Fırat Borak'ın köşe yazısı...
Karpaz bölgesi, üretim alanları ve turizm alanları ile korunması gereken bunun yanında desteklenmesi gereken bölgelerin başında geliyor.
Ürettikleri ile ayakta kalmaya çalışan ve tarım-hayvancılık alanında ilerleme sağlayan bölge, istendik sonuçları elde edemiyor.
Yine turizm açısından baktığımızda, eko turizmin başkenti olan Karpaz bölgesi kazancını yılın 12 ayına yayarak istendik gelirleri elde edemiyor.
İşte tam da burada görüyoruz ki, katma değer yaratacak adımlar atmamız elzemdir.
Üretilen ürünlerin marka değeri kazanması, turizm tesislerinin dünya standartlarında eko turizm modeli ile bağdaşması gerekmektedir.
Yerimize oturup bunu birilerinin yapmasını beklersek, kaybetmeye devam edeceğiz.
‘’Karpaz’’ ismi bana göre şu an en büyük markadır ve her geçen gün bunu katlayarak yukarılara çıkmaktadır. Bunu da artan taleplerle yaşayarak görüyoruz.
Bu markayı daha verimli kullanarak, yakaladığımız bu yükselişi kontrollü bir hale getirmemiz gerekir.
Bilim, uzman kişiler ve halkın işin içinde olduğu çalışmalar ile bu katma değer ortaya konmalıdır.
Kısa, orta ve uzun vadeli planları masaya koymadığımız sürece, bu pastadan pay almak gün geçtikçe azalacaktır.
Öncelikle bölgesel master planı çıkarılmalı ve her köyde neler yapılacağı ortaya çıkmalıdır. Çok iyi biliyoruz ki her yerde tarım yapılamayacağı gibi, her köyde de eko turizm yapılamaz. Bunun halka anlatılması gerekir.
Karpaz bölgesi kendi markasını yaratarak, elde ettiği ürünleri ve turizm modelini daha verimli pazarlamaya başlamalıdır. Bunu başardığımız zaman, katma değeri yüksek ürünler ve turizm tesisleri ile ‘’ Karpaz’’ markası değerini katlayacaktır.
Buna öncülük edecek olan kurum ve kuruluşlar adım atmak zorundadır. Bunu zorlayacak ve talep edecek olan da yerel halktır.
Uyansak iyi olacak, tren kaçıyor.
Güneşin Doğduğu Yerden, Herkese Selam Olsun.