Şu anda önümüzde olan detaylar gösteriyor ki 1968’ten beri hiç bir manası olmadan sürüp giden Kıbrıs müzakerelerinin ne yakında biteceği var ne de adil bir şekilde sonuçlanacağı. “Manasız” diye yazdım çünkü müzakereşerde sonuca ulaşılabilme olasılığı bulunmamaktadır. Bu da tamamen Rumların bir sonuç istememesinden kaynaklanmaktadır. Bunun aksini söylemek gerçekleri reddedip hayal aleminde yaşamaktır. Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun bize bir yılı aşkın bir zamandır söz verdiği “B Planı” da tamamen boş çıktı. Belli ki Cumhurbaşkanı kendimce Rumlara blöf yapmış onlar da blöfünü görüp katı çizgiden çıkmayınca olan yine bizlere oldu... Hal böyle iken Kıbrıas Türk halkının saçma sapan müzakerelşerle kaybedecek zamanı yoktur. Hele içinde bulunduğumuz ekonomik durum her gün kötüye gitmeye devam ederken bu lüksümüz hiç yoktur. Bizler bir an önce KKTC’de ciddi ve sonuç getirebilecek adımlar atmalı ve ülkemizi daha ileriye götürmek için iyi bir temel ile başlayıp devamlı ileri adımlar atmalıyız. Bunu hükümetimizden beklemek de bizim hakkımızdır. Kısaca “Kıbrıs Türkü’nün yıllardır yaşadığı “çılgın parti” bitmiştir. Zaman ortalığa çeki düzen verme ve hewpimiz için ileriyi düşünme zamanıdır. Bir an önce bütçenin durumu analiz edilip gereken kararları alıp bizleri düzlüğe çıkaracak yasalar ve projeler hayata geçirilmelidir. Artık hükümetimizin “kişiye özel” yasalarla uğraşmak yerine halkın ve ülkenin çıkarlarını, çocuklarımızın geleceğini düşünmesi ve atılacak adımları partili partisiz tüm halkın yararına olacak şekilde atmalıdır. Bir ülkedeki iktidarı elinde tutan partisinin yapacağı kurultay hele Başbakan’ın karşısında aday da varsa tabş ki tüm ülkeyi ilgilendirir. Ancak bir partinin kurultayı hiç bir zaman halkın genel çıkarlarından öteye geçmemelidir. Örneğin partiler üstü olması gereken Cumhurbaşkanı’nın UBP kurultayına direk taraf olması ve bu kadar yıldır toz kondurmadığı eski(!) partisinin hükümetini açık ve sert bir dille eleştirmesi, hükümet kararlarında kendisine danışılmamasını büyük bir sorun olarak sunması çok üzücüdür. Cumhurbaşkanı Eroğlu seçimi kazandıktan sonra verdiği zafer konuşmasında “bu gün sadece bana oy verenlerin değil tüm Kıbrıs Türk halkının Cumhurbaşkanıyım” diyerek tamamen partilerden soyutrlanarak ciddi bir Cumhurbaşkanı olacağının sözünü vermişti. Bu cümleleri halka okudu ama her nedense hala daha UBP başkanıymuş gibi davranıyor. Bir an önce bu kurultay çekişmesini geçip ülkeye gereken hizmetin verilmesi ve bizlere yüzmilyonlarca lira gönderen Anavatan hükümetine ciddi projeler ve reformlar yapılacağını açıklamak suretiyle  ve paranın doğru yerlerde kullanıldığını göstermek gerekmektedir. Tabi ki bu lafta kalmamalı ve hükümetin yaptıkları söylemlerşinşin ispatı olmalıdır. Basında yer alan haberlerde Türkiye’nin bize 2012 yılı için verdiği 300 milyonlık kaynağın 225 milyonunun Mart ayı itibarı şile tükendiği vurgulanmıştır. Eğer bu doğru ise kabul edilebilecek yanı yoktur ve hükümetin de halka bu konuda detaylı bir açıklama yapması gerekmektedir.  2014’te Türkiye’den su ülkemize borularla taşınacaktır. O gün yeni sulu tarım ürünlerini üretip pazarlayabilmemiz için şu anda tüm hazırlıkların aşağı yukarı son safhasında olması gerekmektedir yoksa geç kaldık demektir. Deneyimli bir işadamı olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Acaba bu konuda hazır mıyız? Patladı denilen turizimimizin belkemiği kumar turizimidir ama inceşendiğinde bunun ülkemize pek de bir getiri olmadığı ortaya çıkar. Pahalı oteller kumar oynbaması için yurt dışından kendi bulup getirdiği “turısti” havaalanından kendi arabası ile alır, otele götürür. Getiren havayolu zaten Kıbrıs kökenli değildir. Birkaç gün otelden çıkmadan kumar ve ayni havayolu ile geri dönülmektedir. Peki bir bu kişiye istediğimiz manada bir “turist” diyebilirmiyiz? Ülkemize getirisi ne olmuştur? Üstüne üstlük otele hükümertimiz teşvik de vermektedir. Gerçek turizime ihtiyacımız vardır ama şu anda bunun geliştirilmesi için ne yapılmaktadır? Üretim olmayan ülkede gelişme de olmaz. Allah aşkına birileri bana ülkemizde üretim yapılması iöin ne gibi adımlar atıldığını ve neticesinişn ne olduğunu açıklasın.  Bu konuları yazmaya devam edeceğim çünkü artık “böyle gelmiş böyle gider” masalını dinlemekten bıktım. Biz daha iyisine layıkız ve bunu da gerçekleştirebiliriz.  Yeter ki buna inanalım...