Kimin için saklanıyordu, neden rezerve edilmişti bu kadar patlayıcı; işin bu kısmını sorgulayacak değiliz bu yazıda…
Ateş düştüğü yeri yaktı… 14 kişi, arkalarında yetimler ve dul eşler bıraktı… Onlarca yaralı hala tedavide…
Olayı duyar duymaz, üzüntü KKTC’ye de sıçradı, teklif mesajları hazırlandı, adreslerine hiç zaman kaybedilmeksizin gönderildi…
Elektrik verme teklifinde bulundu Cumhurbaşkanı Eroğlu…
Tabipler Birliği yazılı açıklamayla doktor dahil her türlü yardımı göndermeye hazır olduğunu bildirdi…
Güney’in yaralarını sarmasına yardım etmeye hemen herkes hazır bu tarafta…
Peki ya tersi olsaydı…
Eminim, bırakın yaralarımızın sarılmasına katkıyı, olay çoktan uluslararası platformlara taşınmış olurdu bile…
Türkiye’nin adayı nasıl da silahlandırdığını, can güvenliklerinin olmadığının bir kez daha kanıtlandığını anlatıyor olurlardı…
Çevrenin kirlendiğini, patlamanın kendi bölgelerinde turizmi etkilediğini, büyük maddi kayıplar yaşadıklarını ortaya koyardı komşumuz…
Hatta işi daha da ileriye götürüp, bu şartlar altında müzakere masasının devam edemeyeceğini bile söyleyebilirlerdi…
İşte aramızdaki fark bu… Biz ne olursa olsun o “insalcıl” tarafımızı pazarlıksız, ön yargısız, kin ve nefretlerden arınmış olarak, bir refleks halinde koyabiliyoruz ortaya…
Komşunun tarzı ise farklıdır, bize bir şey olsa bırakın kıllarını kıpırdatmayı, bir tekme daha vurmak için fırsat kollarlar...
Hepinize, tüm ulusunuza başsağlığı, yaralılarınız için de acil şifalar diliyoruz… Sizi bizden farklı kılan “tedavi isteyen” ruh halinizden kurtulmanız içinse her zaman duacı olmaya devam edeceğiz…
*Çok Üzgünüz!