Kıbrıs'ta sol sırasını savdı, sıra sağcılarda

Güney Kıbrıs’ı ve Kıbrıs sorununu çok iyi analiz edebilen Kıbrıs (Rum) Üniversitesi İnsan Bilimleri Fakültesi Dekanı Kıbrıslı Türk Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, Rum başkanlık seçimleri öncesinde Yenidüzen gazetesinde “Kıbrıs solunun dönemi sona eriyor” başlıklı çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Yazıdan önce biraz geriye gidersek, iki sol parti, Güney’de AKEL, Kuzey’de ise CTP uzun yıllar Kıbrıs sorununu çözmek amacıyla mücadele etti. Sovyet Marksist-Leninist ekolünü yansıtan iki parti, mevcut statükoya ve çözümsüzlüğe savaş açmışlar ve aynı safta dövüşmüşlerdi.

Çözüm umutları yeşermişti

İki partinin mücadelesinde Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın önce meclis başkanı seçilerek EOKA’cı Tasos Papadopulos’a başkanlık yolunu açması ile başlayan farklılaşma, daha sonra Hristofyas ve partisi AKEL’in 2004 yılındaki referandumda, ‘kapsamlı çözüm planı’ olan Annan Planı’na ‘hayır’ oyu vermesiyle doruğa çıktı. Mr. No lakaplı Papadopulos’un peşine takılan Hristofyas; AKEL-CTP yakınlığına ciddi zararlar vermiş olsa da, CTP lideri Mehmet Ali Talat’ın 2005’te KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesi süreci farklılaştırdı. Hristofyas’ın da 2008’de Kıbrıs Rum liderliğini devralması, ‘iki solcu liderin’ yıllardan beri çözümsüz bekleyen Kıbrıs sorununa son verebileceklerine dair umutları yeşertmişti.

Talat’ın hayal kırıklığı

Hristofyas’ın başkan seçilmesi Kuzey’de de “büyük sevinçle” karşılandı. Talat, Hristofyas’a, “Yoldaş, ya Kıbrıs sorununu çözeceğiz ya da bölünmeyi mühürleyeceğiz” diye seslendi (11 Mayıs 200, Zaman). Uluslararası aktörler Kıbrıslılara, “Kıbrıs’ta çözümün yakın olduğu” mesajını verdi ve Talat ile Hristofyas ‘iki eski yoldaş’ olarak, çözümü birlikte aramaya başladı. İki “yoldaş” görüşmelere başladıktan sonra işin rengi değişti. Gençlik yıllarında verilen ortak mücadele, masada şekil değiştirmeye başladı. Talat, “Acele edelim, çözümü sağlayabiliriz” dedikçe, Hristofyas sürekli “daha fazla zaman”dan bahsetti. Talat’ın, 2007’de Papadopulos için söylediği “Çözüm istemiyor” sözü, bu kez Hristofyas’a yöneldi. Talat, en nihayet Hristofyas’ı da çözüm istememekle suçladı (AA, 12 Ekim 2009).

Önce Talat, şimdi Hristofyas

Kıbrıslılar da önce Talat’ı, şimdi de Hristofyas’ı evine gönderiyor. Belki Hristofyas bir daha cumhurbaşkanı olamayacak ama Talat’ın 2015’te aday olması bekleniyor. Kızılyürek, dünkü yazısında şunlara dikkati çekiyor: “Solcu liderler hasretle beklenen barış anlaşmasına maalesef ulaşamadılar. (.....) Talat ile Hristofyas neden Kıbrıs sorununun çözümü için daha kararlı ve cesur adımlar atamadılar? (...) İlk bakışta cesaretlerini birleştirmekten çok, korkularında birleştiklerini söyleyebiliriz.” KKTC Cumhurbaşkanlığı eski Sözcüsü Hasan Erçakıca ise çarpıcı bir değerlendirme yapıyor, “Hristofyas, etnik bir sorun olarak Kıbrıs sorununu anlamadığını iktidarı boyunca gösterdi. Etnik sorunlar, karşılıklı tavizlerle, özellikle de zayıf olanı koruyacak olan düzenlemelerle çözülebilir. Hristofyas, Kıbrıs Rum milli davasına sadakat gösterdi ve çözümü engelledi. Zaten Hristofyas, dünyayı anlamamaktaki ısrarı ile Rumları da ekonomik krizin içine itti. Solcu ideallerini, Kıbrıs ve dünya gerçekleri ile buluşturmayı beceremedi.”

Yeni Rum lideri olması beklenen Anastasiadis, seçimlerde oy kullandıktan sonra, “Bu cennet adada, çözüm şansı var” dedi. Gerçekten öyle mi? İki yoldaşın ulaşamadığı çözümü, milliyetçiliklerini gizlemeyen iki lider, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Anastasiadis’in bulması mümkün olabilir mi? Öyle görülüyor ki önümüzdeki günlerin gelişmelerini bu soruya yanıt arayarak izleyeceğiz!

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }