Haber: Bahar SANCAR

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Erkut Şahali, seçildiği yeni görevi ile ilgili sorumluluklarının farkında olduğunu söyleyerek, “CTP’de en yüce makam üyelik makamıdır. Onun dışındaki tüm sıfatlar görev sıfatıdır. Genel Sekreterlik dediğiniz zaman akla Naci Talat gelir. Onun sıfatını bugün için üstlenmek benim için onudur. Ülke çok kritik bir dönemden geçiyor. Gerek Kıbrıs konusunda gerekse de hükümetin yarattığı yıkım noktasında CTP’nin ülkenin sigortası olması gerekiyor. Gerçekleşe seçimde ikinci turda Genel Sekreterliğe ben seçildim. Daha sonra Merkezi Yönetirim kurulunu seçtik ve görev yapma sorumluluğunu üstlendi. Bu hafta bitmeden merkezi yönetim kurulunda görev dağılımı yapacağız ve yeni haftayla beraber CTP’nin yeni yönetimi somut sorumluluklarla göreve başlamış olacak” diye konuştu.

“Kimse kendini dışarda kalmış hissetmesin diye gerekeni yapacağız”

Yayımlanan seçim anketleri hakkında değerlendiren Şahali, “Kamuoyu araştırmaları kamuoyundaki eğilimlerin gösterilmesi ve belirlenmesi adına rol oynuyor. Hiçbir kamuoyu araştırmasını yok sayan bir yaklaşımımız yok. Sokağın nabzını tutulabildiğimizi düşünüyoruz ve kendi yaptığımız araştırmalara da güveniyoruz. Tufan Erhürman adaylığını ilk açıklayan ve oy birliği alan bir adaydır. Serdar Denktaş’ın adı parti ile özdeşleşti. Ersin Tatar’ın bağımsız aday olması, Sağ cephede yaşanan gelişmeler ortadadır. Biz o kısımla ilgilenmiyoruz. Kurultayda çok önemli bir iddia ortaya koyduk ve kimse dışarıda kalmayacak dedik. Tufan Erhürman bu sorumlulukla hareket edecek ve toplumun tüm kesimlerine hitap edeceğiz dedik. Erhürman seçildikten sonra toplumun tüm kesimlerine hitap eden bir Cumhurbaşkanı olacak. Seçim propaganda sürecinde de bunun somut göstergelerini ortaya koyacağayız. Tatar bir cumhurbaşkanının bağımsızlığını zedelemiş durumdadır. Olması gerekenin ne olduğunu Kıbrıs Türk toplumu Tufan Erhürman ile görecektir. Bundan sonra kimse kendini dışarda kalmış hissetmesin diye gerekeni yapacağız” ifadelerini kullandı.

“Bizim kapımız herkese açıktır”

Şahali, “Bu ülkeye dair gailesi olan, toplumsal dayanışmanın önemini hisseden herkesin CTP ile yol alabileceğini söylüyoruz. Bize sadece solcular oy verir diye bir ısrarımız yoktur. Dara düşen her partinin CTP’ye ihtiyacı vardır. Her bir seçmene hitap eden ve her bir seçmenin oyunu talep ederek propagandamızı sürdürüyoruz. Bizim kapımız herkese açıktır. 12 Ağustos gibi seçim takvimi başar, 12 Eylül gibi adaylık başvurusu olur.122 Ekimde de seçimin yapılacağını düşünüyorum. Toplumsal motivasyon açısından seçim başladı. Şuanda 2 güçlü aday var. Bu seçimi kazanamaya en yakın durumdaki ismi Tufan Erhürman açısından seçim tamamlanmıştır.

Meclis dışında olan siyasi partilerle hem resmi hem gayrı resmi düzeyde iletişim ortamı var. Şu anki sorumluluğum gereğince daha fazla bilgiye ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Başlamış süreçlerin sonuçlandırılması bağlamında çabam devam edecek” dedi.

“Ersin Tatar ile birlikte kapılarımızı sadece halka değil dünyaya da kapattık”

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemine işaret eden Şahali, “Mustafa Akıncı 4. Cumhurbaşkanı olarak dünyada kabul gören son cumhurbaşkanıydı. Yabancı dilde kendini ifade etme durumu daha fazlaydı. Ersin Tatar ile birlikte kapılarımızı sadece halka değil dünyaya da kapattık. Ersin tatar kendini sadece Türkçe ifade etti. Derviş Eroğlu’nun diplomatik bir İngilizcesi yoktu ama dünyada kabul gören bir liderdi. Kıbrıs müzakerelerinin BM çerçevesindeki parametrelerde yürütülmesi mümkündür. Eroğlu kendinden önceki müzakere külliyatını öğrenmiş ve çalışma alanını da ona göre belirlemiştir. 11 Şubat 2014’te imzalanan belgenin altında Eroğlu’nun imzası vardır” dedi.

Ertuğruloğlu’ndan Teknofest’te katılım çağrısı Ertuğruloğlu’ndan Teknofest’te katılım çağrısı

“Kan bağı can bağı diyerek hiç bir ülke kendi çıkarlarını yok saymayacaktır”

Konuşmasının devamında Şahali, Sayın Tatar’la birlikte biz Türkçeden başka bir dil konuşamaz hale geldik ve dünyanın görmezden geldiği bir noktaya sıkıştırıldık. Türki cumhuriyetlerle kurulan hormonlu ilişkilerin yapay olduğu gördük ve dünyada gerçekleşen gelişmeler neticesinde kendi ulusal çıkarlarını gözeterek bizi görmezden geldiler. Bu gelişme bize sürpriz olmadı. Güney Kıbrıs’ta elçilik açacak noktaya geldiler. Türki Cumhuriyetlerle ilişki kurulması ve geliştirilmesi önemlidir ama bu Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlamayacak gelişmelerdir. Bizim ihtiyaç duyduğumuz şey Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs Rum halkı kadar bu adanın yönetiminde söz sahibi olduğunun anlatmasıdır. O devletler dünya devleti olma konusunda 1991’den başlayarak çok ciddi çabalar sarf ediyorlar. Rusya’dan ne kadar bağımsız oldukları sorgulanır noktadaydı. Rusya Ukrayna savaşıyla birlikte başka devletlerle olan ilişkilerini geliştirme noktasında kadar istekli olduklarını gösterdiler. Aynı zamanda da Rusya ile ilişkilerini korudular. Bu devletler aynı zamanda BM üyesi ülkelerdir. BM’nin kendine üye devleler üzerinde etkili bir yapı olduğunu bize kanıtladılar. Dünyadaki devletlerin birbirleriyle ilişkileri düzenleme noktasında BM mevzuatı oldukça önemlidir. Aslında Ersin beyin çok şey kaybettiren Cumhurbaşkanlığı bizlere çok da şeyler öğretti. BM’nin 541 nolu kararı uluslararası hukukta geçerliliğini hala korumaktadır. O karara orada durduğu sürece bu değişmeyecektir. Kan bağı can bağı diyerek hiç bir ülke kendi çıkarlarını yok saymayacaktır” diye konuştu.

“Tatar’ın onur konuğu olması için Türkiye’nin Kırgızistan’ın borcunu sildiği iddiası var”

Güney Kıbrıs’ta açılan Türki elçiliklerin avantaj olarak kullanılabileceğini söyleyen Şahali, “Güney’de açılan Türki devletlerin elçilikleri avantaj olarak kullanılabilir. Kıbrıslı Türklere dünyaya açan ve Türki devletlerinde bu dünyanın bir unsuru olduğunu kabul eden bir anlayışa ihtiyaç var. Türki devletler ile ilişkilerin gerçekler üzerinden geliştirilmesi için bu vizyona sahip bir anlayışa ihtiyacımız var. Türkmenistan’ın bizi davet etmediği zirvenin ardından Kırgızistan’ın bizi davet etmesi önemliydi. Biz ersin beyin gözlemci üye olarak değil onur konuğu olarak davet edildiğini öğrendik. Onur konuğu demek o seferlik oraya davet edilmesi demektir. Biz gerçekleri konuşamadığımız sürece yalanlar gerçekmiş gibi bir algı yaratır. Ersin beyin Kırgızistan’daki zirveye onur konuğu olarak davet edilesinin sebebi olarak, Kırgızistan’ın Türkiye’ye olan borçlarının silinmesinden dolayı olduğunun konuşulduğu bir iddia var. Kimileri 60 milyon dolar, kimileri de 95 milyon dolar diyor. Ersin beyin onur konuğu sıfatını kazanabilmesi için Türkiye’nin 69 milyon dolar ödeme yaptığı iddia ediliyor” dedi.

Şahali, “Burada açılan elçilikler KKTC’nin varlığı yok sayılarak açıldı. BM’nin 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlılıkla hem yasal hem meşru değil dediler. Onlar böyle dedi diye onlara küsmeli miyiz? Hayır. Tam tersine Kıbrıs sorunu ve müzakerelerle neyi amaçladığımızı, Kıbrıslı Türklerin reddedilemeyeceği ve ada üzerindeki haklarını anlatmamız gerekir. Bu anlatıldığı takdirde gerçekler üzerinden hareket ediyor olacağız. Türkmenistan’la resmi olmasa da çok ciddi bağlarımız var. Türkmenistan’ın gözünü KKTC’ye kapatması mümkün değil çünkü burada çok ciddi nüfusları vardır. Bu süreç bu şekilde başlatılıp ilerletilebilir” dedi.

Azerbaycan ile de ilişkilere değinen Şahali, “Azerbaycan Kıbrıslı Türklere en sıcak davranan ülkedir ama Azerbaycan aynı zamanda BM üyesidir ve BM prensiplerini yok sayarak diğer ülkelerle ilişki kuramaz. Kendi insanını yok sayarak yaptırımları göze alarak bu ilişkileri devam ettiremez” ifadelerini kullandı.

“Anayasa laik sistemin değiştirilmeyeceği noktasında çok nettir”

Disiplin Tüzüğü’nün Bakanlar Kurulundan geçirilmesi ve ardından yaşanan gelişmeleri değerlendiren Şahali, “Disiplin tüzüğü bağlamında yasanın emrettiği kararı uygulamış olsalardı hiçbir şey bugün bu noktaya gelmezdi. Burada anlaşmamız gereken bir konu var. İran şuan şeriat hükümleriyle yönetiliyor ama 60 yıl önce bu böyle değildi. Orada mutaassıp kesimlerin laik yönetimden talepleri noktasında ısrarını anlatması ve siyasi örgütlenmeyi sağlayarak devleti ele geçirmesiyle bu noktaya geldi. Mecliste bir benzetme yaptım Kıbrıs Türk halkı genetik olarak demokrat ve laiktir. Bu bir teşbihti. Kıbrıs Türk halkındaki en dindar kesimler bile dinin esaslarının kendi içinde yaşanmasıyla hareket eder. Birileri kendi inancının bu konuda herkesin tabi olması gereken kurallara ısrar etmesi durumunda bizim sığınmamız gereken yer anayasadır. Anayasa laik sistemin değiştirilmeyeceği noktasında çok nettir. Disiplin tüzüğünde İslamiyet’in emirleri çerçevesinde bir değişiklik yapma noktasında hareket edecektiler madem, yasa ona teknik kurulun toplanmasını emreder. Yapılan şeyin yanlış olduğunun bilindiği ve kabul edilmeyeceği tahmin edildiği için bu şekilde hareket edildi. Biz birbirimize düşmüş olmamalıydık. İnanç özgürlüğü vardır ama bir yandan kurallarda vardır. Camiye ayakkabıyla girilemeyeceğine dair bir mevzuat yok ama herkes ayakkabılarını çıkararak girer. Okullara sadece üniforma ile gidileceğine dair bir mevzuat vardır. Siz başörtüsünü üniformanın bir parçasıymış gibi göstermezseniz. Bu iki alanı kendi özgünlüğü çerçevesinde korumaktır önemli olan. Bunu inanç özgürlüğü diye sulandırmaya çalışılırsanız bu iş başka yerlere evrilir. Bu noktada en somut örnek İran’dır. İran burası gibi bir ülkeydi. Ama şimdi İran saçı göründüğü için kadınların öldürüldüğü bir ülkedir. Kıbrıslı Türkler kendi hissettikleri gibi yaşamalıdır. Hükümet bunu sağlamakla yükümlüdür” dedi.

“İhtiyaç duyduğumuz şey halkın iradesinin yeniden meclise yansıyacağı bir seçimdir”

Ülkede bir seçimin gerekliliğine de işaret eden Şahali, “Bizim ihtiyaç duyduğumuz şey halkın iradesinin yeniden meclise yansıyacağı bir seçimdir. Halkın gündeminden kopuk bir hükümete tahammül etmek zorunda kalıyoruz. Kamuoyu araştırmaları çok ciddi bir göstergedir ama halkın oyu en somut göstergedir. CTP, bu ülkede yapılmış son 2 seçimde oy oranı bağlamında en yüksek oyu almış bir partidir. Son 2 halk oylamasının galibi olan CTP bir sonraki seçimin de galibi olacağını biliyor ve o sorumlulukla hareket ediyor” ifadelerini kullandı.

“Serdar bey şaka yapmıştır diye düşünüyorum”

Deneyimli siyasetçi Serdar Denktaş’ın katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamalar hakkında değerlendirmelerde bulunan Şahali, “Serdar Denktaş, Türkiye Güney Kıbrıs’ta elçilik açsın önerisinde bulundu. Denktaş, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda sürdürmüş olduğu temel taş olan iki devletli çözümü yok sayarak,  Güney Kıbrıs’ı tanıyarak orada elçilik açması, Kuzey’de ve Güney’de elçiliklerinin bulunması ve tanınması noktasında öneri sundu. Serdar bey şaka yapmıştır diye düşünüyorum. Güven mektubu dediğimiz şey konuk ülke ev sahibi ülkeye sizin söylediklerinizi kabul etmesi demektir. Türki devletler elçilerini göndererek güven mektubu sunduklarında ne yazdılar? Kıbrıs adasında Kıbrıs cumhuriyetinden başka bir egemen yapının olmadığına inanıyoruz dediler. BM çatısı altında karşılıklı ilişkilerin ilerletilmesine varız diyorlar. Sizle sahip olduğumuz diplomatik ilişki devam ederken, KKTC’nin bırakınız tanınmasını varlığını bile kabul etmiyoruz anlamına gelir. Türkiye’nin bunu yağması mümkün değildir. Şaka olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.