Ülkemizde yığınla sorunlar olduğu bir gerçek. Sabahleyin evinizin kapısının önüne çıkıp yoldan geçecek ilk kişiye sorsanız zaten size ülkenin sorunlarından bir kesiti liste halinde ezberden sıralayabilir. Doğal olarak listenin içeriği kişiden kişiye biraz değişebilir ancak genelde bence tüm vatandaşlar belli başlı köklenmiş konuları dillendireceklerdir.

Sorunlar dünyanın başka ülkelerinde de her zaman olmuştur. Onlar da kendi çaplarında çözümler üretmeye çalışırlar ve bu sorunları bir şekilde aşarlar veya aşmak için çabalarlar. Bizde ise yıllardır “şikayet eden çok ama çözüm üreten yok” desek haklı oluruz. Kimse sorunlar listresini üretip paylaşmakta tereddüt etmiyor ama iş çözüm üretip sorunları aşmaya gelince buna soyunan pek de insanımız yok.

Yıllarca ABD’de üst düzey yöneticilik yaptım. Açılan mülakatlara başvuru yapanlarla bizzat görüşmeye çalışır ve kendi fikrimi ancak görüştükten sonra edinmeye çalışırdım. Bunun nedeni aslında gayet basit. Biraz zekası olan ve ders çalışmaktan kaçmayan hemen herkes iyi bir ünüversiteden diploma alabilir ancak o diplomaya sahip olmak o kişinin gerçek bir iş ortamında nasıl bir performans sergileyeceğini gösteremez. Ben de bu inançtan dolayı karşı karşıya oturup bir konuşmadan kimsenin işe alınmasını tercih etmezdim. Hatta defalarca kağıt üzerindeki en iyi aday şu diye düşünmeme rağmen mülakattan sonra tamamen ters fikire sahip oldum. Çünkü pratik çözüm üretebilecek kişiler çalışma arkadaşı olarak tercih ettiğim kişilerdir. Benim için “çözüm üretmek” çok önemlidir.

Belki Kıbrıs sorununun yıllardır çözümsüz ilerlemesindendir belki de aile yapımızın çocuklara çok baskı yapmasındandır ama etrafıma baktığımda pratik çözüm üretmekten yoksun bir halk görüyorum. Hemen herkes problemlerin ne oplduğunu kavrayıp sıralayabiliyor ama iş çözüm üretmeye gelince burada bir tıkanma var.

Dün ülkemizdeki en büyük şirketlerden bir tanesinde çözümü zor olmayan ama büyük bir sorunla uğraşan çalışanları gözlemledim. Üretilen çözüm tam 4 saat aldı ama aslında çok basit ve süratli bir şekilde önlem vardı ve alınabilirdi. Bu da problemin 30 dakikada çözülebilmesi demekti ancak onlar hemen ellerinin ucunda olan bu basit çözüm yerine tam 4 saat diğer yaklaşımla uğraştılar ve neticede de bir iş yeri kanadı kolu kırpılmış bir şekilde 4 saat bekledi. Bu verebileceğim sadece bir örnek.

Ülkeye döndüğümden beri hemen her gün bu gibi örneklerle karşılaşıyorum ve hayret ediyorum. Biz bu kadar beceriksiz mi olduk? Neden basit ve işlevsel çözüm üretmek bu ülkede bu kadar zor? Bence bu sorunun yanıtını araştırmamız ve bir an önce aşmamız gerekir. Lefkoşa Türk Belediyesi’nden KKTC genel yönetimine önümüz sorunlarla tıkanmış durumda. Etrafımız da sadece sorunlardan şikayet eden ama çözümün parçası olmayı başaramayan kişilerle dolu ise o zaman bunun suçlusu aileler, eğitim sistemimiz, kısaca hepimizdir. Yani hepimizin kendimize bir dönüp bakmamız gerekmektedir. Bunu farkedip bir an önce pratik çözüm üretebilen bir gençlik ortaya çıkarmamız gerekmektedir çünkü dünyada sonuca ulaşan başarılı olur başarılmadığından şikayet edenler değil.