Federasyon temelinde bir müzakere sürecine dönüş olmayacağı vurgulanan kararda, iki halkın egemen eşitliklerinin tescili ile iki eşit uluslararası statüdeki devletin kararlaştırılacak alanlarda iş birliği yapması temelinde bir uzlaşı sağlanması önerisinin UBP tarafından tam olarak güçlü bir şekilde desteklendiği kaydedildi.
Cumhuriyet Meclisi’ne de çağrı yapılan kararda, KKTC’nin tanınarak uluslararası alanda hak ettiği yeri alması ve ülkeye uygulanan kısıtlamaların, izolasyonların kaldırılması için hep birlikte çalışılacağını vurgulayan bir karar alınması istendi.
BM’nin bir an önce, özellikle Barış Gücü’nün Kıbrıs’taki görevi ile ilgili Türk tarafının ortaya koyduğu yaklaşımları dikkate alması gerektiği ifade edilen kararda, “Bu bağlamda Kıbrıs Türk tarafı ile ayrı bir statü anlaşması (SOFA) imzalanmalıdır” denildi.
Kararda ayrıca, “Devletimizi, tanıtma, yüceltme, halkımızın refah seviyesini, yaşam kalitesini yükseltme, anavatan Türkiye ile köklü ilişkilerimizi her alanda daha ileri götürme çabalarımızı daha da artıracak ve hedeflerimize mutlaka ulaşacağız” vurgusu yapıldı.
-“Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzü talep ediyoruz”
Kararı, UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu okudu.
Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra yeni politikaya ortaya konulduğunu dile getiren Hasipoğlu, “Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzü talep ediyoruz” dedi. Hasipoğlu, Cumhurbaşkanı Tatar’a iradesinden, yeni vizyonundan ve kararlı duruşundan dolayı teşekkür etti.
-Kararlar
Hasipoğlu, alınan kararları şöyle sıraladı:
“-Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası topluma, yarım asrı aşkın bir süredir devam eden müzakerelerde denenmiş, başarısızlığı kanıtlanmış ve tüketilmiş bir formül olan “federasyon” temelinde bir müzakere sürecine dönüş olmayacağını hatırlatırız.
-Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatar tarafından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne sunulan ve tüm dünyaya duyurulan, Kıbrıs konusuna iki halkın egemen eşitliklerinin tescili ile bunların halen yaşamakta oldukları iki eşit uluslararası statüdeki devletin kararlaştırılacak alanlarda iş birliği yapması temelinde bir uzlaşı sağlanması önerisi UBP tarafından tam olarak güçlü bir şekilde desteklenmektedir.
-Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 2022-2023 yıllarında BM Genel Kurul toplantılarında KKTC’nin resmen tanınması için yaptığı çağrılarla, TBMM’nin 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 50’nci yıl dönümü dolayısıyla 18 Temmuz 2024 tarihinde iktidarla muhalefetin oy birliği ile yayınladığı Tezkere’de KKTC’nin tanınması, Kıbrıs Türk halkına uygulanan tüm izolasyonlara son verilmesi talebinde bulunması bizler için tarihi değerdedir.
“Kapalı Maraş’ın açılması yönünde atılan adımlar doğrudur ve yeni adımlarla devam ettirilmelidir”
-Kıbrıs Türk tarafının kapalı Maraş’ın açılması yönünde attığı adımlar doğrudur ve yeni adımlarla devam ettirilmelidir.
-Hiç kimse KKTC ve anavatan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve hukukunu göz ardı edemez, çiğneyemez. Partimiz, KKTC ile Anavatan Türkiye’nin hidrokarbon kaynakları arama ve çıkarma faaliyetlerini heyecanla desteklemekte, ülkemize, Türkiye ve bölgemize önemli ekonomik ivme kazandıracak olan doğal kaynak keşfi ve arzının bölge barışı açısından bir katalizör rolü oynaması gerektiğinin altını çizmekte yarar görmektedir.
-Türk ve İslam dünyasına çağrı
-KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı, TÜRKPA ve TÜRKSOY’a gözlemci üye olmasının yanı sıra anavatan Türkiye ile dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın tam üyeliğimiz için verdikleri destek son derece önemlidir. Kurultayımız bu gelişmeyi memnuniyetle not ederken tüm Türk ve İslam dünyasını Kıbrıs Türk halkının haklı taleplerine destek vermeye çağırmayı bir görev sayar.
-“Kıbrıs Türk tarafı ile ayrı bir statü anlaşması imzalanmalı”
-Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ne yazık ki Kıbrıs konusunda Rum yanlısı, hatalı tutumunu sürdürmektedir. BM Güvenlik Konseyi’nin Ada’daki gerçekleri göz ardı etmekten vazgeçmesi ve var olan barış ortamına katkı koyması gerekmektedir. BM bir an önce, özellikle Barış Gücü’nün Kıbrıs’taki görevi ile ilgili Türk tarafının ortaya koyduğu yaklaşımları dikkate almalıdır. Bu bağlamda Kıbrıs Türk tarafı ile ayrı bir statü anlaşması (SOFA) imzalanmalıdır.
-Avrupa Birliği Kıbrıs Türkü’ne verdiği hiçbir sözü yerine getirememiştir. AB, Rumların Kıbrıs Türkü’nü azınlık durumuna düşürme hayallerine katkı sağlayan tutumuna son vermeli, Kıbrıs’ta iki devlet bulunduğu gerçeğini kabul ederek, iki devlet arasında iş birliği tesis edilmesine katkı sağlayıcı tutum içine girmelidir.
-Rum komşularımız, maksimalist, hayalci görüşlerini terk ederek gerçekleri görmeli, Kıbrıs’ta yeni, parlak her iki halkın yararına güzel yarınlara doğru yürünecekse bunun iki devletin iş birliğini sağlayacak bir anlaşma ile başlayabileceğini idrak etmelidir.
-Ulusal Birlik Partisi, Kıbrıs Türk halkının özünden ve özgürlük tutkusundan doğan Türk Mukavemet Teşkilatı’nın siyasal ifadesi olarak tarihi görevinin idraki içindedir. Devletimizi, tanıtma, yüceltme, halkımızın refah seviyesini, yaşam kalitesini yükseltme, anavatan Türkiye ile köklü ilişkilerimizi her alanda daha ileri götürme çabalarımızı daha da artıracak ve hedeflerimize mutlaka ulaşacağız.
-Son olarak; Ulusal Birlik Partisi 23’ncü Olağan Kurultayı olarak, Cumhuriyet Meclisimizi, federasyon görüşmelerine artık dönülmeyeceğini, KKTC’nin tanınarak uluslararası alanda hak ettiği yeri alması ve ülkemize uygulanan kısıtlamaların, izolasyonların kaldırılması için hep birlikte çalışılacağını vurgulayan bir karar almaya davet etmeyi tarihi bir görev sayıyoruz.”
Ardından kurultay kararı oylamaya sunularak, kabul edildi.