İnsanoğlu olarak dünyayı çok hor kullandık..
Kirlettik, zehirledik, kimyasallarla zarar verdik, yeşili katlettik, betonlaştırdık vs..
Ama doğa bu hoyratlığa zaman zaman öylesine cevaplar verdi ki; başta Batılı ülkeler olmak üzere insanoğlu bu hoyratça kullanımı düzeltme gayretine girdi..
Bilim insanları her alanda doğaya zarar vermeyecek üretim materyalleri üzerinde kafa patlatırken, devletler de yeni çevre dostu teknolojileri belirli bir ‘planlama’ çerçevesinde uygulamaya koyuyor...
Ülkemizde de bu çağdaş adımları görüp, uygulamaya koymamız gerekiyor. Her ne kadar bir çok konuda geriden gelsek de doğa dostu adımların atılmaya başlamasına yönelik alınan kararlar önemlidir.
KIBRIS gazetesi araştırmacı gazetecilik örneği sergileyerek naylon poşetlerin kullanımının artık yasaklanacak olmasına yönelik yaptığı haberi kamuoyu ile paylaştı. Elbette bu adım alkışlanmalıdır ama yukarıda da bahsettiğim gibi ‘planlama’ oldukça önemlidir. Burada sihirli kelime ‘planlama’ dır.. Çünkü devletin devamlılığı esastır.
Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu, Kıbrıs TV’ye konuk olduğu programda Güney Kıbrıs örneğini paylaştı ve aslında ‘planlama’ nın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştı.
Bakın Güney Kıbrıs plastik poşeti yasaklama kararını 2015 yılında aldı.. Ama karar 2023’te yürürlüğe giriyor.
Arada 8 yıl gibi bir geçiş dönemi bırakılmış.. Bu konuda yatırım yapanların yeni teknolojilere, ya da yeni iş kollarına geçiş yapmalarına olanak sağlanmış.. Bu fabrikalarda çalışan insanlar için yeni mecralar yaratılmış.. Önemli karar, sancısız bir şekilde uygulamaya konulmuş..
Yatırımcıların durumu göz önüne alınmış, hesaplanmış, planlanmış ve karar devreye giriyor. Oysa bizde karar alındı, ve 6 ay gibi kısa bir süre sonra yürürlükte olacak!.. Peki poşet üretimi yapan 6 sanayi tesisi ne olacak? Burada çalışan yaklaşık 150 kişinin geleceğine yönelik ne düşünülüyor?
Karar alıcılar bu soruların yanıtını da vermelidir!..
Elbette plastik poşet yasaklanmalı, kalacak olanların da doğada çözünür cinsten üretilmeleri gerekir ama bu kararı uygulayabilmek için geçiş dönemine ihtiyaç vardır. Bu göz ardı edilemez, o zaman kaos doğar..
Hatta karşımızda traji komik bir de örnek var..
Devletin iş dünyasını kalkındırabilmek için kurduğu Kalkınma Bankası, bir yatırımcımıza 2019 yılında yüklü bir kredi veriyor.. Bu kredi iş insanının naylon fabrikası kurması için veriliyor. Peki henüz daha 3 yıl geçmişken şimdi bu işletme sahibine “fabrikanı kapat” demek de neyin nesi?
Devletin devamlılığı vardır.. Bu iş insanı daha aldığı kredinin geri dönüşünü sağlayamadan fabrikasını kapattığı zaman başına neler gelecek, düşünen var mı? Kalkınmayı amaçlayan kredi, devlet eliyle kişiyi batırmaya dönüşüyor..
Akıl yoluyla hareket edilmeli, alınan bu karar gözden geçirilmeli ve belirli bir ‘planlama’ çerçevesinde adım atılmalıdır. Aksi takdirde ekonominin zor dönemden geçtiği şu günlerde devlet eliyle yeni batışlar, yeni işsizlikler üreteceğiz! Bunu da hiç kimse istemez, eminim!
Mağdur olacak sanayicilerin devleti mahkemeye verme düşüncesinde olduklarından da söz etti, Başkan Kamacıoğlu..
Haksız mı insanlar?
Devlet bu şekilde yönetilmemeli… Vatandaşı devletine küstürecek adımlar atılmamalı.. Eminim kararı alan merciler de bunları düşünerek belirli bir planlama ile yola devam edeceklerdir..
Umarım böyle olur.. Çünkü bizim daha çok üretmeye ihtiyacımız var, daha çok batış öykülerine değil!