'Üçüncü Sektör' Kooperatifler

Önceki gün Halkın Sesi’ni elime aldığımda Koop-Süt Yönetim Kurulu Üyesi ve Şirket Sekreteri Metehan Erel ile yapılan söyleşinin manşette olduğunu gördüm. Sütte bulunan Aflatoksin maddesinin yarattığı endişeden dolayı soyleşinin bir bölümü bu konuyla ilgiliydi. Ancak benim dikkatimi esas çeken manşetin “Koop özelleştirilmemeli” demesiydi. Söyleşinin detayına girince “Koop’un özelleştirilme aciliyeti yok” cümlesini de okudum ve rahmetli babam, deneyimli siyasetçi, gazeteci ve kooperatifçi İsmet Kotak’tan defalarca duyduğum “kooperatifler devletin değil üyelerinindir, siz kimin malını kime satmayı düşünüyorsunuz ki?” cümlesi aklıma geldi.

Sayın Erel’in Koop’un özelleştirilmesine gerek yok tespitine katılırken hem onun söylemine destek olması hem de devlet ve özel sektörden sonra “üçüncü sektör” olan kooperatifler konusunda ülkemizin yetiştirdiği en yetkili kişilerden olan İsmet Kotak’ın bizlere bu konuda nasıl yol gösterdiğini köşemde sizlerle paylaşmak istedim. Bakın ne demiş:

KKTC ekonomisinde “Kooperatifçilik sektörüne” gereksinim vardır. Ticaret desteklenmektedir.Sanayi desteklenmektedir. Turizm,Eğitim,Sağlık  desteklenmektedir. O hâlde devlet Yasa ile görevi belirlenen Kooperatif Sektörünü de desteklemeli, özel kişilerin faaliyetlerine olanak tanımalıdır. Hükümet atamaları ile Kooperatifçilik yapılamaz. Bugüne kadar yapılamadığı gibi…

Kooperatif halkın malıdır.Bilmeyen bilsin,duymayan işitsin diyorum. Kooperatifler üyelerin dayanışması ile yaratıldı. İngiliz Sömürge Yönetimi öteki sahalarda ne kadar kötülük yapmışsa, Kooperatif alanında aksine Türk ve Rum Halklarına iyilik yapmıştır.Seylan’dan getirdiği “Kooperatifler Yasasını” yürürlüğe koydu. Zıraat Bankasının fonksiyonuna son vererek “Kooperatif Merkez Bankasını” kurdu.1960 rejiminde bu banka Türk ve Rum Halkına hızmet etmek için ikiye ayrıldı.1960’da adayı terk eden İngiliz Yönetimi, tazminat olarak da “Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd’e” 500 bin Sterlin sermaye koydu.Bu İngiliz Yönetiminin Türk varlıklarına yaptığı zararın bir kısmının tazminatı idi.Benzeri tazminat Evkaf’a da ödendi.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti oluşturulurken Türk Cemaat Meclisi “Kooperatiflerin Örgütlenmesine” büyük önem verdi. Ne acı ki Rumlar “Akridas Plânını” çok erken yürürlüğe koydular ve adayı kana buladılar. Kooperatifler de bu darbeyi alan örgüttü.Yine de 11 yıl Türk Halkının ayakta tutunabilmesi için adanın her tarafında halka hızmet verdi.

15 Şubat 1969 tarihinde “Çalışma ve Kooperatif Bakanlığına” atandığım gün,adanın her tarafında yardım bekleyen Kooperatifler vardı.Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd yeterince kaynağa sahip değildi.Oysa köyde ekilecek tarlalar,gübre ve tohumluk beklerken; hayvancılıkta ihtiyaçları karşılamak için kredi gerekiyordu.Limasol’da,Piskobu’da inşasına başlanan Harup Fabrikası yarım kalmıştı.Süt üreticileri,emeklerinin karşılığını alabilmek için oluşturdukları “Sütcülük Kooperatifine” bir elin uzanmasını ve gereken yatırımların yapılmasını bekliyorlardı.Köylü, tarımsal araç gereç temin etmek,kredi bulmak;Köy Bakkaliyeleri,halka hızmet verebilmek için Merkezden yapılacak alımlarla halka kredili mal sağlamak için çırpınıyorlardı.

Kıbrıs Türk halkının,dört dörtlük Süt Fabrikasına,tam teşekküllü Hayvan Yemi fabrikasına,Harubu işleyecek fabrikanın bir şekilde sonuçlandırılmasına,Baf ve Karpaz  köylüsünün alın teri üzümün değerlendirilmesine veya şarap konusunda yardım edilmesine;Köy Bakkaliyelerinin ayağına kadar ulaşacak, gıda, temizlik malzemesi,gübre,tohumluk,tarım araç ve gereçleri temin edilmelmesine gereksinim vardı.

O günü bilmeyen,öğrenmeyen,o günkü Kooperatifçilerin gece gündüz demeden nasıl çalıştıklarını öğrenmeden bugün “Kooperatifleri” parçalamak için diş gıcırtmaları ve bahane uydurmaları ve Kooperatifleri mülkiyetlerine geçirmeye kalkmaları  anlaşılır değildir. Yokluk içindeki halkın imdadına Kooperatifler koşmuştu.Ne özel sektör ne devlet sektörü bunu başaracak durumda değildi. Üçüncü sektör olan Kooperatifler,dışla bağ kurarak,Danimarka’dan kredi temin ederek,Çekoslavakya’dan makine satın alarak gücüne güç katmıştı.Kooperatif Hareketi olarak,ABD’den  kargo uçağı kiraladık ve  Ercan’a indirdik.Direk uçuşlarla binlerce canlı  koyun ve kuzu ihraç ettik Arap ülkelerine…Köylü o yıl aldığı geliri daha sonra hiç alamadı.Canlı hayvanın tonunu  2500 dolara  sattık. 

Şimdi özelleşme süt konusuna gelip dayanınca al benisi yüksek geliri bol olan bala hayli arı kondu. Bunun üzerine kıyamet koptu. İşte bunu fırsat bilerek Kooperatifleri rayına oturtmak gerekmektedir.Bunun yolu tepeden başlamaktadır.Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd ortaklarına iade edilmeli, Genel Kurul yapılarak Yönetim Kurulu seçilmelidir.Bunu başarmak için  gerek üye listesini almak ve teker teker genel kurullarını yaparak “Kooperatifçiliğe “gönül verenleri KTKMB Genel Kuruluna delege olarak göndermektir.”

Amerikayı tekrar keşfetmeye gerek yok. Yeniliklere açık olmalıyız ama aynı zamanda da böyle değerli deyeyimleri, başarıları olan büyüklermizin gösterdiği yolu da bilerek kooperatiflerde çağdaş yapılanmayı başarmalaıyız. Koperatiflerde özelleştirme söz konusu bile olmamalı.

 

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }