Hep söylediğim, yazdığım bir şeydir, “bir avuç yerde yaşıyoruz, gerçek anlamda istesek bu ülke cennet olur…”
Evet, gerçekten buna inanıyorum.. Ama toplum olarak organize olmak yerine, bireysel ya da zümresel çıkarlara odaklandığımızdan dolayı bunun yapılamadığını düşünüyorum..
Mesela trafik konusu! Bugün bunu ele almak istiyorum.. Zira 2024’ün ilk 6 haftasında 6 kişiyi kaybettik! Umarım bu kazalar durur ve can kayıpları biter.. Ama ummakla da olmuyor işte! Yapılması gereken işler var çünkü..Önce insandan başlamak gerek..
Veriler ortada.. Polisin trafik denetimlerinde ihlallerde ilk sırada sürat, ikinci sırada alkollü araç kullanımı var..
Sadece para ya da puan cezası demek ki yeterli değil.. Daha radikal olmak gerekiyor..
Mesela; bu konuda öneriler sunuyor Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Avcı.. Ne diyor, “Alkolden yakalanan bir sürücünün ehliyeti alınıyor ama aracı yanında kaldığı için yine kullanmaya devam ediyor, ehliyeti alındığı gibi araca da el konursa işte o zaman ceza caydırıcı olur”
Buna kesinlikle katılıyorum… Radikal ve caydırıcı bir ceza şart..
Gelelim alkollü araç kullanımına.. Alkollü sürücü sadece kendi canını değil, başkalarının da canını tehlikeye atıyor.. Sürat da böyle.. O zaman gerçek anlamda can yakıcı cezalar şart.. Bunun için de Meclis bir çalışma yapmalı, göz yaşına bakmayacak bir yasal düzenleme hazırlanmalı..
Cezalar değişirken ehliyet verme sistemindeki geri kalmışlığımızı da ortadan kaldırmalı, daha iyi eğitimlerle sürücüleri trafiğe hazırlamalıyız..
Trafik elbette sürücüden mütevellit değildir.. Bir yandan daha iyi, daha eğitimli şoförlere, yenilenen yasal düzenlemelere ihtiyaç varken, öte yandan da alt yapı eksikliklerinin süratle giderilmesi de şarttır.
Bu noktada polisin eksikliklerine de değinmek gerekir çünkü güçlü bir polis örgütü daha sıkı denetim demektir. Polis, denetlerken teknolojik imkanları kullanabilmelidir. Örneğin alkollü sürücüyü tespit ediyor ama uyuşturucu alıp direksiyon başına geçmiş birini tespit edeceği teknolojik ekipmanları yok! Bu eksikliklerin zaman kaybetmeden giderilmesi şarttır..
Ya alt yapı sorunları.. O kadar çok sorun var ki! Anayolların aydınlatılması ama bu aydınlatmaların da gerçekten çalışıyor olması gibi.. Ana yollara çıkış verilen tali yolların sayılarının ciddi şekilde azaltılması hatta mümkünse ortadan kaldırılmaları. Yollardaki çukurların giderilmesi, sürücüleri uyaran levhaların gece de görülecek şekilde yenilenmesi, eksik korkulukların tamamlanması, yolların karşıdan karşıya geçilemeyecek şekilde refüjlerle donatılması gibi yapılacak çok sayıda iş var..
Sıradan bir şoför olarak benim gördüklerim böyle, eminim işin uzmanları çok daha fazla eksik, yanlış tespit eder!..
İşte o zaman trafikte bir seferberlik ilan etme zamanıdır diyebiliriz.. Zira savaşlardan daha çok canı yollarda veriyoruz…
Üzgünüm ama artık ne yaya, ne iki tekerlekli araç kullanan kişiler, ne de araç sürücüleri ve beraberindekiler güvende değildir..
Trafikte güvenliği sağlamak başta Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın görevi olsa da hükümetin öncelikleri arasında yer almalıdır…
Hükümet, polis teşkilatı, sivil toplum örgütleri gibi paydaşlarla birlikte konuyu masaya yatırmalı ve radikal kararlar üretilmelidir..
Elbette alt yapı için de bütçe şarttır ve bunun için de gereken yapılmalıdır…
Yazıktır, yollarda verdiğimiz canlara.. Yazıktır hayatının geri kalanında bir kazadan dolayı sakat kalan insanımıza… Yetti artık trafik terörünün yarattığı acılar…