Turizm iflas!

İlk ve orta eğitim belirsiz!

Kolej sınavları ne olacak?

Yüksek öğretim muamma!

-*-*-

Kıbrıs meselesi darmadağın!

Sağlık Allah’a emanet!

Biz de aşı olacak mıyız?

-*-*-

Brexit falan ilgilendik mi?

Yollar biter mi?

Ercan ne olur?

-*-*-

Taksiciler ne olacak?

Müzik sektörünün hali harap!

Esnaf kapattı!

Arasta bitti!

Mağusa çarşısı öldü!

Girne sizlere ömür!

Liman kaderine terk!

-*-*-

Seyahat acenteleri batak!

İşsiz sayısı nüfusun yarısı!

Sahi pandemi hastanesini açabilecek misiniz?

Yerel vakalar artarsa ne yapacaksınız?

-*-*-

Alacak – verecek davaları artarsa!

Yarım inşaatları nereye – kime satacaksınız?

Biten ve satılmayan apartman daireleri elimizde mi kalacak?

Peki ya öğrenci yurtları?

-*-*-

Narenciyeyi pazarladınız mı?

Patates ne oldu?

TÜK, tak – tuk, pat – küt kapanacak mı?

-*-*-

BRTK’da sorunlar var!

Mültecilerle ilgili yasanız yok!

Bu konuda hiç bir şeyiniz yok!

Mağusa Limanı ve Girne Yet Limanı yıkılacak, dökülecek mi?

Maraş ne olacaktı?

Taş ocakları konusu cabası!

Güzelyurt’a su götürecektiniz, proje durdu mu?

Balıkçılığı geliştirecektiniz!

Tarihi eserler bakımsız!

Asgari ücreti boşverdiniz, belli!

Ve son iki konu:

1 – Gerçekten egemen eşit iki devlet konusunda ciddi misiniz?

Ve 2 ve son: Zeki Müren de bizi görecek mi?

-*-*-

Neyle devam ediyorum biliyor musunuz?

Londra’daki ve öteki ülkelerdeki dış temsilciliklerle…

Kıbrıs Adası üzerinde egemen eşit iki devletten biri olan KKTC’nin Londra’da “Temsilciliği” var!

Oraya dört yıllığına “Büyükelçi” ve çeşitli görevliler gönderiyoruz.

Gayet de güzel işler yapıyorlar.

-*-*-

Peki orasının bir “limited şirket” olarak kayıtlı olduğunu biliyor muyuz?

Bunu neden mi anlatıyorum?

Az sonra açıklayacağım…

-*-*-

Evet, genelde her dört yılda bir “KKTC Londra Temsilcisi” olarak bir kişi atıyoruz…

Bildiğim kadarıyla, atadığımız temsilciye, Londra’daki TC Büyükelçiliği “diplomatik pasaport” veya “diplomatik bazı haklar” elbette sağlıyor ama bizim “Temsilcilik”, İngiltere’de “limited şirket” olarak kayıtlı!

-*-*-

Şartlar zorladı bizi buna!

Doğrudur!

Eleştirmek veya dalga geçmek gibi bir niyetim yok!

Gerçeği aydınlatmak arzusundayım!

-*-*-

Şimdi, İngiliz hükümeti, Mart ayından beri bir uygulama gerçekleştiriyor.

Nedir bu uygulama?

Bu uygulamaya “Furlough Scheme” adı veriliyor…

İlla ki okunuşuna takılmayın çünkü ikinci kelime bizi Türkçe’de bir miktar sıkıntıya sokabilir!

Bir çeşit program işte!

-*-*-

Coronavirus Job Retention Scheme (CJRS) olarak da bilinen bu programa göre, şirketlerin çalışanları, şirkete gitmek zorunda değil; evlerinden çalışıyor…

Ve devlet…

Evet devlet, çalışanların maaşlarının yüzde 80’ini ödüyor…

-*-*-

Bir örnek vereyim:

“… Serhat İncirli her sabah kanala gitmiyor; evinde oturuyor, canlı olarak bağlanıp, programı evinden yapıyor ve maaşının yüzde 80’ini de KKTC Hükümeti ödüyor”…

-*-*-

Bir örnek daha vereyim:

“… Bir otelin diyelim ki muhasebe çalışanı evinden çalışıyor. Hükümet maaşının yüzde 80’ini ödüyor.”

-*-*-

Neden?

Şirketlere destek!

Amaç bu!

-*-*-

Yüzde 80’i de küçümsemeyelim lütfen çünkü zaten o çalışan işe gitse, yüzde 20’lik kesintiyi yol masrafı olarak ödeyecekti… Yani aslında maaşının neredeyse tamamını alacaktı.

-*-*-

İngiliz Hükümeti, bu programı 31 Nisan 2021’e kadar uzattı.

-*-*-

Bu konudan bahsetmemin ilk sebebi, “Hükümet nasıl olmalı?” konusunda bir örnek vermekti.

Ama ikinci sebep; yukarıda bahsettiğim bizim “KKTC Temsilciliği” ile ilgili merakım ve yorumumdu.

-*-*-

Merakım şöyle:

“… Acaba bizim limited şirket, bu programdan faydalanıp, maaşların yüzde 80’ini İngiliz Hükümeti’nin ödemesi için başvurdu mu?”

Yorumum şöyle:

“… Gerçekten, hala, inatla ve ısrarla, Kıbrıs sorununa egemen eşit iki devletli çözümden mi yanasınız?”

-*-*-

Yorumumda vereceğiniz yanıt, “hayır değiliz” şeklindeyse; yazının bundan sonrasını lütfen okumayın!

Ama yok yorum kısmında sorduğum soruya yanıtınız “evet”se; o zaman KKTC Meclisi’ne başkan seçmek konusunda UBP’nin yaşadığı kavga, sizce de “egemen eşit iki devlet” konusunda, çok ciddi olmadığınız anlamını pekiştirmez mi?

-*-*-

Yani en azından diyeceğim ki, Londra’daki limited şirkette, ayda 50 bin TL’lik veya kim bilir belki de 100 bin TL’lik maaş masrafınız varsa, bari İngiliz devletine bildirin de, yüzde seksenini onlardan alalım…

Değil mi yani!

La havle ve la limited şirkete!