Temmuz'a ne kaldı ki!

Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak Milliyet Gazetesi'nde hem Maraş'ın açılması çalışmasına yönelik hem de Türk tarafının B planı hazırlığına yönelik iki "önemli" habere imza atmıştık.

O süreçte, haberlerle ilgili olumlu ve olumsuz eleştiriler almıştım.

Ancak Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun Özel Temsilcisi Özersay'ın, Reuters'e yaptığı açıklamaları okuyunca, "Bizi eleştirenler acaba bu açıklamalara ne diyecek diye merak ettim..."

Ajans haberi "Türk tarafının B planına hazırlandığı" şeklinde verdi.

Ve okuyucularına duyurdu.

Özersay da, zaten açıklamalarında Türk tarafının atacağı adımlardan bahsediyor.

"Kapsamlı çözüm müzakereleri devam ettiği bir dönemde Maraş konusunda herhangi bir gelişme olmayacağını"

 

 

ifade eden Özersay, "görüşmeler bittiği anda nelerin olabileceği" mesajını net olarak veriyor.

Haberde önemli bir bölüm, "(...) Maraş’ın Kıbrıs Türk tarafının kontrolünde açılabileceği ve bölgedeki taşınmazlara 1974 öncesi sahiplerinin dönmesine müsaade edileceği senaryolarına işaret edilen haberde, Maraş kapalı bölgesinin B Planı’nın parçası olabileceği ifade edilerek, Maraş’taki taşınmazlara 1974 öncesi hak sahiplerinin dönmesine izin verilmesinin iki taraf arasındaki çıkmazın aşılmasını sağlayabileceği kaydedildi(...)

Milliyet'te "İşte Türk tarafının B planı" başlıklı haberimizle bire bir örtüşen bilgiler yer aldı Reuters'in haberinde.

Üç hafta sonra bile olsa, İngiliz ajansı haberi "yakalamıştı..."

Özel Temsilci'nin açıklamalarından.

İşte bu noktada Kıbrıs Türk tarafı, Temmuz ayını bekliyor diyebiliriz.

Temmuz'a kadarki süreçte, bir ilerleme kaydedilemezse ve BM Özel Temsilcisi Downer, "Bu iş olmuyor" derse Türk tarafını "tek başına hareket etmekten" kimse alı koyamaz!

Downer'in basın toplantısından önce Kıbrıslı Liderlerle yaptığı görüşmelerde söyledikleri ise dikkat çekici.

Edindiğim bilgilere göre, kimse Temmuz'a kadar konferansın toplanamayacağını düşünmesin!

Her an BM, bir adım atarak konferansı Temmuz ayında toplayabilir.

Bunun yanında, BM'ye yakın diplomatik kaynaklardan edindiğim bilgiyere göre, Downer, Eroğlu'na, "Süreç devam etmeye müsait olmazsa, bunu BM'nin açıklayabileceği" mesajını verdi.

Yani, "Kıbrıs'ta çözüme olaşamıyoruz" diye de açıklama yapabilir.

"Kepenk kapatıyoruz" demez, "bu şekilde 'yöntem' olarak çözüme ulaşamıyoruz" diyebilir.

Aklıma işte bu noktada 'yöntem' olarak Kosova örneği geliyor!

Ki BM'nin de aklının bir yerlerinde bunun olduğunu 'biliyorum...'

Dillendirilmese bile, Kosova'daki gibi 'sürekli' 'denen' süreçler 'başarısızlıkla' sonuçlanırsa, neden Kıbrıs'ta aynı 'senaryo' olmasın.

Bu 'örneklere' rağmen, Kıbrıs Türk tarafı masada 'çözümü' zorlayacaktır.

İzleyip göreceğiz!

Temmuz'a ne kaldı ki!

Ya 'adımlar' atılacak ya da 'unutularak' 'manevralar' yapılacak!

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }