Öztürkler, Güney Kıbrıs’ın Kıbrıs Türk halkının temel haklarını ihlal eden izolasyon sürecine yönelik siyasi yaklaşımını artırarak devam ettirdiğini vurguladı. Bunun yansımalarını gerek taşınmaz mal konularında, yükseköğrenimde ve son olarak da turizm noktasında gördük. Bunlar Kıbrıslı Türkler’in var oluş mücadelesine darbe vurmaya yönelik baskıcı ve çağ dışı yaklaşımlardır.

Öztürkler, KKTC Ekonomisini yıpratma ve gelişimin önünü tıkamaya yönelik atılan adımlarının insan haklarına aykırı yaklaşımlar olduğunu ifade etti. Öztürkler, bakan olduğu dönemde yürürlüğe giren ve taşınmaz komisyonuna kaynak aktarımının önünü açan tapu harçlarıyla ilgili tüzük uygulamasının anlamının bugün daha iyi anlaşıldığını ama keşke 2023 beklenmeden bu adımların atılması gerekliliğini de sözlerine ekledi.

Fidan: Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü için girişimlerimizi sürdürüyoruz Fidan: Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü için girişimlerimizi sürdürüyoruz

TUI, Rum hükümetinin baskısı ile KKTC’ye “işgal altında” derken, dolaylı olarak Türkiye’yi de “İşgalci” ilan etmişti. Tepkiler üzerine yerel bir çalışanın yaptığı açıklamalar, içerik ve üslup olarak bizi temsil etmiyor demek zorunda kaldı.  Bu kriz alışmış oldu ama Güney Kıbrıs’ın baskıcı ve yıkıcı zihniyeti bir kez daha kendini göstermiş oldu.