersiz kalmayı nasıl başarabilir?