En son kaleme aldığım köşe yazımda sosyal medyada hastalık haline gelen “Like” bağımlılığını kaleme almıştım…
“Tıklanma” hastalığının geldiği boyutları dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım…
Köşe yazımın ardından o kadar çok geri dönüş aldım ki, meğer böyle düşünen ve bunda rahatsızlık duyan sadece ben değilmişim…
Tabi sosyal medyada sadece “Like” hastaları yok…
Etkileşim uğruna yapamayacakları şey olmayan bu küçük kitlenin başka huyları da var…
Mesela kendi görüşleri dışındaki tüm görüşleri reddetmek!
Tek doğruyu onlar bilir…
Onların düşünceleri ile aynı eksende yer almayan diğer tüm düşünce ve görüşler yanlıştır…
Sizi “Cahil” ilan ederler, kendilerini de “Âlim”…
Siz “Vizyonsuz” olursunuz, onlar “Büyük Filozof”…
…
Dünya üzerindeki hiçbir görüş veya felsefenin ömrü 200 yılı aşmadı…
Çünkü nesiller değişiyor…
Teknoloji gelişiyor ve bakış açıları genişliyor…
Dünün doğruları bugünün yanlışları olabiliyor…
O nedenle herhangi bir görüşü veya düşünceyi dinlerken tartışmaya girmem, kavga etmem, kendi fikrimi de çoğu zaman söylemeye gerek duymam…
Çünkü bazen insanların kapasitesi ve ön yargıları sizi anlamaya engeldir…
…
İnsanı en büyük yanılgıya düşüren duygulardan bir tanesi de “Ego”dur…
Bu sosyal medya fenomeni arkadaşların önyargıları ve egoları artık öyle bir noktaya ulaştı ki, etraflarına da kör oldular…
Kimseyi görmüyorlar…
Etraflarına bakmıyorlar…
Çevrelerinde olanlardan haberleri yok…
Egoları gözlerini o kadar kör etmiş ki, burunlarının ucunda olanları dahi fark edemiyorlar…
Ufak bir kitle hareketini toplumun tamamına mâl edebiliyorlar…
Ama tabi bunu yaparken de egoları yine devreye giriyor…
Sonra başlıyor çatışmalar…
Ego krizleri yaşanıyor…
…
Sosyal medya iletileri altında saldırmalar, küfürler, hakaretler…
Günün sonunda herkes kendine yakışanı yapıyor…
Aynalara küskünlüğünüz ve içerisinde bulunduğunuz durumu sadece “Saygısızlık” olarak nitelendirmek yeterli değil…
Tedaviye de ihtiyacınız var…
Kendi egolarınızı tatmin etmek için başkalarını kırıp dökmeye hakkınız yok!
İnsan haklarına da aykırı yaptığınız…
Hani şu hep savunduğunuz insan hakları var ya o işte…
…
Belirli bir kitleye hitap edebilirsiniz…
Belirli bir kitlenin sesi olabilirsiniz…
Ama tüm toplumun sesi “Asla” değilsiniz!
…
Egonuzu bir kenara bırakarak ne zaman farklı bir görüşü gerçek anlamda ve sakince dinlersiniz, o zaman belki toplumun sesi olabilirsiniz…
Sizin başka görüşlere tahammülünüz yok…
Farklı görüşlere saygısı olmayan insanlar toplumun da sesi olamazlar…
Ayrıştırıcı ve ayırıcı ufak siyasetleriniz o nedenle de etkili olamıyor…
Saygınlık “Bağırıp çağırarak” elde edilmez…
Saygınlık “Saygı duyarak” kazanılır…