Üniversiteler cennetiyiz.. Binlerce öğrenci geliyor, bunların konaklaması, alış verişleri, diğer harcamaları derken ekonomiye katkıları muazzam… O nedenle kapattık gözümüzü verdik izinleri.. Bildiğim kadarıyla 29 üniversitemiz var.. Peki ya eğitim kalitesi? İşte sorun da burada başlıyor!..
Ekonomik kazanım büyük ancak eğitim kalitesi ve sosyal yaşamdaki yeri konularını da ayrıca ele almak gerekiyor.
Şunu üzülerek söylemeliyim ki; bu kurumların önemli bir bölümü eğitim vermek için değil, sadece para kazanma anlayışı üzerine kurulmuş! Hal böyle olunca sıkıntıların yaşanması da doğal oluyor.
Adaya bir şekilde gelip kalmak isteyen, hatta buradan Güney Kıbrıs’a geçip hayatını kurtarmak isteyen Afrika kıtasından gelen çok sayıda insandan bahsediyoruz…
Dert eğitim almak değil.. Geçebilen geçiyor, geçemeyen burada çeşitli adli olaylara karışıyor.
Öğrenci gibi gelip çok da nasıl çalıştığını anlayamadığımız modern kara para aklama işine dalanlar da var, uyuşturucu işiyle uğraşan da… Bazı garibanlar da var ki burada kaçak iş gücü olarak sömürülüyorlar!
Ortak tek özellikleri var, bir kayıt parası ile ülkeye geliyorlar sonrası muamma… Takip eden de yok, arayıp soran da..
Polis ne zaman ki bir arama yapar, mutlaka kaçak insanlar ortaya çıkıyor!
İşte üniversiteler gerçeğimiz budur..
Bunun yanı sıra bir ciddi sorunumuz daha var; sahte diploma! Şirketler Mukayyidi’nin yakalanmasıyla yeniden gündem oldu ama sanki ilk kez duymuşuz gibi davranan da çok! Oysa neredeyse üniversiteler kurulmaya başladığı ilk günden beri her zaman dedikodusu yapıldı sahte diplomanın..
Nere baksan, doçent, profesör.. Normal mi, elbette değil? Yeni bir tartışma mı hiç değil!
Şu an anlı şanlı bazı üniversitelerimiz için geride kalan yıllarda çok tartışmalar yapılmadı mı? “Sahte diploma veriyorlar” diye.. Okula gitmeden, sınava girmeden diploma alanlar elini kaldırsın deseniz geçmişten bugüne mezun olanların belki de yarısı el kaldırabilir! Bir çoğu da ülke dışındadır..
Hep söylediğim bir şey vardır, her kötü olaydan ders çıkarırsak, olumlu bir noktaya varabiliriz.. Bugünkü olay da tam bu şekildedir.
Şimdi üniversitelerde yaşanan aksaklıklar eksiklikler, yanlışlıklar bir masa etrafına toplanıp çözümlenmesi gerekmektedir..
Ülkede YÖK’ün görevini gören bir YÖDAK var.. Başında siyaseten tanıdığımız bir profesör, O’nun da diplomasının sahte olduğu iddiaları dolaşıyor, konu mahkemelik hatta. Demek ki tam da bu noktadan başlanmalı!.. Önce YÖDAK ele alınmalı, yönetimi elden geçmeli, yasal eksiklikleri tamamlanmalı…
Tam donanımlı bir denetleme kurumuna dönüşmeli..
Ekonomimiz için çok değerli bir konumda olan üniversitelerimizin isimlerinin yolsuzluklar ya da sahte diplomalar ile anılmaması şarttır. Eğer sahte diploma verdiği yargı kararıyla kesinleşen bir üniversite olur ise lisansı anında iptal edilmelidir. Bu yaşanırsa başka hiçbir üniversite buna tenezzül edemez. Yasa böyle midir bilmiyorum ama değilse bile değiştirilebilir, Allah kelamı değildir..
Eğer niyet üniversiteleri korumak ve ülkedeki ekonomik açılıma da katkı sağlamak ise hükümetin ve Cumhurbaşkanı’nın yapması gereken işler var. Seyretmek olmaz..