Yeryüzünde gelmek istediği en son şehirde olduğunun altını çizen Aktuğralı, 11 sanığı dün dinlediklerini ve bir tiyatro gösterisi izledikleri izlenimine kapıldığını söyledi.

Sanıklara cinayet işlediklerini yüzlerine haykırmak için geldiklerini ifade eden Aktuğralı, davanın ilerleyen günlerinde sanıkların mahkemede bulunmalarını talep etti.

Kafilenin Adıyaman’a gelişini anlatan Aktuğralı, çocukların ilk geldiklerinde belediye başkanına gittiklerini ve son toplu resimlerini orada çektirdiklerini ifade etti. “Çocuklar belki de bir kere daha gelmeyecekleri şehirde mutluydular” diyen Aktuğralı, geçen yıl çocukların Türkiye’de çeşitli yerlerde maçlara gittiklerini söyledi.

Çocukların bir kısmının otelde yaşanan rezervasyon sonucu başka bir otelde kaldığını anlatan Aktuğralı, “Oğlumu en son yemek dönüşü gördüm ve baba deyişini hatırlıyorum” dedi.

Saat 12.00'de ve daha sonra deprem saatine kadar iki defa daha uyandığını, deprem sırasında hafif uykuda olduğundan şarjdaki telefonu söküp çocuklara gitmeye çalıştığını belirten Aktuğralı, “Bina su gibi sallanıyordu. Karşı duvara dayanıyordum, çok büyük bir parlama, gürültüyle odanın üzerime yıkıldığını hatırlıyorum” diye konuştu.

Aktuğralı şöyle devam etti:

“Sarsıntı devam ediyordu, sadece toz duman görünüyordu. Yüzümde şilte, ayaklarımda yükler vardı. Hayatımın son dakikalarını orada geçireceğimi düşünüyordum. Oda numarası 310’du. Kendimi yavaş yavaş kurtarmak için oluşan boşluktan çıkmaya çalıştım ve birkaç adım attıktan sonra gökyüzünü gördüm. Bina benim üzerimden çökmüştü, enkazın en üzerinde gibi görünüyordum. Pervin Aksoy İpekçioğlu’nu gördüm, ona iyi olup olmadığını sordum. Otelin yanındaki binaların ayakta olduğunu gördüm. Sadece biz mi yıkıldık diye sordum.”

Enkazdan Recep Kılıç’ın kurtulduğunu ifade eden Murat Aktuğralı, şunları dile getirdi:

“Rehber ekibinden iki kişi kurtulmuştu, onlarla iletişim kurduk. Enkazdan bir şeyler bulup giydik. Pervin arkadaşımızın parmakları yaralıydı, parmaklarına bavulundan buldukları bandajla sargı yaptık. Ayakkabı bulduk. Çocukları aradık ama kimseyi bulamadık. Etrafta kimse yoktu. Esra öğretmenimizin sesini duyduk, ama göremiyorduk.

Yağmur yağıyordu ve inanılmaz soğuktu, kendimize zemine inebilecek geçit bulduk. Yıkıntının ne kadar kötü olduğunu hissedebiliyorduk. Büyük parçalar yoktu. Her şey tuzla, buzdu. Enkazın Atatürk Bulvarını kapattığını gördük, üzerine çıkıp çocukların isimlerini haykırdık. Sadece birkaç kişinin enkazda olduğunu, sıkıştığını fark ettik ama kaldıracak güçleri yoktu. Enkazda sıkışan birinin elini görebiliyorduk, elini tutmamızı ve ağrı kesici istedi. Tek aklımızda olan çocukları kurtarabilmek, ulaşabilmekti.  Telefonlar çalışmıyordu. Telefonuma ilk ulaşanlar Ruşen ve Enver Karakaya oldu.”

Cumhurbaşkanı Tatar, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ı kabul etti Cumhurbaşkanı Tatar, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ı kabul etti

Bir süre sonra Mehmet Topukçuoğlu’nun kendisine ulaştığını belirten Aktuğralı, Cumhurbaşkanının Danışmanı Anıl Kaya’nın kendisine ulaştığını ve kendisinden acil yardım talep ettiklerini söyledi.

“Otel müdürü, isminin sadece Cuma olduğunu öğrendiğim kişi bizlere kimlerin kurtulduğunu sordu” diye konuşan Aktuğralı, “Gün ağardığında, enkazı gördüğümde benim için hayat durdu. O enkazdan birinin kurtulmasının mucize olduğunu anladım” dedi.

Kurtarma çalışmalarını anlatan Aktuğralı, “Çarşamba günü ilk çocuğumuz Doruk’a ulaştık. Artık ümitlerimiz tükendi. Her tarafta kırmızı ve mavi kablolar vardı. Oğlumun da bavulu maviydi. Ben bavulu kendim bulmak istemediğim için enkaza yaklaşamadım” dedi.

Aktuğralı şöyle devam etti:

“Cenazeleri çıkıyordu, hepsi uyur pozisyonda kıpırdayamadan bulundular. Perşembe günü oğlumun oda arkadaşları bulundu, oğlumun cenazesinin de yakın olduğunu biliyordum. Cuma gününün ilk saatlerinde oğlumu da buldular. Teşhis için çadıra gittim, oğlum da uyur pozisyondaydı, rahat uyumuş gibiydi. Bir yerde sıkışmışlardı, ağır bir tahribat yoktu. Beyaz yüzünü, mavi gözlerini görünce Aras olduğunu anladım.”

-“Biz her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz”

Murat Aktuğralı, “Biz her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz. Ben kalbimi bu şehre göndüm. Bir tanemi, canımı, bu şehre gömdüm. Benim umudum da, memleketin de umudu olabilecek bir çocuktu. Gözümüzü her kapatıp açtığımızda yaşla uyanıyoruz” diye konuştu.

“Dün duyduklarıma inanamadım, bu sanıkların tamamı gözümüze baka baka yalan söyledi. Benim ve hepimizin hayatını bitirdiler” diyen Murat Aktuğralı, şunları kaydetti:

“Enkaza gelen herkes binanın doğru yapılmadığını anlıyordu zaten. Bozkurt enkaza geldiyse insanlık suçu, gelmediyse de yalan söylüyor. Biraz olsun doğru şeyler yapılsaydı binada, belki çocuklarımızın bir kısmı kurtulabilirdi. Sorumlu herkesin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz. Adalete güveniyoruz. Deprem öldürmedi bizi, siz öldürdünüz. Katilsiniz.”