Kıbrıs Türk toplumu olarak eğer ne olacak bizim halimiz? diye kendi kendimize bir soracak olursak; insanın içinin kararmaması elde değil.!Dünyada bizim durumumuzda olan başka bir ülke var mı? diye düşünüyorum.

Kendi kendimizi yönetemeyen ve hep başkaları tarafından yönetilmeye alışılan bir toplum haline geldik. Türkiyeden gelen bakanların gözüne girmeye çalışan siyasiler yetiştirdik. Son zamanlarda rum doğal gaz ile sesini duyurmaya çalıştığı için Türkiye’den gelen siyasiler yoğunlukta.

Yazımın başında da belirttiğim gibi adeta iki arada bir derede kalmış durumdayız. Bu güzel güneşli Pazar gününde içinizi karartmak niyetinde değilim ama acı gerçekleri de ortaya koymak kaçınılmaz oldu.

Plânı programı olmayan ve Ankara’dan gelen emirler ile yönetilen bir hükümetimiz var. Bu geçmiştede böyle idi, bugün öyle. AK parti Türkiye’deki gücünü Türkiye’nin sınırları dışına taşıyınca, hali işe burada da hayli etkili durumda.

Kıbrıs işlerinden sorumlu Devlet Bakanı fırsat buldukça ülkemize geliyor. Dün Türkiye Enerji Bakanı da ülkemizde idi. Rum tarafı denizde doğal gaz ararken, biz de hiç boş dururmuyuz. Yakında bizde karada petrol aramaya başlayacağız.

Türkiye Enerji Bakanı ilk müjdeyi verdi. Kıbrıs’ta artık petrol savaşları başladı. Kıbrıs sorununun çözümüne daha da problemler eklendi. Bana göre bunlar hep Amerika’nın oyunları. Orta Doğu’da demokrasi adı altında yeniden yapılanma rüzgârları eserken, Kıbrıs’ta da doğal gaz ve petrol arama çalışmalarına hız verildi.

Yani; artık Maraş verilsin veya toprak ayarlaması yapılsın gibi açıklamalar gelmiyor. Bütün yoğunluk petrol ve doğal gaz üzerinde. Bu işin sonu nereye varacak çok merak ediyoruz.? Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hafta içerisinde İngiltere’ye yapmış olduğu ziyarette verilen mesajlar da bir yerde Rum’a gözdağı niteliğinde idi.

2012 Haziran ayına kadar Kıbrıs sorunu çözülmez ise iki ayrı devlet temelinde herkes yoluna mesajı hiç de yenilir yutulur cinsten değil idi. Belli ki Rum tarafının AB dönem başkanlığı öncesinde çok sancılı günler bizi bekliyor.

2012 yılına sayılı günler kaldı. Doğal gaz ve petrol çalışmaları Kıbrıs’ta gündemde kalmaya devam edecek. Kıbrıs Türk halkı olarak yetkisiz ve etkisiz oluşumuz her geçen gün daha da belirgin bir şekilde görülmektedir.

Bu durum bir realite olarak Kıbrıs Türk halkını her geçen gün üzmektedir. KKTC’nin tanıması zaman zaman gündeme geliyorsa da bunun olamayacağını bilmekteyiz. Ama bu işin de ne kadar daha uzayacağını şimdiden kestirmek pek de mümkün görülmüyor.

İki arada bir derede kalmaya devam edeceğiz. Ama önümüzdeki altı ay içerisinde bana göre Kıbrıs konusunda çok önemli gelişmeler bekleniyor. İki liderin görüşmesi bizi her ne kadar da hayal kırıklığına uğratıyorsa da Kıbrıs konusundaki gelişmeler geçmişte olduğu gibi bugün de ve bundan sonra da hep dış aktörlerin kumandasında olduğu bilinen bir gerçek.!

Bu bağlamda sizlere güzel bir Pazar günü geçirmenizi dilerken, yaşam tarzınızı Kıbrıs sorununun gidişatına göre ayarlamayın lütfen. Hiçbir sorun insana mutluluk vermez...

 

GARGA’DAN AL HABERİ

TANCER ARI GİBİ

UBP Girne Milletvekili Mehmet Tancer, adeta bir arı gibi çalışıyor. Bize göre çalışması da gerekiyor. Demokrat Parti’de iken meydan onun idi ancak UBP’ye geçince yeniden Milletvekili seçilebilmesi için daha çok efor sarf etmesi gerekiyor. O da bunu yapıyor... Gördüğümüz kadarı ile Girne’de UBP Milletvekilleri içerisinde en aktif o. Özellikle son zamanlarda faiz yasası ile ilgili yaptığı çalışmalar dikkat çekiyor. Tancer; UBP Girne Milletvekillerinin ağır toplardan oluştuğunu biliyor. Her milletvekili de yeniden milletvekili olmak için çaba gösteriyor. O bakımdan Tancer de UBP’li diğer milletvekili arasında kendine yer bulmaya çalışıyor. Bugün seçim olsa UBP Girne’den kaç milletvekili çıkarır ve Tancer çıkar mı? hesapları her zaman yapılmakta. Bizde istedik ki bugün Tancer’in son zamanlarda UBP içerisinde göz doldurduğunu duyuralım. Adeta Girne’de hangi taşı kaldırsanız altından Mehmet Tancer çıkıyor. Doktor olma avantajını elinde tutan Tancer, ziyaret ve çalışmaları ile de etkili olmak istiyor. Bakalım Tancer’in bu atağı ne kadar sürecek.? Tabi bilinen bir gerçek var ki Başbakan İrsen Küçük’ün Tancer’e bir de bakanlık sözü var. UBP seçime gitmeden önce Tancer’i bakan da yapacak. Tabi Başbakan verdiği sözde durursa.!

 

SINAY ASKERLİK KONUSUNDA MECLİSE ÖNERGE SUNDU

Dün bedelli askerlik konusunda yazmış olduğumuz yazı hayli ses getirdi. Gün boyu telefonlarımız hiç durmadı. Özellikle yurt dışında aileleri olan ve askerlik nedeni ile ülkemize gelemeyen vatandaşlarımızın yakınları bedelli askerlik konusunda yayınlarımızın devamını istediler. Bedelli askerliğin Kıbrıs Türk toplumu için kanayan bir yara olduğunu dile getirdiler. Bu arada çıkan bu haberimiz üzerine görüşme yaptığımız bazı milletvekillerinin söylediklerine göre; CTP Girne Milletvekili Abbas sınay askerlik konusunda meclise yeni bir önerge sunduğunu dile getirdiler. Bakalım bu önerge UBP hükümeti tarafından dikkate alınacak mı? Bize göre dikkate alınması gereken bir konu. Dün de belirttiğimiz gibi askerlik yüzünden ülkeye gelemeyen binlerce soydaşımız var. Dileriz hükümet ve muhalefet bu konuda uzlaşır ve yurt dışında olan vatandaşlarımızın ülkelerine gelebilmeleri için yeni bir askerlik yasası çıkarırlar.

 

ATUN’A NAZAR DEĞDİ

Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, son günlerde en çok bakanlar arasında kulakları çınlayan bakanlarımızdandır. O da kulaklarının çınladığının farkında idi. O yüzden seçmeni ile daha haşır neşir olmaya özen gösteriyor. UBP’de yeniden kazanma tutkusu öyle kolay değil. Yetişip Milletvekili olduktan sonra boş durmak yok. Her neyse Atun’da boş durmuyor. Sadece seçmeni ile buluşup hal hatırla kalmıyor, onun bir de halı saha tutkusu var. Nitekim de geçtiğimiz gün halı saha maçında Atun ayak bileğini kırdı. Ona geçmiş olsun diyoruz. Belli ki nazar değidi. Kulakları o kadar çok çınlamış ki; ayak bileğini kırdıktan sonra kulaklarının neden çınladığını daha iyi anlamış oldu. Dün Atun sandalye ile taşındı. Enerji senpozyumunda dikkatler üzerinde idi. Ne diyelim; bazen de bunlar yaşanır.

 

GARGA’YA MEKTUP VAR

Merhaba Harun bey;

Yıllardır hep yazılarınızı takip ediyorum. Yazılarınızdan dolayı hergün ben de bir Haberdar gazetesi alıyorum. Geçen gün casinolar konusunda yazmış olduğunuz yazı beni size mektup yazmaya itti. Ben de sizin gibi yasaklara karşı olan birisiyim. İnsan hak ve özgürlüklerine tecavüz edilmesini asla kabul edemem.

 

Ne yazık ki; ilerici diye geçinen başta sol partilerimiz her dönem yasakçı zihniyetin savunuculuğunu yapmışlardır. Sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi tam 30 yıldır casinolar konusunda doğru dürüst bir yasa çıkarılmadı. Her gelen hükümet KKTC vatandaşlarının casinolara girmesini yasakladı ama ne acıdır ki; bu yasağı takan olmamıştır. Aslında yasak demek önemi artırmak demektir. Yani teşvik demektir... Yasak olan herşey çekici gelir.  Ben de casinolara giden birisi değilim ama bu demek değildir ki; yasak olduğu için gitmiyorum. Ben kumar oynamayı sevmiyorum ve o yüzden gitmiyorum. Eğer sevmiş olsaydım ben de o gidenler arasında olacaktım. İnsanların yaşam tarzları ve alışkanlıkları hep aileden gelmektedir. Eğer bir insan benim gibi 40 yaşına gelmiş ise ve kumarı sevmiyorsa, bu saatten sonra ona kimse kumarı sevdiremez. Şeriat kanunlarının geçerli olduğu ülkelere bir bakın. Sudi Arabistan’da alkol yasak ama alkol tüketimi de çok yüksek. İnsanlar öleceğini bile bile alkol yasak olmasına rağmen alkol alıyorlar.

 

Kısacası Harun bey; ülkemizde bulunan casinoların KKTC’ye ekonomik olarak büyük bir katkısı vardır. Devlet yasaklar ile uğraşmayı bıraksın ve ülke ekonomisine katkısı bulunan bu casinoların daha iyi bir şekilde denetlenerek ülke ekonomisine daha çok katkı sağlamasına baksın. Bu konudaki düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim. Bu mektubumu yayınlarsanız çok mutlu olurum. Sizi takip etmeye devam edeceğim. Saygılarımla...

Bir Vatandaş