Son günlerde faiz mağdurları ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyorum. Bu ülkede faiz mağduru var mı? Yok dersem yalan olur. Ama bu mağduriyet bile bile ladez olmaktan öte değildir. Hani deriz ya bazen; “bile bile ladez olduk” işte faiz mağduriyetimiz de bunun gibi birşey.

Bankalardan kredi alırken faizlerin yüksek olduğunu bildiğimiz  halde yine de kredi alıyoruz. Hal böyle iken bankadan kredi alana kadar çalmadık kapı bırakmayız  Krediyi aldığımız gün o bankadan iyisi yoktur. Ama ne zaman ki taksitlerimizi düzenli olarak ödeyemez duruma geliriz ve bankaya taksit yatırmayız, işte o zaman o bankadan kötüsü yok.

Ben burada bankaların avukatlığını yapacak değilim. Ama ben şahsen Harun Denizkan olarak bile bile ladez olmam. Mesela ben bankalardaki faizlerin yüksek olduğunu bildiğim için ne kredi kartı kullanırm, ne de çek defteri. İstesem 10 tane kredi kartına, 10 tane de değişik bankaların çek karnelerine sahip olurdum. Ama prensibim gereği ne kredi kartlarını, ne de çek karnelerini istemiyorum. Param varsa cebimde taşırım, yoksa da hiçbir bankaya gidip bana para verin iş yapayım veya borcumu ödeyim demem.

Aslında unuttuğumuz ve gözden kaçırdığımız  birşey var bankaların görevi para satmaktır. Para satarak para kazanıyorlar. Paranın faizi olmazsa bankalar para kazanamaz. Bizde diyeceksiniz faizler çok yüksek. O zaman alma be kardeşim.! Benim gibi yap. Veya parayı alırken iyi idi de, ödeyemeyince bu sefer faiz mağduru mu oldun?

Yıllardır bu ülkede borcunu ödeyemeyenlere haciz çıkmaktadır. Bu dünyanın her yerinde böyledir kimse  borcunu ödeyemeyip de evini, malını hacizden kaybeden kişi olmak istemez. Ama sormak lazım acaba nerede yanlış yaptım da malımı, mülkümü herşeyi mi  kaybettim? Bir yerde mutlaka bir yanlış var.

 Geçen sezon avukat Boysan Boyra ile birlikte Gak Tv’de faizler konusunu işledik. Bize telefon açanların  ve mesaj gönderenlerin sayısı o kadar çoktu ki; bir sonraki programda iki bankacıyı programa çıkarma kararı aldık. Nitekim de İktisat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Mete Özmerter ile İktisat Bankası Genel Müdürü Bülent Berkay’ı konuk aldık.

Gece boyunca bir hafta önce bizi arayanlara çağrı yaptık. Yani; faizlerden şikâyet edenleri, bankalardan canı yananları programa katılmalarını istedik. Ancak kimse cesaret edip programa katılmadı.

Nerede bu canı yananlar? Bankacıları karşılarına koyduk, bir hafta önce dert yandılar ama o gece kayboldular.! Buradan faiz mağduruyum diyenlere sesleniyorum eğer faiz mağduru iseniz bunu çıkp anlatın ve bizde nasıl faiz mağduru olduğunuzu anlayalım. Bile bile ladez olmanın dışında ladez olan kaç kişi var?

Diyeceksiniz faiz yasası çok yanlış ve değiştirilmesi gerekiyor, altına imzamı atarım. Ama bankaları karalayıp işi kişiselleştirmek kimseye yarar sağlamaz. Yeni kurulan Faiz Mağdurları Birliğine de buradan seslenmek istiyorum;  eğer faizler yüksek ise ve bundan rahatsızlık duyuluyorsa muhatabınız bankalar değil geçmiş ve şimdiki hükümetlerdir. Ya da peşlerinde koştuğunuz ve her zaman oy verdiğiniz yasaları çıkaran siyasilerdir. Hiçbir banka haksız yere kimsenin malına sahip olmak istemez.  Bankalarla uğraşmayı bırakalım, esas suçlu olan siyasilere hesap soralım. Bankalar zaten kendilerine verilen yasal hakları kullanarak bankacılık yapıyorlar.

Bu yüzden mahkemeler bankaların alacaklarına karşılık çıkarttıkları haciz kararları da yasalara uygun alınmış kararlar değil mi? Faizlerin yüksek olması bir yerde yasaldır ama faiz mağduruyum deyip bankalara saldırmak yasal değildir.   

MESAJI OLAN ALSIN

Sn. Kansu AKSU; AK parti ile yakın ilişkilerini Ordu’dan gelen AK Parti heyeti ile bir kez daha gösterdin. Birçok kesimi memnun ettin ama seni kıskananlar ve çekemeyenler bu duruma fazlası ile içerlendiler. Dikkatli olmanda fayda var...

Sn.Ahmet BAĞZIBAĞLI; Lefkoşa Türk Belediyesi meclis üyesi olarak belediye ile sendikanın çıkarlarını koruyarak tarafsız bir şekilde aracılık yapmanız  büyük bir takdir ile karşılandı. Barışçıl yaklaşımınız mizajınıza uygun olarak yansımıştır. Bu durum belediye çalışanlarının haklarını almalarına sebep olmuştur. Gördüğüm kadarı ile yaşanan gelişmelerde çalışanlar da, sendika da, başkan da mutlu. Personel arasında eski yeni tartışması artık ortadan kalkmış oldu.

Sn.Derviş EROĞLU; Dün KKTC’nin kuruluşunun 28. Yılını coşkuyla kutladınız. Dile kolay tam 28 yıldır toplum olarak kendi kendimizi kandırıyoruz. Allah bize öyle bir sabır verdi ki; bu sabırla 128 yıl daha idare edebiliriz. Aslında 28 yıldır KKTC’yi değil, sabrımızı yaşatıyoruz. 28 yılın boşa geçtiğini anlamayan bir toplum sayenizde yaşamaya devam edecek.

Sn.Ersin TATAR; Kıbrıs işlerinden sorumlu Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ı onur ve gururla ağırladınız. Keşke bizim de Türkiye İşlerinden sorumlu bir devlet bakanımız olsaydı.

Sn.Salih EGEMEN; Keşke sana “ayda kaç kez mangal yakıyoruz?” diye bir anket daha yaptırsalar. Bu kadar çok mangal yakan bir toplumun alkol tüketen ve uyuşturucu kullanan gençleri olur elbette. Liseye giden çocuklarımızı alkollü yerlere gönderirsek sonunda olacağı bu idi.

Sn.Fatma KANİŞ; Hükümet sizi de memnun edebilmek için çaba sarf ediyor. Ama bir türlü size uygun bir görev bulamıyorlar. Bence siz Kalkınma Bankası’ndaki görevinize devam edin, çünkü İbrahimoğulları müdür olmadan herkes ile kavga ediyordu. Bir de müdür olduktan sonrasını düşünün.! Bence Kalkınma Bankası bundan sonra daha şen şakrak olacak. Hergün yeni bir olayla karşılaşacaksın. Hele bir de örgüt başkanları devreye girdikten sonra seyredin siz cümbüşü.

Sn.Kemal DÜRÜST; Yapılan ankete göre lise öğrencilerinin %75’i alkol alıyor. %6’sı ise uyuşturucu kullanıyor. Bu tüyler ürperten sonuçlardan sonra bakanlık olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz? Çıkan bu sonuçlara göre; bunun sorumlusunun aileler olduğu apaçık ortada. Bu konuda velilere yönelik bir çalışma düşünüyor musunuz? Lise çağındaki gençlerimizin alkol ve uyuşturucunun esiri oldu, demek ki biz temiz bir gençlik yetiştirmiyoruz. Bu ülkeyi hangi gençlere emanet edeceğiz.?

Sn.Hüseyin ÖZGÜRGÜN; geçen akşam meclis başkanı Hasan Bozer’in Vuni Palas’ta KKTC’nin kuruluş resepsiyonunda gözler sizi aradı. KKTC’nin Dışişleri Bakanı olarak resepsiyonda bulunmamanız dikkatlerden kaçmadı.

Sn.Cemal BULUTOĞLULARI; Dün apar topar belediyede belediye meclis üyeleri ile toplantıyı bitirerek Kıbrıs işlerinden sorumlu devlet bakanını ziyarete gittin. Bence doğru yaptın. Nasıl olmasa Başbakan ile defalarca görüştün buna rağmen belediyenin sorunları bir türlü çözülemedi. Bak gör şimdi nasıl çözülecek!

Sn.Savaş ATAKAN; Geçen hafta sen İstanbul’da iken konuştuğumuz bir konu vardı. O konuyu artık bitirelim.

Sn.Turgay AVCI; ÖRP’liler örgütleri ile birlikte DP’ye katıldılar diye üzülme. Bizde siyaset böyle.! Kimin arabasına binerlerse onun borusunu çalarlar. Baktılar gördüler artık senin altında araba yok, başka arabaya giderler. Zaten UBP eski UBP olup birşeyler dağıtabilseydi onlar çoktan UBP’nin araasına binecekti. Bilmem anlatabildim mi?

Sn.Kazım AND; Bazı konularda senin devreye girip hak ile hukuku göstermen gerekiyor. Aksi taktirde arkadaşımız bundan zarar görür. Neyse bu mesajı yazarken bile iki kadeh şarap içtim ama değdi...

Sn.Ümit HANSEL; Çarşamba’nın gelişi Salı’dan bellidir. Ağrelli, Ancuez, Samarella, Luğana, Çakıstes, Gulubra ve hatta Garavolli Çarşamba’ya çok yakışır. Diyeceksin mantarı unuttun. Hiç aklımdan çıkmadı ki unutayım.

Sn.Gürsel UZUN; Sizin bölgede de yağmur var mı? Bizim buralarda güzel yağış vardı. Umarım oralarda da yağış vardır.