Kıbrıs sorunu, tarih boyunca Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklere yönelik samimiyetsiz ve ırkçı tutumlarıyla şekillenmiştir. 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortaklık temeline dayanan yapısı, Rum liderliğinin Türk toplumunu eşit ortak olarak kabul etmeme çabaları nedeniyle bozulmuştur. Özellikle 1963’teki “Kanlı Noel” olarak bilinen olaylar, Rumların Kıbrıslı Türklere karşı gerçekleştirdiği sistematik saldırıların bir sonucudur. Bu saldırılar, Kıbrıslı Türkleri devlet kurumlarından dışlamayı ve adadan tamamen uzaklaştırmayı hedefleyen “Akritas Planı” çerçevesinde yürütülmüştür. Bu plan, Rum yetkililerce hazırlanan bir etnik temizlik girişimi olarak tarihe geçmiştir.
Rum tarafının bu ırkçı ve ayrımcı politikaları, sadece geçmişte değil, günümüzde de farklı şekillerde devam etmektedir. Güney Kıbrıs’ta yaşayan Müslümanlara yönelik ayrımcılık ve dini vecibelerini yerine getirmelerine engel olunması, bu tutumun güncel örneklerindendir. Özellikle cenaze işlemlerinde yaşanan zorluklar ve kefen bezine ulaşamama gibi insani sorunlar, Rum yönetiminin Müslümanlara karşı uyguladığı ayrımcılığın bir göstergesidir.
Tüm bu gelişmeler, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklere ve adadaki diğer Müslümanlara karşı samimiyetsiz ve ırkçı bir tutum sergilediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu durum, adada kalıcı ve adil bir çözümün önündeki en büyük engellerden biri olmaya devam etmektedir.
Kıbrıs müzakereleri, yıllardır süregelen bir çözüm arayışının sahnesi olmuştur. Ancak, Rum liderliğinin tutumu, bu sürecin tıkanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle, dönemin Kıbrıslı Rum lideri Nikos Anastasiadis’in, “Siyasi eşitliği toplumuma nasıl anlatırım?” sorusu nedeniyle masadan kalkması, Rum tarafının siyasi eşitliği kabul etmedeki isteksizliğini açıkça göstermektedir. Anastasiadis, çözüm için masaya oturulacağı sanılan son gece, ekibine “Bavullarınızı hazırlayın” talimatı vererek, siyasi eşitlik konusundaki çekinceleri nedeniyle müzakere masasını terk etmiştir.
Bu tutum, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklere yönelik samimiyetsiz ve ırkçı yaklaşımının bir yansımasıdır. Adada kalıcı ve adil bir çözümün önündeki en büyük engel, Rum liderliğinin bu tavrıdır