Kamu Hizmmetleri Komisyonunda görev yapan ve tüm kariyerleri boyunca Cumhurbaşkanı Eroğlu’na yakınlıkları ile anılan Mustafa Tokay ve Emir Emirkanı’nın Başbakan İrsen Küçük’ün imzasını taklit ederek sahte belge düzenlemekten ve bunu bir gazeteye göndermekten dolayı tutuklanmalarının ardından KKTC siyaset dünyası tam bir deprem yaşıyor.

Öncelikle gücünü Anayasamızdan alan ve kamuda istihdam ve terfilerde söz sahibi ve düzeni sağlayan kurum olan ve bu önemli görevinden dolayı da kayıtsız şartsız tarafsız olması mutlak olan Kamu Hizmetleri Komisyonu’nun bir üyesinin ve sınav sorumlusunun böylesine korkunç ve akıl almaz bir suçla tutuklanmalarının tüm KKTC halkındaa şok etkisi yaptığını ve zatan her geçen gün devlet yönetimine olan güvenin kaybedilmesine katkıda bulunduğunu da belirtmeliyim. Kamu Hizmetleri Komisyonu’na siyasetin nasıl ve ne zaman karıştırılmaya başladığını bir başka yazımda ele alacağımı belirtip gündemimize dönmek istiyorum.

Tutuklananlardan Mustafa Tokay’ın şimdiki Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Başbakanlığı döneminde de Cumhurbaşkanı olduktan sonra da müsteşarı olduğu gerçeği, Emir Emirkanı’nın da epey kötü dedikodularla dolu kariyerinin Eroğlu ailesine çok yakın olmakla yükseldiği söylemleri etrafta tartışılırken değişik siyasi parti liderleri bu vesile ile Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu istifaya davet ettiler.

Başbakan İrsen Küçük’e karşı UBP Genel Başkanlığına aday olan Küçük’ün eski Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif ise Havadis gazetesinde yayınlanan bir söyleşide bu konuda kendisine sorulan soruyu “benim lehime olan bir şey değil bu (sahte belge olayı), bunu açıkça söyleyeyim” diyerek cevaplamıştır. Bence sahte belge kesinlikle Başbakan Küçük’e zarar vermek için düzenlenip yayınlanmıştır. Dolayısı ile de Başbakan Küçük’ün bu sahte belgeden dolayı itibar kaybetmesi yaklaşan kurultay seçiminde ona karşı aday olan Sayın Kaşif’e yarar. Bu kesinlikle Sayın Kaşif’in bu belgelerin düzenlenmesi ile ilgisi vardır demek değildir ancak bu konuda söyleyeceği şeyler de “benim lehime bir şey değil”den öte olmalıdır. En azından Sayın Kaşif UBP Başkanlığına aday olarak bir şekilde de ülkemizin Başbakanlığına talip olmuştur. O zaman böylesine çirkin bir siyasi gelişmeyi daha da irdelemesi ve daha kapsamlı bir açıklama yapması gerekmektedir. Halkın olası yeni Başbakan’ın bu konudaki tutumunu öğrenmeye hakkı vardır.

Önceki günkü yazımda bu konuda ABD’de gerçekleşen ve Başkan Nixon’un görevinden istifası ile ilgili verdiğim örnekte aynen şöyle yazmıştım: “Amerika Birleşik Devletlerinde bir dönemin başkanı Richard Nixon basında bazı entrikalara giriştiği iddiası ile suçlanıyordu. Araştırıldıkça su yüzüne çıkan gerçekler Nixon’a çok yakın kişilerin rakip partinin merkez binasına girip bazı belgeleri çaldıklarını ve bunları kullanarak sahte belge düzenlediklerini işaret ediyordu. Önceleri Başkan Nixon “ I am not a crook!” yani ben bir sahtekar değilim cümlesini devamlı tekrarlamak suretiyle bu fırtınayı atlatacağını sanmıştı ama bu adamlar bir bir tutuklanmaya başlayınca hepsinin de ortak bir yanı olduğu ve bunun da Nixon’a yakınlıkları olduğu ortaya çıktı. Amerikan Kongresinden (parlemento) kendisinin görevden alınması adımını atmaya hazırlandığını duyan Nixon nihayet baskılara dayanamadı ve ABD başkanlığından istifa eden ilk ve tek başkan oldu”.

Ülkemizi geçtiğimiz hafta içerisinde ziyaret eden TC Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Beşir Atalay bu konuda benim yazdıklarıma paralel bir yaklaşım izlemiş ve aynen şöyle konuşmuştur: “Olay büyük bir skandaldır. Bir ülkede böyle bir şey olsun, o ülkede siyaset veya buna taraf olanlar alt üst olurlar, görevlerinde duramazlar.Yani yargı gidilecek yere kadar gitsin. Siyaset ortamında kirliliği, etik olmayan davranışları, tutumları temizlemenin yolu bu tür gelişmelere meydan vermemek, bu tür gelişmelerin önüne geçmektir”.

Sayın Atalay’a kesinlikle katılırken Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun halkı çok detaylı bir şekilde bilgilendirmesi gerektiğine inanıyorum. Halkımızın buna hakkı, demokrasimizin de buna ihtiyacı vardır. Bu konunun sonuna dek araştırılması ve herşeyin su yüzüne çıkması için de hem Polis, hem yargı, hem de basınımıza çok önemli görevler düşmektedir. Bu olay KKTC’nin yeni ve temiz bir siyasi döneme geçişini başlatan olay olabilir.