UBP Mağusa Milletvekili ve İlçe Başkanı Ahmet Eti Milletvekilliğine yeniden aday olmayacağını tekrarladı. Eti; belli ki ilçe başkanı olduğuna bin pişman. UBP’lilerin sorunları ile ilgilenmekten o kadar çok bunaldı ki; gittiği her yerde aday olmayacağını söylüyor. Özellikle istihdam konusu başını çok ağrıttı.

Gelen bilgilere göre; Mağusa ilçesi için UBP’liler 50 kişi istihdam edecek. İlçe Başkanı Ahmet Eti hem kendinden habersiz istihdam yapıldığı için hem de o kadar insan iş beklerken sadece 50 kişiye istihdam hakkı verilmesi kaş yapalım derken göz çıkartacaklarını söylüyor. Yani sizin anlayacağınız; Eti daha öncede olduğu gibi aday olmayacağını bir kez daha duyurdu.

 ÜNVERDİ CEP TELEFONLARINA ANNELER GÜNÜNÜ MESAJI GÖNDERDİ

Cep telefonları da olmasa acaba nasıl anneler gününü kutlayacaklardı? diye merak etmiyoruz. Çünkü eskiden cep telefonu yoktu. Anneler günü de bugünkü gibi pek önemsenmezdi. Sıradan bir anneler günü olarak geçiştiriliyordu. Günümüzde artık anneler gününün önemi daha çok. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Şerife Ünverdi, dün yaklaşık beş bin aboneye mesaj gönderttirerek anneler gününü kutladı.

İletişim çağında mesaj göndererek özel günleri kutlamak daha kolay. Ünverdi de bu yolu deneyerek anneler gününü kutladı. Bir bakanın abonelere mesaj gönderip anneler gününü kutlaması da sanırım KKTC’de bir ilk. Bizim garga haber merkezine ait cep telefonlarına da mesaj düştü, bizim de anneler günümüz kutlandı. Ünverdi bize de mesaj göndermeseydi anneler gününün bu kadar önemli olduğunu öğrenemeyecektik. Bu arada Ünverdi iki kez mesaj göndermek zorunda kaldı çünkü ilk göndermiş olduğu mesajda adını yazmayı unuttu. Unuttuğu için de tekrardan adını yazarak tekrardan mesaj gönderdi.

ELEKTRİK KESİNTİLERİ BEZDİRDİ

Son birkaç gündür KKTC genelinde meydana gelen elektrik kesintileri dikkatimizi çekmeye başladı. Daha yaz gelmeden ve klimalar çalışmadan elektrik kesintilerinin sıkça meydana gelmesi bizleri ürküttü. Cumartesi gecesi ve dün akşam meydana gelen kesintiler vatandaşı bezdirdi. Şimdi böyle ise yazda kimbilir neler çekeceğiz.? Acaba neden elektrik arızaları sık sık yaşanmaya başlandı merak ediyoruz.?

ERTUĞRULOĞLU UBP’DEN KOPANLARI ARIYOR

Hani derler ya; düşmanımın düşmanı dostumdur.! Bağımsız milletvekili Tahsin Ertuğruloğlu önümüzdeki günlerde yeni partisini açıklayacak ama açıklamadan önce güçlü olduğunu göstermek istiyor. Parti kurucuları arasında renkli isimlerin de olmasını istiyor. Edindiğimiz bilgilere göre; Ertuğruloğlu yıllarca UBP’de hizmeti geçmiş ancak kendisi gibi UBP’de haksızlığa uğradığı gerekçesi ile UBP’den kopanları tek tek arayıp yeni oluşuma sokmaya çalışıyor. Gelen bilgilere göre; eski UBP’liler Ertuğruloğlu’nun markajında. Ertuğruloğlu Tansel Doratlı’dan sonra Mağusa’da eski Milletvekili Ersoy İnce’yi, Girne’den de eski Milletvekili Kutlu Evren’i partisine almayı hedefliyor. Nerede bir UBP’den dışlanmış birileri varsa hepsini de çekmeye çalışıyor. Ertuğruloğlu birkaç haftaya kadar hedefine ulaşmıyı planlıyor ve yeni parti kurucularını kamuoyuna duyurmayı hedefliyor.

ADAY BOLLUĞU SONUCU DEĞİŞTİRMEYECEK GİBİ

Ülkenin en eski partisi konumundaki CTP, hayal gibi görünen iktidar ve yine hayal gibi görünen muhalefete dönüşün ertelenen hesaplaşmasına az kaldı.

Önce tüzüklerini yenileyen CTP Haziran da yapacağı kurultayla da iç hesaplaşmayı tamamlayıp yoluna daha sağlıklı bir konumda devam edecek. Partinin başında geçici gibi duran simdinin yönetimi yerini parti tabanından güç alarak gelecek yeni yönetime devredecek.

Soyer yeniden aday olmayarak kökleşen parti geleneğine sağlam bir mıh çaktı. Şimdi konuşulan başkanlık için neden bu kadar bol adayın ortaya çıkması ? Bize göre normal, nasıl ki iktidar şansını iyi kullanamadı CTP gibi köklü bir partinin başkanlığına aday olmak hem demokratik olduğu kadar cesaret isteyen bir iş. Hele ki seçilme şansınız da azsa. Şu andaki fotoğrafa bakıldığında yarışın favorisi Özkan Yorgancıoğlu. O kadar ki tabanın yarısı Yorgancıoğlu’na, kalan diğer yarısı da 4 adaya oyunu paylaştıracak. Biri DP, diğeri BDH tabanından gelen iki adayın yaygın oy alma şansı yok. Geriye kalanlar içinde yerli yersiz demeçleriyle ve iki kez belediye seçimlerinden geriye düşüşü üstüne üstlük parti iktidarında bilfiil görev almasıyla Erk’in da şansı az. Özkan’ın dışında tabandan yaygın oy alabilecek en güçlü aday Kalyoncu ancak bakanlıklar, genel sekreterlikler onu da yıprattı. Bu nedenlerle bu 5 adaylı yarışta aslında seçim şimdiden bitti bile diyebiliriz. Ama bunun için vakit erkendir de denebilir.

TAVUK – YUMURTA HİKAYESİNE DÖNDÜ

Hükümetin bütçeyi denkleştirmek için uygulamaya koyduğu ek fonlar yaklaşık birbuçuk aydır ülkenin gündemini meşgul etmeye başladı. Gıda ithalatçıları kendi açılarından haklı. Fon demek adı üstünde pahalılık demek. Pahalılık da zaten Güney e kayan alışverişi daha da tetiklemek demek. Süte subvansiye verip hellimi vatandaşa pahalıya yedirmek akıl karı değil, ancak diğer yandan üretimin de kendi açmazları var bu ülkede. İstihdam yaratan, ihracat şansı olan üretimdir ancak gelin görün ki girdiler o kadar pahalı ki üreten insanlar varlarını yoklarını bu işe yatırıp karşılığını alamıyorlar. Hammade pahalı, asgari ücret yüksek, makine yedek parça ithalat kapsamındaki fonlarla şişirilmiş durumda. Malı getir üstüne karını koy sat değildir üretim. Binbir emekle çile ile ortaya çıkan bir olgudur. O nedenle bu iş tavuk-yumurta hikayesine döndü diyoruz.

Gazete ilanları ile kamuoyu oluşturma yeni ve çağdaş bir yöntem ancak nereye kadar ? Neyse ki hükümet ilk adımı atarak tarafları biraraya getirdi. Bundan sonrası ekonomik akıl işi. Üreten insana hem iç Pazar hem de dış pazarda rekabet gücü yaratacak teşvikler şarttır ama bu ithalatı pahalı ederek değil. İthalatı pahalı ederseniz alternatif Güney Kıbrıstır. Türkiye’den bavul ticaretidir. O halde? Üreten insana daha kaliteli üretim için standart oluşturma, Pazar yaratma, Fuarlara katılma, reklamla ürün tanıtma, markalaşmada teşvikler verilmeli. İthalatcıya da mal ithalindeki ağır fon ve harçları indirerek fiyatta rekabet yaratma şansdı verilmeli, yaratamıyana, yüksek kar marjı ile çalışana müeyyide uygulamalı.  KISACA hükümet akıl mantıkla hareket ederek her iki tarafı da kazançlı çıkaracak adımlar atmalı aslında iki tarafın kazancı halkın da kazancı, hükümetin de kazancı anlamı taşır bunu da bilmeli...

YAŞAM KÜLTÜRÜMÜZ  DARBELENİYOR

Kıbrıslı Türkler olarak sosyal ve kültürel varlıklarımızı kolay yitiriyoruz. Bu varlıklar kimi zaman bir tarihi eserdir, kimi zaman allahın bize lütfu temiz bir çevre, masmavi bir deniz, yemyeşil bir ormandır.  Kimi zaman yeraltından fışkıran bir pınardır  ama kimi zaman da insandır. Öyle insanlarımız var ki; yaşam kültürümüzün birer aynasıdırlar. Ama zamanın hızla dönen çarkları bu aynalarımızı da alıp götürüyor. Şu son 10 günde önce Sarayönü’nün simgesi boyacı Rauf dayıyı kaybettik ki eskiye dair hikayeleri hala kulaklarımızdadır. Çok gitmedi, dün de Berber Ahmet’i yitirdik.

 Hani şimdinin gençleri biraz sıkıyı görünce ah vah ederler ya gel de bu insanların sabrına hayran olma. İkisi de yarım asrı aşan zamanda güle oynaya aynı heyecanla meslek icra ettiler. Aynalar sanki üzerimize kırılıyor gibi. Cumhurbaşkanı Eroğlu, ya da avukat Menteş, Suat hoca saçını sakalını kimde keser. Baba Denktaş yada piyanist Arman Ratip ayakkabılarını kimde boyatır? bilmem ama bildiğim Yaşam Pınarlarımızın kuruyup gitmekte olduğudur. Umarım toplum olarak onları ve onlar gibi daha nicelerini yaşatırız çocuk coluğumuz olsun örnek alsın diye...

- - - -