Haber: Bahar SANCAR
Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği (İŞAD) Başkanı Enver Mamülcü, ülkede yaşanan pahalılığın nedeninin hantal bir yapıda olması ve iş insanlarına büyük yükler getirmesi olduğunu söyledi. Mamülcü, “Dünyada en pahalığı elektriği biz kullanıyoruz, işverenlerin maliyetleri her geçen gün artıyor. Piyasaya ve ham maddeye bağlı olarak fiyatlar yükseliyor. Gümrük ve bunla ilgili vergilere her geçen gün yenileri ekleniyor. Bunun yanında diğer harç ve vergilerin de anormal derecede yükselmesi piyasaya pahalılık olarak yansıyor” dedi.
“Ekonomi politikaları siyasal politikalardan daha önemlidir”
En önemli konunun ise gerçek anlamda devlet dairelerinin çalışmaması, vatandaşın sorunlarına çözüm getirilmemesi ve ekonominin planlanmaması olduğunu ifade eden Mamülcü, “Hiçbir güncel küresel dengede ekonomi politikası üretmiyoruz. Ekonomi politikaları siyasal politikalardan daha önemlidir. Çükü bütün ekseni yöneten artık para politikalarıdır. Ne teşvikleri verirken, ne planlamaları yaparken, ne de tüm sektörlerde bu planlama yapılmadı ve elimizde ne varsa hepsinin çöküşüne neden olduk. Daha önce gayrimenkulde yaşanan ivme ise sadece iş insanlarının gayretleri ve çabaları ile gerçekleşti. Devletin ülkedeki para dönme mekanizmasının içinde hiçbir katkısı yoktur” diye konuştu.
Gümrük Mevzuatları düzenlenlemeli...
Vergi ve fonlar konusunda devletin düzenleme yapması gerektiğini vurgulayan Mamülcü, “Öncelikle gümrük alanındaki mevzuatta peşin vergi, peşin gümrük ve peşin stopajı devletin kaldırılması lazım. 3 veya 6 aylık periyotlarda süreçlendirilmesi gerekiyor. Bu kadar yüksek harçların, KDV’lerin ve asgari ücretin Hayat Pahalılığı nezdinde yükselmesi gerekiyor. Şuan rakamlar hayat pahalılığının çok üzerindedir. Yüzde 180 bir araç muayene ve kayıt paralarında bu kadar yükselme olur mu? Hukuki dava kazanıldı ama uygulama noktasında uygulanıyor mu?” diye sordu.
“Döviz Bazlı Bir Ekonomiye Geçilmesi Gerekiyor”
Mamülcü, “Yıllardır gümrük birliği uygulaması içinde gerek TL kullanılan ana para birimi üzerinden konuşulan ticaret akışını konuşuyoruz. Ama Türkiye’de dışa bağımlıdır ve üretim için kaynakları yeterli değildir. Döviz üzerinden yapılacak ticaret baz alınmalı. Türkiye’den buraya gelen ürünlerin yüzde 90’ı döviz üzerindendir. Döviz, üretim arterlerine etken olduğu için, ticaret gerçekliği hiçbir zaman zarar edebilecek etkenler üzerine olmaz. İş insanları tabi ki işletmesini ayakta tutmak isteyecek. Bu nedenle de kendisine karlı olabilecek argümanları seçecektir. Siz ne kadar da duygusal davranarak da TL kullanmak istiyorum deseniz de gerçek öyle değildir. Gerçekten ayakta durabilecek bir sistem istiyorsanız döviz bazlı bir ekonomiye geçilmesi gerekiyor. Bu enflasyonist ortamda TL zaten eriyor. O nedenle döviz bazlı bir ticaret olması gerekmektedir. Daha önce ana para birimi ile ticaret denendi ama bu olmadı. Çünkü enflasyonist bir ortamda bu yol haritasını kullanmak imkânsızdır” dedi.
“Malta gibi diğer ada ülkelerindeki ekonomik modeller ülkemizde uygulanabilir”
Mamülcü, “Esasında elektronik devlet olmadığı ve birçok mevzuatta kâğıt üstünde olması nedeniyle uygulamalar kişiye göre yapıldığında büyük zararlar ortaya çıkıyor. Narenciyeyi batırdık, yükseköğretimi batırdık, turizmi teşviklerle ayakta tutuyoruz, hayvancılığı teşviklerle ayakta tutuyoruz. Et satışı çok düştü. Ucuz et alabilmek için Güney’e gidiyor insanlarımız. Ülkemizde şuan ana arter olan hangi ekonomi varsa hepsi çöktü” diyerek, yeni bir ekonomik model oluşturulması gerektiğini söyledi. Mamülcü, bu ekonomik modeli ada ülkelerinden örnek alınabileceğini ifade ederek, “Bir modelleme yapılması gerekiyor. Malta veya diğer ada ülkelerinden modelleme alarak gümrük mevzuatları, para akışları, bankacılık ve finans modellemeleri alınarak ülkemize uyarlanabilir” diye konuştu.
“Yasal Mevzuat Gerçek Anlamda Yatırım Yapılma Seviyesinde Değildir”
Yurt Dışındaki İtibari Paraların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Yasa Tasarısı hakkında konuşan Mamülcü, “Burada sıkça değişen yasalarla kimsenin güveni kalmadı. Öncelikli olarak elimizdeki yatırımcıların korunması, geliştirilmesi ve yeni yatırımcıların ülkemize gelmesiyle ilgili çalışmalar yapılması gerekiyor. İŞAD bu konuda çok ciddi efor harcıyor. Gerek Türkiye’den gerekse de dünyadan yeni yatırımcıların ülkemize gelmesi ve yatırım ikliminin geliştirilmesi için gerçek ilişkiler kuruyoruz. Ancak konu işlemlere geldiğinde yatırımcılar koruyor ve gelmekten vazgeçiyor. İş insanları olarak bu güveni sağlamamıza rağmen yasal mevzuat gerçek anlamda yatırım yapılma seviyesinde değildir. Bir yatırımcının ticari mülk satın almasına bile olanak sağlanmayan bir ülkeye nasıl yatırım yapılmasını beklersiniz?” diye sordu. Mamülcü, “Bu ülkedeki anlayış ne yazık ki ‘Küçük olsun benim olsun’ mantığıdır. Ama bu politika artık kimsenin karnını doyurabilecek bir anlayışta olmadığı anlaşılmıştır” dedi.
Türki devletlerin Güney Kıbrıs’a büyükelçilik açması: Diplomaside al ver süreçleri vardır
Türki devletler Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın Güney Kıbrıs’ta büyükelçilik açması hakkında değerlendirmelerde bulunan Mamülcü, “Türk Devletleri Teşkilatı 1-2 Mayıs tarihlerinde Aksakallılar toplantısını KKTC’de yapacak. Bu bir mesaj niteliğindedir. Bazı Türki devletlerin Güney Kıbrıs’ta elçilik açmasıyla birlikte bir gol yedik. Ama maç 90 dakikadır. Dolayısıyla bu bir süreçtir. Belki de ileriki süreçte bir planın parçası olabilir. Belki de şuanda Türk Devletleri Teşkilatı’nın hamisi olan Türkiye’ni bir planı çerçevesi olabilir. Diplomaside al ver süreçleri vardır. Bu noktada olumlu düşünmeye çalışıyorum” şeklinde konuştu.