Başbakan İrsen Küçük, genel başkanlık yarışındaki rakibi Ahmet Kaşif’e gönderme yapıyor:
   Sağlık Bakanlığı yaptığın döneme ait şaibeleri temizle…
   Ahmet Kaşif cevap veriyor:
   Şaibeli iş varsa neden gereğini yapmadın?..
   Aynı partiye mensup insanlar...
   İkisi de siyasette uzun yıllar isim yapmış, Bakanlık ve Başbakanlık görevinde bulunmuş…
   Anlaşılmaz bir yarış nedeniyle, eleştiri dozunu artırıyor, karşılıklı suçlamaları giderek sertleştiriyor, kapanması zor yaralar açıyorlar…
   Ama sıradan vatandaş olarak benim derdim, UBP Genel Başkanlığı değildir…
   Sıradan vatandaş olarak benim derdim, gençlerin işsizliği ve bundan kaynaklanan psikolojik sorunlardır...
   Evladına harçlık yetiştiremeyen anne ve babaların çektiği acılardır...
   Sıradan bir vatandaş olarak benim en büyük derdim, bu ülkede silahlı ve bıçaklı saldırıların artması, can güvenliğinin tartışma kaldırır hale gelmesidir...
   Aynı zamanda patlama gösteren uyuşturucu, hırsızlık, yolsuzluk ve cinayet olaylarıdır…
   Hemen herkesin silah bulundurması, çorabın veya ceketin içinde bıçak taşımasıdır…
   Bu ülke insanı tarihin hiçbir döneminde bu kadar korku yaşamadı…
   Bu ülke insanı tarihin hiçbir döneminde canından bu kadar endişe etmedi…
   İşte o nedenle; siyasilerin karşılıklı suçlamaları ‘sıradan vatandaşları’ hiç ilgilendirmiyor...
   En ağır rüşvet iddiaları ortaya atılsa bile sıradan vatandaş bunlara aldırış etmiyor...
   Hiçbir şekilde etkilenmiyor, ileride kullanacağı oyun rengini değiştirmiyor...
   Tam tersi, sıradan vatandaşın siyasete ve siyaset adamlarına güveni azalıyor...
   Seçim yapılsa bile bu ülkede herhangi bir şeyin değişeceğine inanmayanların sayısı gün geçtikçe artıyor...
   Vatandaşların önemli bir kısmı ciddi şekilde göç planları yapıyor...
   En zor koşullarda dahi ülkeyi terk etmeyen insanların bugün göç planı yapması herkesi düşündürmelidir...
   Ve herkes, özellikle de siyasiler şu soruyu kendi kendilerine sormalıdır:
   “Biz nasıl bir ülke teslim aldık ve bu ülkeyi nereye getirdik?..”
   Türkiye’nin büyük fedakârlıklarla gerçekleştirdiği altyapı yatırımlarını bir kenara bırakarak, kendi eserlerinden söz etsinler...
   Bu ülkeyi nasıl teslim aldılar ve nereye getirdiler?..
   Bu ülkenin kamu hizmetlerini, belediyelerini, okullarını ne hale soktuklarını iyice değerlendirsinler...
   İnsanların özellikle sosyal ve kültürel yönden ne kadar değiştiklerini ve bunun temelinde yatanları cesurca itiraf etsinler...
   Şu kadar asfalt, şu kadar gölet, şu kadar bina ya Türkiye’nin eseridir, ya da AB’nin...
   Peki sizden kalan eser nedir?..
   Lütfen açıklayın...