Van'daki depremden dolayı memleketi Diyarbakır'a dönmek zorunda olan Murat ELİBOZ, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde katıldığı gösteride, polisin gerçek mermi ve gaz bombası kullanması sonucu hayatını kaybetti.
Hayatının baharındaki bu genç, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde öğrenci, daha gencecik, kimin attığı belli olmayan (Hizbullah yada polisin kurşunudur diye iki iddia var) bir kurşunla sırtından kahpece vuruldu.
Bir canımızı daha toprağa verdik, bir yitik can, kim vurdu belli değil ama canımızdan bir can daha gitti. Size en pahalısından kına yollayacagım sürün her yerinize, katlettiniz işte zafer sizin mi oldu, insanlığınız mı arttı, devlet ya da din, her ne içinse canınız cehenneme çünkü en kutsal değer olan insanı katlettiniz…
Bu bir değil toprağa verdiğimiz binlercesinden bir çiçektir, nicelerini böyle söndürdünüz ama gidenler binleri getirdi bunu göremediniz, göremiyeceksiniz de, çünkü siz tükeneceksiniz öldürdükçe ve onlar öldürüldükçe çoğalacaklar.
Bunun faiilerini bulmak sizin öncelikli göreviniz (başta AKP'ye söylüyorum) bu katiller ortaya çıkmadan Kürt sorununu halledeceğiz demeyin, derseniz hadi oradan derim size….
Van'a yardım..
Üniversitelerde ve sivil kuruluşlarda toplanan yardımların gümrükten geri geldiği ve yardım derneklerinin depolarına dağıtıldığı iddiası ortada dolaşıyor…
Ben bunun peşine düştüm ve bizzat görüştüğüm bir dostum: ‘kanser hastalarını koruma derneğinin deposunda gözlerimle gördüm’ demesi benim kanımı dondurdu. Bunu gümrükten geri gönderenler ve orda ihtiyaç yokmuş derneklere dağıtın diyen zihin yada akıl yada anlayış her ne derseniz… Bu yardımları göz boyamak için toplamadı kimse ve Van'da çocuklar soğuktan ve açlıktan ölüyor hala.
İnsanlar mağdur ve perişan durumdalar, bu sizin umrunuzda olmayabilir ama benim umrumda, onlar benim insanlarım.
200.000 bin insan, memleketlerini terk ediyorsa ve çocuklar hala ölüyorsa, siz ihtiyaç yokmuş diyemezsiniz. Derseniz eğer, ben de size derim ki sizi doğuran kadına yazık, doğurduğu canlılar aleminden… Yazıklar olsun sizin insanlık anlayışınıza.
Vedat Türkali
Yetmişlik delikanlıdır üstad Türkali..
Demokrasinin, insan haklarının ateşli savunucudur hem de bu yaşına rağmen, nerde egemenlerin hışmına uğrayan varsa Vedat Türkali bir şövalye gibi orada biter.
Fikir adamıdır, yaşı yetmiş ama delikanlıdır hem de tepeden tırnağa, eserlerinin sınırı yoktur, Afrika'da sömürülene de, Arap coğrafyasında zülme uğrayana da ve Avrupa'da hakkını arayana da ulaşır ve değinir..
Bir ulusla bir toprak parçasıyla tarif edilemez O. Sınırları aşmıştır tüm insanlığındır artık, cografyası da dünyadır..
İçişleri Bakanı ile sözlü münakaşaları oldu, İçişleri Bakanı, KCK'den tutuklanan bir akademisyen ve aydın için ‘geçmişinde koministlik var diye suçlu olabilir’ diyor. Bu ülkede hala fikrin suç oldugunu, bakanın kendisi itiraf ediyor. Bu ayıp bir yana asıl değinmek istediğim bakanın, Vedat Türkali'yle girdiği diyalog..
Sevgili Bakan, seçildiniz tamam sonsuz saygı duyuyorum size ama karşınızdaki Vedat Türkali ise lütfen haddinizi bilin.. Tüm dünyaya mal olmuş, insanlığın (hangi millet olursa olsun) savunucusu bu adam herhangi biri değil, oturup dinleyin belki yeni şeyler ögretir size….