Bir önceki yazımda “Rumu bırak bir önce kendimizi kurtaralaım” demiştim ve bunun da olabilmesi için bazı şeylerin artık sadece söylenmesi değil bilhassa yapılması gerekliliğinden bahsetmiştim. Devlet yönetiminde artık gerçek vizyon ve önümüzü açacak cesur kararların alınıp uygulanması zamanıdır. Sadece veş, on yıl ilerisini değil, yirmi ile elli yıl ilerisini de dikkate alarak öyle kararlar üretilip uygulamaya konmalıdır ki Kıbrıs Türk halkı da geleceğinin olacağını görüp KKTC’nin yaşatılıp yüceltilmesi için dört elle bu fikirere sarılsın ve geleceğimizi iktidarı ile muhalefeti ile hep beraber gerçekleştirelim. Bu size hayal gibi gelebilir ama eğitim düzeyi yüksek ülkelerde başarı böyle yakalanır. Bir diğer değişle bu sadece mümkün değil, bir “olmöazsa olmazdır”.
“Böyle gelmiş böyle gider” gibi şaçma, kaderci ve ancak cahil toplumların üretebileceği bir fikri Kıbrıs Türk halkının artık reddetmesi gerekmektedir. Daha önce de yazıp söylediğim ve her zaman söylemeye devam edeceğim gibi dünyanın her köşesinde küçük büyük değişik firmalarda başarıdan başarıya koşan Kıbrıslı Türkler kendi ülkelerine gelince mi aptallaşıyorlar sizce? Ben uzun yıllar Amerika’da kendi kurduğum şirketimi başarıyla yönettim. KKTC’ye dönüş yaptığım anda aniden bütün birikimim uçup gitti mi? Bwenim gibi daha binlerce hatta onbinlerce kardeşimiz ayni durumdadır. Bu yurt dışında başarılı olmuş kardeşlerimizin KKTC’de dönmeleri ile aniden bir hiç sayılmaları ve katkı koymalarının davet edilmesi yerine onlara köstek olunması size saçma gelmiyor mu?
O zaman kıskançlık ve başarılı olabileceklerin önünü keserek kendini başarılı göstermk isteyenleri elimizin tersi ile itmemiz ve KKTC’yi başarılı kılabilecek kişileri hakettikleri yerlere getirmemiz gerekmektedir. Bu halk Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı, unutulmaz liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü, Osman Örek’i, babam İsmet Kotak’ı, Dr. Burhan Nalbantoğlu’nu ve daha nice liderleri en kötü anlarımızda bağrından çıkardı. Cumhuriyetin kurulduğu, Anavatan’ın yardımlarının sürdüğü bir dönemde başarıyı mı yakalayamayacak bir durumdadır? Eğer bu durumda isek süçluyu aramak yerine, “ah-vah, hader” diye dövüneceğinize aynaya bakın ve bundan sonra ülke çıkarlarını savunmanın ileride size ve ailenize de bir olumlu katkı yapacağının bilincinde kendi küçük hesaplarınız için ülke yararına olacak gelişmeleri engellemeyiniz.
İki yıl önce KKTC’ye döndüğümde buraya yatırım yapmak, hatta ondan beş yıl öncesinden hazırlanan bir üretim projesini artık hayata geçirmek istemiştim. Rahmetli babacığım bana yaradım etmek için ekinden geleni yapmaya koyulmuştu. Babam benim yıllar öncesinden CTP döneminde büyük umutlarla hazırladığım ve burada çok basit bir prosedür gerekirken bana tamamen engel olunduğunu ve benim de bundan dolayı kırgın olduğumu biliyordu. Dolayısı ile bana KKTC’nin kollarını açabileceğini ve yararlı projelerin destekleneceğini göstermek için işe koyuldu. Önce YAGA Direktörü Derviş Besimler’le görüştük ve sağolsun bize yardım etmek için gerekeni yapmaya çalıştı.
Sanayi bölgelerinden yer bulmak gerekmekte idi. Bir baktık ülke sanayi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilere peşkeş çekilen bomboş arazilerle dolu. Ver hava parasını, arkadaş sana atıl duran araziyi kullanma yetkisi versin. Ardından bir duvar daha. Babam tam bir yıl Ekonomi Bakanı Sunat Atun’dan randevu almaya çalıştı. Ben şahsen en az beş veya altı defa babaım Sayın Bakan’ın ofisini aradığına şahit oldum. Eminim ben yanında olmadığımda da aramıştı. Sayın Bakan o kadar meşguldu ki randevusunu bekleye bekleye ne yazık ki babam aramızdan ayrıldı. Ben de projem elimde çaresiz gidip İstanbul’da bir şirket tescil ettim. Geçen gün Sabah gazetesinde bu yatırımdan bahseden bir haber-röpörtaj yayınlandı ve ardından da KKTC basınında bununla ilgili haberler çıktı. Duyan dostlar bana neden KKTC’de değil de Türkiye’de yapmaya çalıştığımı sordular. Ben de şimdilik şartların bunu getirdiğini, ileride KKTC’ye de yatırım yapmak istediğimi kesin bir şekilde anlattım. Bu ülkenin gelişmesi için bunu hepimizin yapması gerektiğini vurguladım.
Lütfen yanlış anlamayın. Sakın kendi reklamımı yapmaya çalıştığımı sanmayın. Size birinci elden KKTC’nin gelişmesi için ortadan kalkması gereken engelleri örnek vererek göstermeye çalışıyorum. Parti delegeleri bakana bir telefonla ulaşabilir ve istediği şeyi yaptırabilirken yatırımcı randevu bile alamamakta ise bu ülkede bazı şeylerin değişmesi şarttır. Ancak bu o kadar basit bir şeydir ki kolayca da değişebilir. Değişimin olabileceğine ve olması gerekliliğine inanmalıyız.
Bunlar kişilerin kendi küçük hesapları için yarattığı suni engellerdir. KKTC’nin çıkarlarını kişisel çıkarların önüne koyarak devlet yönetildiğinde bu sorunlar çabucak ortadan kalkar. Değişimin olabileceğine ben yürekten inanıyorum. Sizler de inanınız ki bu ülkeyi hakettiği yere getirebilecek irade ortaya çıksın.